| |
AB'ye engel: Bencillik
Sözde Türk halkının ezici çoğunluğu AB sürecini destekliyor. Herkes AB'nin yaşam kalitemizi nasıl yükselteceğine övgüler yağdırıyor. Ama AB standartları getirmek için nereye el atılsa, feryat yükseliyor. Çünkü kimse küçük çıkarlarından vazgeçmeye niyetli değil. İşte son örnek: Karayolu taşımacılığı.
Karayolu taşımacılığına disiplin ve AB standartları getirmek için iktidar ve muhalefetin elbirliğiyle, sektöre danışılarak çıkarılmış bir yasa tam yürürlüğe gireceği sırada kıyamet koparabilir mi? Türkiye gibi bilgi kirliliği, ucuz muhalefet ve kişisel çıkar kaosunda debelenen bir ülkeyse, koparır. Konuyu baştan anlatalım. Taşımacılık sektörünü düzene sokmak ve kayıt altına almak için Meclis'ten 10 Temmuz 2003'te bir yasa geçirildi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın ifadesiyle, AB'nin üzerinde çok durduğu üç ilkeye dayanıyordu: Mesleki yeterlilik, mesleki saygınlık ve mali yeterlilik. Sektör temsilcilerinin "20 yıllık özlemimiz gerçekleşti" diye alkışladıkları yasa ve yönetmelik, taşımacılık yapmak için, yetki belgesi zorunluluğu getirdi. Belgeler yapılan işe göre 39 gruba ayrıldı. Ve bugüne kadar taşımacılık yapmak için sadece ehliyet sahibi olmanın yettiği sektöre hazırlıklanması için 25 Şubat 2006 tarihine, yani düne kadar süre tanındı. Yürürlük tarihi yaklaştıkça sızlanmalar başladı. Önce bir-iki kamyonla iş yapan, esnaf sayılabilecek yük ve eşya taşımacıları seslerini yükselttiler. "Yetki belgesi ücreti çok yüksek" dediler, "O parayı bulamayacaklarını" söylediler. Pek haksız değillerdi: 10 bin YTL belge ücreti isteniyordu. 1300 YTL'ye indirildi, daha sonra 300 YTL'ye. Ardından bir başka grup eyleme başladı. İşin garibi, yasaya oy vermiş muhalefet temsilcileri de onlarla birlikte meydanlara indi. Bakan Yıldırım da şaştı kaldı. Çünkü uluslararası nakliyatçılar memnundu, Kamyoncular Odaları yasanın arkasındaydı, ambar sahipleri, lojistik firmaları da öyle. Peki eylemciler kimdi? Taşıma işleri organizatörleri. Yani bir masa bir sandalye ile işin komisyonculuğunu yapanlar ve acenteler. Şimdi onların yaydığı havayla "Gaza gelenler" kontak kapatma tehditleri savuruyorlar. Herkesin talebi farklı? Kimi belge ücretlerinin kaldırılmasını istiyor, kimi mesleki yeterlilik koşullarının hafifletilmesini, kimi 2009'dan itibaren uygulanacak "yaş" koşulundan vazgeçilmesini. O da mı ne? Türkiye'de toplam 667 bin kamyon, TIR, çekici, yarı römorkör ve tanker var. Bunun 250 bininin yaşı 22-70 arası. Yasa 2009'a kadar 22 yaş üstündekilerin kullanımdan kaldırılmasını öngörüyor. Çünkü AB standartları öyle gerektiriyor.
Sözde toplumsal muhalefet! Yıldırım "Sektöre gireceklerin aldıkları riske göre sorumluluk üstlenmelerini istiyoruz. Malımızı, canımızı taşıyorlar; bu kadar sorumluluk almak zorundalar. Yasayla sektör 5 yılda tümüyle yenilenecek. Taşımacılar 10 yıl sonra bize dua edecekler" diyor. Sektörün en önemli kuruluşu Uluslararası Nakliyeciler Derneği, yasaya karşı çıkanların ve onların arkasına sığınanların "Popülizm" yaptıklarını söylüyor. Ama konuyu "Toplumsal muhalefet" için maden görenler elmalarla armutları bile karıştırmaktan çekinmiyorlar: Sektörün tüm mensuplarından 39 belgenin 39'unun da istendiği izlenimi yaymaya kalkan mı (örneğin ATO Başkanı Sinan Aygün) ararsınız, "Yasa tekelleşmeyi amaçlıyor" (CHP'li Mehmet Sevigen) diyen mi, "600-700 bin kamyon sahibinin silinmek istendiğini" (DYP lideri Mehmet Ağar) öne süren mi? Türk halkının çoğunluğunun AB yanlısı olduğu, uyum sürecini desteklediği söyleniyor. Herhalde öyle. Ama kendi çıkarlarına dokunulmadıkça! AB standartları kendi canını yakmadıkça! Göreceksiniz; AB sürecinde Türkiye'nin önünde en büyük engel, çeşitli kesimlerden duyacağımız bencillik feryatları olacak.
|