Çocuklar ve geleceğimiz
Mustafa mıydı adı? Bütün gece onunla uğraştım. Hani çöplükte ekmek bulunca kendi ekmek paraları olan bir lirayı Pakistan'daki çocukları kurtarma kampanyasına yollayan... Doğu'da insanların kuş gribinden tavukları yok edildi. Şimdi yiyecek yumurtaları da yok. Hava o kadar soğuk ki karın altında çöplük karıştırmak da imkansız. Peki bu kalbi başka çocuklar için sıcacık sevgiyle dolu Mustafalar ne yiyip, ne içiyor, nasıl ısınıyor? Bu kadar eksi derecede haber alınamayan köylerinde hasta mı, ölüm, kalım savaşı mı veriyorlar? Kuş gribinden imha edilen tavuklar için yardım yapılacakmış ama o zamana kadar insanlarımız, çocuklar ne olacak? Pakistan'da da çok zor şartlar ama bütün dünyanın gözü orada, herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor. Devlet büyüklerimiz, Brad Pitt ile Angelina Jolie hatta Mustafa bile... Ama bizim Mustafalar ne olacak? Galiba ülkemizin en büyük açmazlarından biri de bu. Büyük bir çoğunluk yoksulluk ve cahillikle uğraşırken topluma kazandıramadığımız geleceğimiz olan çocuklar için bir şey yapılamaması... Bakın 1919'da Rus İstilası'ndan sonra Doğu illerimiz yakılmış, Taşnak katliamına uğramış durumdayken ana babalarını kaybetmiş sefil ve perişan çocukların çokluğu karşısında etkilenen Kazım Karabekir anılarında özetle neler demiş? 1- Bakımsız çocuklar millet enerjisinin, bakımsız topraklar da vatan enerjisinin kaybedilmesi demektir. 2- Bakımsız fidan kurur, çürük veya yabani olur. Bakımsız çocuk ise hastalıklı olur, ölür veya suçlu veya cani olur. Ölen, dilenen, hapislere düşen çocukların yasını aile çekse de tasasını topyekün devlet çekmelidir. 3- Bakımsız çocukları olan milletin nüfus davasını da medeniyet davasını da ve nihayet insanlık davasını da sağlama kuvvetleri cılızdır. 4- Vatanın geleceğinin sahipleri, bugünün çocuklardır. Bu çocukların vatana nasıl sahip olacakları bugünden düşünülecek bir meseledir. Kazım Karabekir bir taraftan Erzurum Kongresi ile hükümet esasını kurmak işleriyle siyasi, diğer taraftan ilk muntazam ordumuz olacak kıtalarımızı hazırlamak gibi hayati askeri bir vazifeyle uğraşırken bile, o zamanki imkansızlıklar arasında koşullara özgü bir formül yaratmış. Askerlik kurumu içinde hem çocukları korumaya almış hem üretime katkıda bulunacak şekilde yetiştirilmesini sağlamış. Bu ilk cesur ve pratik örneğe eklenecek (Amerika, Avrupa gibi) gelişmiş ülkelerde çok bilimsel çalışma biçimleri vardır mutlaka. Bugün devletin kurumlarıyla iş dünyası, sivil örgütler, üniversiteler belki yine orduyla el ele çocuk davasına çözüm arayışı ve çalışma içinde olduğu hayal edilebilir mi? Çünkü Mustafa'lar liderliğe, ülkeyi uluslararası medeniyet seviyesine yükseltmeye teknoloji, kültür ve sanatta yıldızlaştırmaya, bilgi ve refah toplumu yapmaya aday, iki liranın yarısıyla kendisine ekmek diğer yarasını ihtiyacı olanla paylaşacak kadar sorumluluk sahibi bireylerimiz, geleceğimiz değil midir?
BİR ZAMANLAR ÇOCUKTUM Tiyatroculara hayranım o kadar zor şartlar altında var oluyorlar ki! Ali Poyrazoğlu görgüsü, bilgisiyle dünyadaki yalnız tiyatro değil bütün gelişmeleri takip eden bir sanatçıdır. Tiyatronun, oyunculuğun ne olduğunu, ilginç anılarını öyle güzel anlatıyor ki! Bu geceki "Türkiye Yıldızlarını Seçiyor" ekibini götürmemiz lazım bu oyuna. Bir de muhteşem Dilek Türker'in "Zaman Adındaki Bir Kadın" oyununa...
|