| |
|
|
Şarkılar mı seni söyler, sen onları mı söylersin?
MÜZEYYEN.
MÜZEYYEN Senar hakkındaki hayranlık duygularımı en son bu yaz Radi Dikici'nin "Cumhuriyet'in Divası" kitabını (Remzi Kitabevi) tanıtırken seslendirmiştim. Bu biyografiyi okurken, dilimizden düşmeyen yüzlerce şarkının ilk kez Müzeyyen Senar tarafından yorumlandığını da öğrenmiştim. Sevgili Rauf Tamer'in saptadığı bir olgu var. Bir sanatçının soyadını eklemeden ilk adını söylediğinizde kitleler kim olduğunu anladıkları zaman, onun "Gerçek Solist" veya "Halka Mal Olmuş Sanatçı" rütbesine ulaştığını anlarsınız. İşte Müzeyyen Senar da soyadını eklemeye gerek olmayan bir sanatçı. - Müzeyyen, Münir, Safiye, Hamiyet, Zeki gibi Önceki gün "Gerçek Solistler " listesi yapmaya çalışırken, Müzeyyen Senar adını en başa yazmadığımı ertesi gün yazıyı gazete okurken fark edip, şaşırdım. Oysa onu dinlemeden geçen günüm yok gibi. En son Odeon Müzik'in, Müzeyyen Senar'ın taş plakta bulunan ve gün ışığına çıkmayan eserlerini topladığı albümü defalarca çalıp dinledim. Daha önce de "Atatürk'le Tren Yolculuğu" albümündeki "Sahilde saba rüzgarı ağlarken"e günlerce takılmıştım. 1919'da dünyaya gelen Senar'ın çocuk yaşındayken sahnelerde ve taş plaklarda, 1931'den itibaren de radyoda başlayan sanat yaşamı, hala sade biz dinleyicilerini değil, yeni kuşak solistlerin üslubunu da etkiliyor. Müzeyyen'siz bir "Gerçek solistler" listesi olamaz ki. Tarkan'ın onun için söylediğine katılıyorum. Gerçekten "Benzemez kimse sana Müzeyyen Senar."
|