Kalkın benim yerime oturmuşsunuz
Kadın yanımıza yanaştı; saçlarını şöyle bir savurdu "Benim yerime oturmuşsunuz kalkın" diye bağırdı. "Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?"
Yazar Elif Şafak ile konuşuyorduk geçenlerde. Akşam yemeğindeydik. "Erken kalkacağım" dedi. "Gidip yazı yazmam lazım." Ne yazacaksın? "Bilmiyorum" diye cevap verdi. "Bazen boş sayfanın önünde oturmak bile iyi geliyor. Öylece bakıyorum. Sonra bir anda parmaklarım kıpırdıyor. Konuya karar verdikten sonra yazması kolay." Sonra başladık sohbete. Önce masadaki taze meyvelerden açıldı konu. Kim ne yemeği sever, kim neden hoşlanmaz. Bir bir sayıp anlattık anılarımızı. Elif "Ben kırmızı et yemiyorum" dedi. 'Her şey alışkanlıklarla ilgili aslında" diye atıldım. 'Küçükken evde ne varsa, önünüze ne sunulursa, ileride de onu seviyorsunuz." Masadakiler itiraz etiler.. Anne babalar sağlıklı yiyecekleri yedirmeye çalışırlarmış ama çocuklar ille de köfte patates istermiş. İyi de kim sevmez köfte patatesi? Elif Şafak "Ben" dedi. Köfte de yemezmiş. Hadi bakalım. Yani aile usulleri, alışkanlık falan değil önemli olan İnsan sevmedi mi sevmiyor işte. HHH Bilgisayarın başındayım. Bembeyaz bir sayfa var önümde. Ne yazacaktım ben? O kadar çok konu vardı ki aslında. Nerede benim listem? Nişantaşı'na öyle güzel bir alışveriş merkezi açılacak ki sormayın, anlat anlat bitmez. Onu yazacaktım. Sonra modacı Ayşe-Ece Ege kardeşlerin (Dice Kayek) ve Hüseyin Çağlayan'ın yeni koleksiyonlarıyla Paris'i nasıl salladıklarını anlatacaktım. Ha bir de şey vardı, neydi kadının ismi? Ünlü sosyetiklerden biri canım, Paris Moda Fuarı'nda defileden hemen önce, "Benim adım falanca, kalkın yerimden" diye nasıl bağırdığını yazacaktım. "Kalkın, benim yerime oturmuşsunuz" dedi kadın, "Kalkın sizi böcekler, ben bilmem neyin karısıyım. Siz de kimsiniz, ayrıca niye beni tanımıyorsunuz?" Durun durun bitmedi. Listede daha eğlenceli bir konu daha var. Asuman Krause. Sabah programı yaparken ettiği danslarla "Yeni bir Yıldız Tilbe doğuyor" diyecektim. Hayatımda bu kadar abuk sabuk dans figürlerini bir tek Tilbe yapabiliyor zannediyordum, bir ikincisi varmış. Bir de "Nefret ediyorum" diyecektim. Beğenen olabilir ama ben erkeklerin parmak arası terlik giymesine karşıyım. Üstelik olmuyor abicim, Türk usulü dolma parmak olunca, hiç yakışmıyor. Aman beyler hemen kızmayın, hem dünyanın peşinde koştuğu doğal viagra Türkiye'ye geliyormuş. Tamamen bitkisel. Yan etkisi yok. "Jack Nicholson'ın baş ürünüymüş" diye yeni bir haber verecektim ama... Yok. Bugün nedense yazamıyorum. Bilgisayarın karşısında kilitlendim kaldım işte. Yanıp sönen kısa çizgiye baktıkça Elif Şafak'ı düşündüm. "Bazen" diyordu. "Sayfanın boş gözükmesi özgürlük veriyor bana." Seçme özgürlüğü, yazma özgürlüğü, ne yazacağını bilememenin keyfi. Bugün böyle işte. Bembeyaz sayfanın başında kelimeler öylesine aktı gitti işte. Ya liste? Yarına...
|