Siyaset Meydanı'nda G.Saray
Bu yazı her şeyden önce bir teşekkür yazısıdır... Galatasaray'ın sayın Başkanı Özhan Canaydın başta olmak üzere; programa katılarak -sonuna kadar- ekran başındaki izleyicilerle birlikte olan yönetim kurulu üyelerine, eski başkan ve yöneticilerle tüm kongre üyelerine teşekkür borcumuz vardır. Ve tabii sabahın erken saatlerine kadar, gözleri kan çanağı ekran başından ayrılmayan ve kulübün geleceğiyle ilgili bir şeyler duymak isteyen tüm taraftarlara... Çok hassas bir dönemde yapılan program; ilgi çekmek adına -istenseydi- çok daha başka bir boyuta ve gergin bir atmosfere taşınabilirdi. Ancak; Tıpkı "Hagi'ye veda!" programında olduğu gibi, tüm katılımcıların beklenen sağduyusuyla, Galatasaray'a yakışan bir "olgunluk"ta geçti. Her şey tartışıldı ama kimse kimseyi kırmadı. Kırılıp dökülmedi hiçbir şey... İzleyiciye açık bir "erken kongre" yaşatıldı bir bakıma...
Bu arada birkaç konuyu da belirtmeden olmaz: Oturma düzeninde; "Galatasaray gelenekleri"ne uygun olarak, ön sıraları kulübe yıllarca hizmet etmiş eski başkanlarla, eski yönetim kurulu üyelerine ayırdık. Yeni yöneticiler de bu "duyarlı" yaklaşıma saygı göstererek, -Sayın Kıran dışında- başkanlarının arkasında kendilerine ayrılan koltuklarda katıldılar programa... Yeri gelmişken, bizi şaşırtan ve tebessümle karşıladığımız bir haberi de düzeltmeden geçmeyelim: Bazı meslektaşlarımız, aldıkları yanlış bir duyuma dayanarak; Sayın Turgay Kıran'ın bizi listesine alacağı ya da yönetim için işbirliği yaptığımız haberlerini yazdılar. G.Saray yönetiminde görev almak yolunda, bugüne kadar Sayın Kıran dahil, ne kimseden öneri aldık; ne de kimseyle bir görüşmemiz oldu. Eğer varsa, bizim bilgimiz ve ilgimiz dışında birilerinin listelerinde düşünmüş olmaları da bizi bağlamaz. Kaldı ki böyle bir konuyu da ilk kez duyduk. Galatasaray'a olan ilgimiz; taraftarlık, kongre üyeliği ve gazetecilik boyutunda sürüyor. Bu çerçevede, Galatasaray'ı ve Türk futbolunu ileriye taşıyacak "samimi" her çabanın bundan sonra da yanında oluruz. Çünkü futbolu ve Galatasaray'ı seviyoruz. Bir de herkesin konuştuğu şu meşhur diyalog: Orada bulunmayan milyonlarca taraftar adına sormak zorundaydık sayın başkana... Aynen şöyle geçti konuşmamız: "G.Saray kongresi, yaşayanlarla '9 bin'in üzerinde. Bunların bir bölümü genel kurula katılıyor ve onların iradesiyle başkan seçiliyor. Demokrasi de bu... Ama Galatasaray bir siyasi parti ya da bir banka değil, Yönetim Kurulu ya da Genel Kurul bir seçim yapsın da... Bir spor kulübü... Dolayısıyla 20-25 milyon taraftarı da arkasında. Sadece maddi hesapların, sadece paraların pulların değil; duyguların, coşkuların, sevgilerin, sevgisizliklerin; başarıların, başarısızlıkların yönlendirdiği milyonlarca insandan, koskoca bir taraftar kitlesinden söz ediyoruz. Ben samimi olarak şunu sormak istiyorum size: Kongrede yeniden aday olabilirsiniz, delege hesaplarını yapabilirsiniz. Fakat geride kalan döneminizin sonunda kongre üyelerinin dışındaki 20-25 milyonluk Galatasaray taraftar camiasının, Galatasaraylılar'ın, sizin başkan olmanızı, başkanlığa devam etmemizi istediğinden emin misiniz?" Sayın başkan soruya soruyla yanıt vererek bizim fikrimizi sordu. Bu arada eski başkanlardan ve başkan adaylarından Sayın Alp Yalman: "G.Saray başkanına böyle bir soruyu sormamış olmanızı tercih ederdim" diyerek araya girdi. Bu sorunun kişisel olarak algılanmaması gerektiğini söyledik ama sorumuzda da "ısrarlı" olduk. Diyalog, sabahın o saatinde uygar biçimde sürdü aramızda... Program sonunda da, birbirimize teşekkür ederek ayrıldık tüm katılımcılarla... Ama, hâlâ bütün başkan adaylarından aynı sorunun yanıtını merak ediyoruz: "Milyonlarca taraftarın duygularının ve ne düşündüğünün hiç mi önemi yok?"
Yeri gelmişken söyleyelim: O gece SMS yoluyla başkanlık için; aday adı verilmeksizin yapılan oylamanın Turkcell'den gelen resmi sonucu; Adnan Polat'ın yüzde 75.3 destek aldığını gösteriyor. Polat, daha önce olduğu gibi, o gece de başkanlığı düşünmediğini söyledi... Acaba? Bu da bizim duyumumuz ya da sezgimiz olsun: Aslında ciddi olarak düşünüyor, ama kongredeki yapıyı kıramayacağını hissettiği için, adını öne atmıyor. Tıpkı, o gece taraftar sitelerinden büyük destek gören Yiğit Şardan gibi... Bilinsin diye söyledik... Kaynak mı? Dedik ya... Duyum ve sezgi... Ama... Sonuçta ne farkeder ki? Eninde sonunda bir "Galatasaraylı" seçilecek, öyle değil mi?
|