|
|
|
|
|
|
Ruslar yazmış, Ağca oynamış
İtalyan parlamenter komisyonu, dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ni (SSCB), Mehmet Ali Ağca'nın 13 Mayıs 1981 tarihinde dönemin papası İkinci Jean Paul'e yönelik suikast girişiminin gerçek mimarı olmakla suçladı.
Eski Doğu Bloku ülkeleri gizli servislerinin İtalya'daki faaliyet ve işbirlikçilerini araştırmak amacıyla oluşturulan komisyonun Papa suikastına ilişkin raporunda, SSCB tarafından planlanan eylemde, Bulgaristan ve Doğu Almanya'nın o dönemdeki gizli servislerinin de sorumluluk üstlendiği öne sürüldü.
Paolo
Guzzanti başkanlığındaki komisyon tarafından dün İtalya parlamentosuna sunulan raporda, suikast girişimi esnasında, o dönemde Roma'da Bulgar Hava Yolları (Balcan Air) istasyon şefi olarak görev yapan Sergey Antonov'un da Vatikan'ın Aziz Petrus Meydanı'nda olduğunun ortaya çıktığı iddiasına yer verildi.
İtalya'da ''Mitrokhin Komisyonu'' adıyla bilinen komisyonun başkanı Guzzanti, raporda, konuya ilişkin belge derleme işlemi sırasında, 10 Ekim 2005'te kendilerine ulaşan üç fotoğraftan hareketle, Ağca'nın yalnız olmadığını saptadıklarına değinerek, şöyle dedi:
''Fotoğraflar hakkında, komisyondaki muhalefet mensubu üyeler tarafından da, koalisyon ortağı üyeler tarafından da bilirkişi raporu istenmişti. Her iki kesimin bilirkişi raporları, neredeyse yüzde yüz diyebileceğimiz bir gerçeğe ulaşmamızı sağladı: Suikast esnasında Aziz Petrus Meydanı'nda Ağca'nın ardında görünen kişi Sergey Antonov'dur.''
Raporda, Antonov'un suikasttan sonra Ağca'nın kaçırılması için bekletilen aracın üzerinde görüldüğüne işaret edilerek, ''Bu, büyük bir olasılıkla, Ağca'nın Papa'yı öldürmesinin ardından ortadan kaldırılmasının planlanmış olduğu anlamına geliyor. Ancak gelişmeler, planların alt üst olmasına neden olmuştur'' denildi.
''BULGAR YETKİLİLERİ VE TANIKLARI YALAN SÖYLEDİ''
1981'deki suikastla ilgili olarak, işbirlikçilik ve yataklık ettiği suçlamasıyla yargılanmasına rağmen delil yetersizliğinden beraat eden Antonov ve Bulgaristan'ın olaydaki rolü ise raporda şu ifadelerle özetlendi:
''Antonov, o gün Aziz Petrus Meydanı'nda olmasına rağmen, yalan söylemiştir. Dönemin Bulgar yetkilileri ve onların kullandıkları tanıklar da yalan söylemişlerdir. Olayda, hiç kuşkusuz Bulgar gizli polisi ile istihbaratına ve askeri gizli servisine mensup bazı unsurların sorumluluğu söz konusudur. Tabii ki bundan, zaten yüksek bir bedel ödemiş durumdaki Bulgar halkı ve Bulgaristan sorumlu tutulamaz. Halen 'Bulgar parmağı'ndan söz etmeyi sürdürmek, onur kırıcılıktan da öte hedef şaşırtmaktan başka bir şey değildir. Zira bu yaklaşım, dikkatleri, olayın ardındaki yegane gerçek mimar konumundaki Sovyetler'den başka yöne kaydırma eğilimindedir.''
Raporda, Vatikan vatandaşı Ercole Orlandi'nin kızı Emanuela Orlandi'nin 22 Haziran 1983'te henüz 15 yaşındayken kaçırılması konusunda da eylemin ''suikast soruşturmasının en kritik anında, Yargıç İlario Martella'nın Bulgaristan'da bulunduğu esnada, İkinci Jean Paul'ün Polonya'ya yaptığı ikinci seyahati müteakiben'' düzenlenmesinin de dikkat çekici olduğu kaydedildi.
''SOVYET ASKERİ YETKİLİLERİNİN SUİKAST EMRİ''
Raporda, gerçek adı Karol Wojtyla olan Papa İkinci Jean Paul'ü ortadan kaldırma girişiminin ise Sovyet Askeri İstihbaratı (GRU) tarafından başlatıldığı iddia edildi.
Komisyon üyelerinin kanaati raporda şu ifadelerle özetlendi:''İşbu komisyon, her türlü makul şüphe bir yana, SSCB kurmaylarının Papa Karol Wojtyla'yı ortadan kaldırma girişimine soyunduklarını, söz konusu kararı, modern dönemler tarihinde eşsiz bir vahamet niteliğindeki bu cinayetin işlenmesi için gerekli tüm operasyonların tamamlanması talebiyle Rusya Askeri İstihbaratı'na ilettiklerini düşünmektedir.''
SSCB'nin rolü konusunda, ''Suikast, Sovyet askeri yetkililerinin emriyle planlanmış olup, Politbüro Genel Sekreteri tarafından da bu konuda GRU'ya talimat verilmiştir. Bu işle ilgili görev paylaşımı da GRU tarafından planlanmıştır'' denilen raporda, Bulgaristan'ın eylemintaşeronluğunu, Doğu Almanya'nın ise olay sonrasında hedef şaşırtma işini üstlendiği görüşü savunuldu.
Raporda, Doğu Almanya'nın gizli servisi STASİ'nin suikast girişiminin ardından önemli bir işlev gördüğüne işaret edilerek, ''STASİ'nin, hadise akabinde, ilk anından itibaren medyadaki dezenformasyon faaliyetiyle hedef şaşırtma çalışmalarının mükemmel neticeler verdiğini de kabul etmek gerekmektedir'' denildi.
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|