Paris'teki defileler şiir gibi
Paris Moda Haftası'nda meşhur arkadaşlarımın davetlisi olarak üç defileye katıldım. 'Entelektüel' çizgiler taşıyan Scherrer, 'şiirsel' tattaki Cadente ve artık bir dünya markası olan Dice Kayek defileleri unutulacak gibi değil.
Yine bu yıl, metrekareye beş meşhurun düştüğü Paris Moda Haftası'ndan ayrı kalamadım ve arka arkaya denk gelen üç defile seçip, heyecanla "icabet ettim": Güne köklü modaevi Jean-Louis Scherrer şovuyla başladım ve itiraf edeyim ki bu defilede çok özel bir şekilde ağırlandım, çünkü buraya meşhur arkadaşlarımın davetiyle katıldım. Tasarımcılar ünlülerin defileye katılmasından çok hoşlanırlar, çünkü ön sıralarda ne kadar aktris ya da şarkıcı varsa, defile fotoğrafları da o kadar çok yayımlanacak demektir. Eh, ben de "ünlülerin ünsüz arkadaşı" kontenjanından Victoria Abril ile Mathilda May'in ortasına oturunca, dünya basını tarafından kör edici flaş bombardımanına tutulmanın ne demek olduğunu anlamış oldum. Koleksiyona gelince, Scherrer, yetmişli yılları hatırlatmaya karar vermiş ve çiçekli emprimeler, uzun gece elbiseleri ve smokinler kullanmıştı. Hemen ardından "entelektüel bir defileye" davetliydim: Punk yıllardan ilham alan tasarımcı Stella Cadente, normal bir defile koreografisi yerine ünlü yönetmen Zabou'ya bir tiyatro mizanseni yaptırmıştı ve defile salonları yerine Paris Devlet Tiyatrosu'nun sahnesini seçmişti.
PUNK YILLARIN ESİNTİLERİ Şimdiye kadar gördüğüm hiçbir defileye benzemeyen şiirsel bir anlatım kullanan Cadente, mankenlere çello çaldırıyor, uçan balonlara bağladığı kıyafetleri havada uçuruyor ve aksesuarları çamaşır ipine asıyordu. Ve tabii ki kapanışı on yıllık dostlarım, Dice Kayek markasının yaratıcıları Ece ve Ayşe'nin şahane defilesiyle yaptım. Dice Kayek uzun süredir bir dünya markası ama giderek tecrübe kazanıyor ve inci gibi dikişler, şahane kumaşlarla sofistike bir dünya kadınını giydirmeyi artık gerçekten de çok iyi biliyor. Defile salonunun yanında da çok moda bir lokanta var. Kendimi oraya atıyor ve modacıların konuşmalarını dinliyor, çoğunu kahkahalarla not ediyorum: "O parçayı Madonna beğendi, ondan bana elli tane ayır, olur mu şekerim?" Diyaloglar aynen böyle..
Sedef Ecer
|