Amerika-İran ve "atom bombası"
1988 yılında burs kazanarak gittiğim Stanford Üniversitesi'ndeki deneyimim, hayatımın en önemli dönüm noktalarından biri oldu. Hemen bütün derslerine girdiğim Condi Rice, farklı bir siyahtı. Tüm siyahların karşı olduğu, sert bir kadındı. Keskin sol anlayışımı henüz terk etmediğim yıllardı. Beni en çok şaşırtan Profesör Barton Bernstein'ın dersleri olmuştu. Amerikan yakın tarihine çok değişik bir açıdan bakan Bernstein, ülkesinin Japonya'ya atom bombası atmasının askeri değil, politik amaçları olduğunu anlatıyordu derslerinde bize. İran'ın atom bombası krizinin yeniden yükselmeye geçmesi beklenen bu dönemde Bernstein aklıma geldi ve onun derlediği "20'nci Yüzyıl Amerika, Son Yorumlar" kitabına bir daha göz attım. Bugün hepimiz biliyoruz ki, dünyada atom bombasını ilk ve tek kullanan ülke Amerika. 2'nci Dünya Savaşı'nın sonunda Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan iki atom bombası ilk anda 120 bin, yıl sonuna kadar da 200 bin kişinin doğrudan ölümüne neden oldu. Sakat kalanlar, sonraki yıllarda ölenler, sakat doğanlar bu hesaba dahil değil. Yakın tarihin en büyük toplu kırımı buydu. Zamanın ABD Başkanı Truman, bu kararını savaşın uzamasının yol açacağı milyonlarca ölümü önlemeye dayandırıyordu. Ama daha 1948'de, Nobel Fizik Ödülü sahibi Blackett, "Atom bombalarının atılması 2'nci Dünya Savaşı'nın son askeri eylemleri değil, Rusya ile Soğuk Savaş'ın ilk büyük harekatıydı" yorumunu yapmıştı. Savaş Bakanı Henry Stimson'ın, 24 Nisan 1945'te, atom bombasından habersiz koltuğa oturan Başkan Truman'a yazdığı not bunun bir kanıtı niteliğinde: "Sayın Başkan, Sizinle en kısa zamanda çok gizli bir konuda görüşmem büyük önem taşıyor. Koltuğa oturmanızın ardından size bu konudan biraz söz etmiştim ama altına girdiğiniz yükün ağırlığı nedeniyle üzerinde fazla durmamıştım. Fakat, konu, mevcut dış ilişkilerimiz açısından büyük önem taşıyor, bu nedenle gelişmeler hakkında daha fazla gecikme olmaksızın bilgi sahibi olmanız gerekiyor." Bu not, Franklin Roosevlet'in ölümünden 12 gün sonra ve Avrupa'daki savaşın bitiminden iki hafta önce yazılmış. Savaş Bakanı Stimson, sözettiği konunun, savaş sonrası ilişkilerde "master kart" rolünü oynayacağını belirtiyordu. Atom bombasının varlığını öğrenen Truman'ın dış politikası hızla sertleşiyor. Amerika'nın Avrupa politikasını kabul etmesi için Stalin'e dayatmaya başlıyor. Bu noktada, atom bombasının Japonya'ya karşı kullanılması gündeme geliyor. General Eisenhower, Japonlar'ın teslime hazır oldukları ve böyle korkunç bir silahla vurulmayı haketmediklerini belirtiyor ve ardından Amerika'nın böylesi öldürücü bir silahı kullanan ülke olmasını istemediğini belirterek karara karşı çıkıyor. Trum an'ın milyonlarca insanın hayatını kurtardık tezi, bizzat en yetkili ağız tarafından yalanlanıyor. Dönemin tüm askeri yetkilileri, Japonya'nın teslime hazır olduğunu vurgulayarak atom bombasının kullanılmasına karşı çıkıyor. Ama bomba yine de kullanılıyor. Neden? Savaş sonrası düzende Ruslar'a ne kadar etkili bir silaha sahip olunduğunu göstermek için. Yani, milyonların büyük bir acıya mahkum edilmesi, Rusya'ya gövde gösterisi yapılması amacıyla gerçekleştiriliyor. Yakın tarihin en büyük kıyımını gerçekleştirenler şimdi dünyaya İran'ın nükleer silaha sahip olmasının tehlikeleri hakkında ders veriyor. Samimi buluyor musunuz?
|