| |
|
|
Yarım yüzyılı böylesi devirmek..
Kapıdan girdiği günü hatırladım.. Tığ gibi bir delikanlı idi.. 25 yaşında.. Ercan Arıklı davet etmişti, Kadınca'sına paralel bir Erkekçe çıkarmam için. Çekirdek ekibi kurmuş işe başlamıştık. Benim için en önemli yer boş kalarak.. Sağ kolum, Genel Yayın Müdürü yardımcısı olacak adam askerdeydi çünkü.. Kışlalı okulunun en başarılı gençlerinden biriydi o.. Başka birini düşünmüyordum bile.. Sonra Mehmet Yılmaz, çıktı geldi bir gün.. Yıl 1981!.. O zaman Divanyolu'nda olan ofisin kapısından girdi, bir cuma sabahı.. Akşam çıkıyoruz. Ali, ben, Mehmet.. "Yakın bir otelde kalayım hafta sonu" dedi Mehmet.. Emlakçı, "Sana bulduğum ev, pazartesi hazır olur" demiş.. "İki gün için otel olur mu, gel bizde kal" dedik.. Oyak Sitesi'nde bir dairemiz var, Ali'yle paylaşıyoruz.. Mehmet de geldi.. Geliş o geliş.. Eve yerleşti, aylarca.. "Ali" dedim bir gün "Bu herif evlenmeden gitmeyecek anlaşıldı. Bu işi biraz hızlandıralım.." Çok şeker bir nişanlısı var zaten.. Allem, kallem.. Mehmet'le Işıl'ı evlendirdik.. Ali kolları sıvadı. Ne kadar sanatçı dost varsa orda.. Dillere destan bir düğün gecesi oldu. Mehmet'in çok güzel sesi vardır. Ali, Mehmet ben üçlüsü bir de Karlı Kayın Ormanı söyledik ki.. Gece bitti.. Ali ile ben eve döndük.. Salonda ayakları masaya uzatmış dinleniyoruz.. Saat ikiye falan geliyor, gecenin bir yarısı.. Kapı çaldı.. "Bu saatte.. Allah Allah" diye söylenirken Ali kapıyı açtı.. Aaa.. Mehmet'le Işıl.. "Hıncal Ağbi kendimizi evde çok yalnız hissettik. Bizim evimiz burası" dedi Mehmet.. "Yürü hanım gidiyoruz" demiş.. Gelmişler, gerdek gecesi bize.. Ali'yle birlikte yeni evlileri nasıl kapıya koyduk tekrar, bir biz biliriz, bir Allah.. Ardından Ali'yi de evlendirip kapıya koymayı başardım.. O gün, bugün de yalnızım.. Şimdi o Mehmet pistte dönüyor.. Nasıl gururlu, nasıl mağrur.. Kollarının arasında dünya güzeli bir genç kız var.. Kızı.. Yasemin!.. Mehmet'in 50'inci yaş gününü kutluyoruz, Banliyö'de.. Bu arada, Ayşe'nin yazdığı kadar varmış.. Banliyö enfes bir mekan olmuş, müzikleri, yemekleri, ama hepsinden önemlisi servisi ile.. Ben böyle servis görmedim İstanbul'da.. İzzet Çapa'ya bir alkış daha.. Mehmet hızla büyüdü Erkekçe'de.. Erkekçe ve ikinci adamlık ona dar gelmeye başladı. Birinci adam olmaya hazırdı. Transfer etti. En güzel dergileri çıkardı. Çok başarılı gazetelere imza attı.. Sonunda Milliyet'in başına geçti.. Geçtiği günden itibaren de peşime düştü.. Ben de onun peşine.. "Bak ben 30 yıl yöneticilik yaptım. Şimdi yazarlıkta çıkarıyorum, mesleğin keyfini.. Harika kalemin var. Bırak yöneticiliği, otur köşene" diye.. Ben kazandım sonunda.. Mehmet olgunluk döneminde Hürriyet'in en çok okunan yazarlarından biri oldu.. Keyfime payan yok.. Erkekçe'de yardımcım Mehmet, mesleğin her sınavını başarı ile verdi.. Gelişim Sporda yardımcım Fatih, şimdi benim Genel Yayın Müdürüm.. İkisi de çok başarılı yazarlar ve yöneticiler oldular.. Mehmet, Yasemin'le uçar gibi dönüyor pistte.. Benim de başım dönüyor.. Keyiften, gururdan uçuyorum!..
|