| |
|
|
Baba beni okula gönder
Geçtiğimiz aylarda Borusan Oto, Türkiye distribütörü olduğu Rolls Royce otomobillerinin tanıtımına davet etmişti. Alamayacak olmamız, göremeyecek olmamız anlamına gelmiyordu. Kalktım gittim. Hatta peşime bir meraklı arkadaş grubunu da katarak. İki tane muhteşem otomobil. Tarzım değillerdi ama çok güzellerdi. Fiyatlarını sordum. Beheri 750 bin avroymuş. Yani 1 milyon 200 bin YTL. Eski parayla 1.2 trilyon lira. "Sipariş var mı?" diye sordum. Pek yokmuş. "Niye? Pahalı mı geliyor" dedim. Sorun o değilmiş. Alma gücü olanlar korkuyormuş. Laf olur diye. Doğru laf olur ama bu otomobilin gerçek değeri bu değil ki! Rolls Royce'un bu modeli Avrupa'da 250 bin avro civarında. Peki Türkiye'de niye bu kadar pahalı. Çünkü gerisi vergi. 430 bin avroluk Ferrari 612'nin de yarısından fazlası vergiye gidiyor. Kısacası 750 bin avroluk Rolls Royce'un 500 bin avroya yakını, 430 bin avroluk Ferrari'nin neredeyse 230 bin avrosu vergiye, yani devlete gidiyor. Anlayacağınız bir Rolls Royce alan, bir okul yapmaya yetecek kadar vergi vermiş oluyor. Bir Ferrari alan da en azından 7-8 derslik yaptırabiliyor. Memlekette milletten vergiyi adam gibi toplamayı beceremediğimiz için, böyle topluyoruz. Tabii hem vergisini ödeyip, hem de bu otomobilleri almak isteyen biraz enayi yerine konuyor ama burası Türkiye, zaten vergiyi kümesteki kazlar ödüyor. Ben artık bu otomobillerin sahiplerine "vergi rekortmeni hayırseverler" gözüyle bakacağım. Ne dersiniz!
|