| |
|
|
Tecelli'den Abuzittin'e Mektuplar
Abuzittinciğim, Geçen gün Marmaris'e uğradım.. Allah Allah! Karşıdaki Cennet Adası beriye gelmiş.. Vakit akşamüstü, deniz gök, renkler birbirine karışmış.. Benim miyobu da ekle.. Ama ada beride! "Ada beriye geldi" diye ne gazeteler yazdı ne de TV söyledi.. Peki bu ne? Meğer ada diye gördüğüm gemiymiş.. Amerikalıların uçak gemisi Roosevelt.. Üç tane futbol sahasını uçuca ekle.. Hatta bi otuz metre daha ilave et.. Bu geminin boyu! Uçakların indiği güvertenin alanı 4.5 dönüm. Anlayacağın acayip bişi. Bu sınıfının büyüklükte dördüncüsüymüş. Birincisi kimbilir nasıldır? Kaç uçak taşıyor, kaç mil yapıyor, yüksekliği kaç metre, pervane çapı, mapı bi sürü rakam verip kafanı karıştırmim ama gemide kullanılan elektrik kablosunun uzunluğu ilgini çekebilir. Örnekle anlatim, kablonun ucunu tut, Marmaris'ten başla, Muğla, Aydın, İzmir, Çanakkale üzerinden İstanbul'a gel.. Ordan Edirne, Kapıkule.. Sofya'ya yakın bi yerlerde dur! Boruların uzunluğunu başka sefere yazarım.. Daha ufak tefek ayrıntılar da var, mesela bu koca alamete enerji sağlayan, iki adet atom reaktörü! İçerdeki füzeler ne cins nükleer başlık taşıyor, onları söyleyen yok! Her an savaşa hazır uçak ve helikopterler için depolanan benzin, İstanbul'u bilmem Ankara' daki tüm araçların bi günlük ihtiyacını karşılayabilir! Gemi ezkaza bi patlasa neler olur diye düşününce akşam uyku tutmadı. Ertesi sabah, Marmaris'e dağılan 5 bini aşkın Amerikalı askerden bi ikisiyle ayaküstü sohbet ettim. Hava yazı müjdeliyordu ve sahil boyu uzanan kafelerin rengarenk örtülü masalarını doldurmuşlardı. Sivil giyimliydiler. İlginçtir, yüzleri askerin sert çizgilerini taşımıyordu.. Kibar mahallelerin diskodan çıkmayan gençleri gibiydiler.. Bu halleriyle, savaş gemisine pek yakışmıyorlardı. Hele kadınlar.. Herhalde geminin yemekhanelerinde çalışan garsondurlar veya temizlik işçileridir derken, çoğunun, üst güvertede görevli subay, bazılarının da jet pilotu olduğunu öğrenince iyice şaşırdım. Beni en çok keyiflendirense, konuştuğum Amerikalıların Marmaris'i, her yönüyle, çok beğenmeleriydi. "Biz Türkleri Araplar gibi biliyorduk.. Bütün Türkiye mi böyle yoksa Marmaris mi?" dediler. Benim de tam anlayamadığım fakat Amerikalıların yüzde yüz anlayamayacağından emin olduğum bişiler geveleyip soruyu geçiştirdim. Onlar, önümüzdeki yıllarda, mutlaka, tatillerini geçirmek için Türkiye ye geleceklerini söylediler. Konuştuğumuz yerin tam arkasında Kurtlar Vadisi Irak filminin afişi asılıydı. Panoyu gösterip "Eee, bu film hakkında ne düşünüyorsunuz?" diyip bi çuval inciri berbat etmeden dostça tokalaşıp ayrıldık. Dev gemi, iki denizaltı dört muhrip refakatinde bi yerlere doğru süzülüp giderken ardından bakan bi Marmarisli "Biz buralara dev savaş gemileri istemiyoruz dev yolcu gemileri istiyoruz" dedi. O da haklıydı. Münasip yerlerinden öperim Abuzittinciğim. Kardeşin Güneş.
|