| |
|
|
"Ah bir genç olsaydım" demeye değer bir gençlik mi?
İnsanın hayat sürecinde "Gençlik", rüzgar gibi geçen ve daha sonra da herkesin iç geçirerek "Ah bir genç olsaydım " diye özlemle hatırladığı kısa bir dönemdir. Bu dönemde insanın sırtında taşımak zorunda olduğu sorumlulukların sayısı az ve bağımlılıkları çok sınırlı olduğu için, gençlik özgürlük ve hesapsızlık da demektir. Gençlikte yapılan hataları, gençliğini geride bırakmış kuşaklar hoşgörü ile karşılar. Seslendirilen akıl dışılıklar "Delikanlılıktandır" diyerek geçiştirilir. Bu açıdan bakarsanız gençliğin özünde "Dinamizm" ve "Cahillik" gibi iki temel öğenin bulunduğunu varsaymanız gerekir. Bazıları için bu öğeler "İdealizm" anlamına da gelir. Ama bazıları "Gençlik"i bir yaş dönemine mensup kuşaklar olarak değil de, bir toplumsal sınıf gibi görmeyi seçerler. Onlara göre gençlikle birlikte eskiye ait köhnelikler yok olacak ve yeni kuşaklar her şeyi değiştirecektir. Örneğin Türk toplumu, Tanzimat'tan beri genç kuşakların ülkeyi değiştirmesini ve düzeltmesini beklemektedir. Bu bekleme sürecinde sayısız genç kuşak ihtiyarlamış ve onlar da "Gençler işbaşına gelince her şey değişecek" demeyi sürdürmüşlerdir. Bunun gibi yine Türk toplumunun bazı düşünce odaklarına göre, bizim Batı karşısındaki en büyük avantajımız "Genç nüfusumuz"dur. Bunlara göre mesela Avrupalılar ihtiyarlayınca çaresiz kalacaklar ve her şey genç Türkler'e teslim edilecektir. Şu anda Afrika kıtasının demografik yapısı ele alındığında dünyanın en genç nüfusunun bu yoksul ve hastalıklı coğrafyada bunduğu görülür. İşin özü, gençler iyi eğitilmemişse, yurt ve dünya gerçeklerini sorgulamak yerine bir şeyleri ezberleyerek yetişmişlerse, yaşlanmış tilkiler tarafından kolay güdülüyorlarsa, düşünceye ve farklı olana karşı kitlesel kaba kuvvetle cevap vermeyi seçiyorlarsa, ülkelerinin sorunlarını çözümsüz bırakan eski kuşaklarla birlikte eskiyerek yaşlanırlar. Eğer gençlik bir meslek sahibi ve bir alanda uzman olmak konusunda yönlendirilmiyorsa, sonuçta global ekonomide fazlasıyla bulunan "Kalifiye olmayan ucuz emek" stoku içine itilirler. Bu alanda da çok az ülke Çin, Hindistan, Brezilya, Endonezya, Bangladeş gibi yoğun genç nüfuslu ülkelerle, emek alanında ucuzluk yarışına girebilir. Bugün bilgi ve iletişim çağının örnek atılımı olarak gösterilen Hindistan'ın "Bangalore Olayı"nın ötesindeki gerçek, Bu ülkede 90 milyon işsiz ve devlet yardımına muhtaç insanın varlığıdır. Türkiye yakın ve uzak geçmişinde, sağda ve solda vuruşturulan, birbirlerine kırdırılan genç kuşakların bozuk para gibi harcandığına ve beraberinde hem siyasi istikrarın, hem demokrasinin hem de ekonomik kalkınma süreçlerinin ziyan edildiği dönemlere defalarca tanık oldu. Sloganlar, dogmalar, klişeler bu süreçlerde adeta kutsandı. Aynı filmi yeniden görebileceğimiz konusunda kuşkumuzu artıran işaretlerin belirdiği bu yeni dönemde, "Gençlik" kavramını bizzat gençlerin derinine değerlendirmeleri gerekiyor. Bunun için kendilerini şartlandırıp kullanmaya çalışan "Yaşlı tilkiler"i mutlaka ihtiyatlı dinlemeliler.
|