Bunu da okuduk
Kitle gazetesi yönetiyorsanız, "başarı" şu veya bu şekilde tirajı, ilanı artırmaktan ibaret olmamalı. Yani, herhalde. Elbette, "işletme, ortaklar, patron, işlerin büyümesi, karlılık, daha iyi maaş, prim, borsa, piyasa, fiyaka" için onlar gereklidir... Ama "kitle" ye dair duyarlılığınız ile sorumluluğunuz olması gerekir. Yani, herhalde. Yaşadığınız ülkenin 70 milyon, gazeteyi çıkardığınız, borsasında oynadığınız, boğazında keyif aldığınız şehrin de, acayip rakamlarla 14-15 milyon filanı bulduğunun farkında olmanız da gerekir. Elbette, "her türlü" kanunsuzluğa karşı çıkmanız ama "iki yüzlülük"ten bahsederken, insaflı da çıkmanız gerekir. Hayat tarzınıza, mutluluk imkanlarınıza, varlık envanterinize, size benzeyenlere saygınıza, birtakım servet ritüelleri ile simalarına tapınmanıza karşılık, size hiç benzemeyenlerin, sizin gibi olmayanların, olamayanların, en sert, kaba, hoyrat, vahşi nabızlarını dahi tutabilmeniz gerekir. Bu nabzın en kolay hali olan popülist milliyetçiliğin şahikasını yapıp "kitle gazetesi" hazırlamak, belki olabilir de, bir de o insanların nasıl yaşayıp nasıl öldüğüne dair sistemli bir sistem eleştirisi de yapabilmeniz gerekir.
Artık tutarlık mı dersiniz, şaşırmışlık mı... İkiyüzlülüğe isyan mı, ikiyüzlülük şahikası mı... Ben mi yanlış düşünüyorum yoksa endazesinden çıkmış küstahlık mı... Ne düşünürseniz düşünün; bir yönetmen kaleminden bunu da okuduk önceki gün: Yönetmen bir zamanlar Başbakan'a çok kızmış. Boğaz'a tepeden bakan ve kaçak bir heyula olarak boylu boyunca yatan Gökkafes'teki bir toplantıya, Başbakan "yıkım kararı var" diye gitmemiş. Yönetmen sinirlenmiş; refleksle, aklına Başbakan'ın "ama kaçak gecekondulara gittiği" gelmiş ve yazıyı döşenmiş. "Gökkafes'e gitmiyorsanız, kaçak gecekondulara da gitmeyin" diye azarlamış. İkiyüzlülüğün ne lüzumu varmış. Ha varlıklı, merkez sağ iktidarlara yakın bir işadamının belediye oyunları da marifetiyle dimdik diktiği gökdelen, ha gecekondular. "Varlıklı insanların yaptığı kaçak inşaatı yık, ama gecekondularda yüz binlerce kaçak inşaata dokunma. Varlıklı insanlar üzerinden ne kadar dürüst ve cesur olduğunu kanıtla, sonra gecekondulardaki kaçak inşaata göz yumarak oy topla" imiş. "Türk siyasetinin son 30 yıldaki en büyük ikiyüzlülüğü" imiş. Şimdi Başbakan'a helal olsunmuş. Artık gecekonduya göz yummuyormuş, "çifte standart" kalkıyormuş.
Sevgili okur; varlıklı yahut yoksul, lütfen yanlış anlamayın. Derdim, kaçağa, kanunsuza göz yumulsun, yoksulluk maskesi ardında zorbalık ile mafyacılık yürüsün değil. Ama, o yazının yazıldığı bina ve benzerleri de, bilir misiniz, "kaçak"tı yıllarca. Bilmem hala öyle midir. Esas mesele ise şudur: Kitle gazetesi yönetiyorsanız, "Türk siyasetinin son 30 yıldaki en büyük ikiyüzlülüğü" derken bin düşünürsünüz. "En büyük" derken, diliniz tutulur da aklınız, yüreğiniz daha çok çalışır. "Çifte standart"a karşı madem kaçak gökdelenle kaçak konduyu aynı tutuyorsunuz, başka standartlar da istersiniz. Hukuk karşısında pahalı, güçlü avukatların, medyanın, varlıklı olmanın kudretiyle sıradan insan olmanın farkını; bir hastanede zamanında, iyi, en iyi, en titiz, en iyi cihazlar ve ilaçlarla tedavi açısından farklılığı; kondu okullardaki eğitimle "seçkin özel" okullardaki eğitimin standardını; İstanbul'da size bir, iki kilometre ötede bir ilkokul çocuğu okuldan eve dönüşte donarak ölebilirken otomobilinize yol açmak için viyadük yapılışını filan da düşünürsünüz. Düşünürsünüz ki... Hiçbir (mafya harici) sıradan gecekonducu, evet oylarından başka bir rüşvet verememiştir; başkalarının partilere, şahıslara saçtığı milyarlar ve kamu bankalarını kazıklayarak kamu arazilerinde inşa ettiği siteler gibi. Hiçbir sıradan, yoksul konducu, medya koruması için, kimi medyacıya bedava daire filan verememiştir; gökdelencinin yaptığı gibi. Kitle gazetesi yönetiyorsanız, varlığınız kadar, varlık sebebiniz üstüne de az düşünürsünüz! Hemen hepimizin her gün bir yasanın ayağına bastığı ülkede, güçlüyü korumak için güçsüzü linç etmezsiniz.
|