Yelkenciliğin ve tüm sporcuların doğasında başarı var
Çarşamba akşamı İstanbul Yelken Kulübü tesislerinde Türk yelkencilerinin önemli bir buluşması vardı. Türk Yelken Vakfı'nın her yıl düzenlediği ve artık geleneksel hale gelen yıllık toplantısında 2005 senesinin değerlendirilmesi yapıldı. Yılın başarılı yelkencilerine, antrenörlerine, kurumlarına ve basındaki yelken dostlarına ödüller, teşekkür plaketleri verildi. Ben hemen her yıl katıldığım bu buluşmalarda yelkenciliğimizin durumunu da biraz dışardan net olarak görebiliyorum... Bu toplantıda dikkatimi çeken noktalardan biri şu: İnsanlarımız bir işi üstlendiklerinde canla başla çalışıyorlar, sonra bayrağı başkasına devrettiklerinde kenara çekilip sadece uzaktan seyretmekle yetiniyorlar. Oysa yan yana görünmek bile ne kadar etkileyici...
BİR ARAYA GELEMİYORUZ Bir başka önemli eksiğimiz de bu tür toplantıların yılda bir kez de olsa bir araya gelme imkanı sağladığını göremememiz. Bu iş öylesine rahatsız edici boyutlarda ki, şahsen ben Türk basınında bir elin parmağını geçmeyen yelken dostlarının kendilerine verilecek teşekkür plaketlerini almaya bile gelmemelerini çok ama çok yadırgadım. Belki ciddi mazeretleri vardı. Ama hiç değilse Levent Çelmen gibi birini kendisini temsille görevlendirebilirlerdi. Ben yelken sporunun gelişmesinde belediye başkanlarımızın büyük katkısı olacağına inanan biriyim. Bu yüzden de vakfın belediyelerle ilişkilerinin gelişmesi gerektiğine inanıyorum. Üç bin küsur belediyesi olan Türkiye'de yelkene katkısı olan ve bu nedenle plakete hak kazanan kaç belediye var biliyor musunuz dostlar? Sadece ve sadece dört. Bu yüzden de bu dört belediye başkanımıza ne kadar teşekkür etsek az. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Kartal Belediye Başkanı Arif Dağlar, Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan ve Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan'a özel sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Türk Yelken Vakfı, eski federasyon başkanlarımızdan Erciyes Sipahi önderliğinde kurulan ve bugüne kadar yelkenciliğimiz için son derece önemli işler başaran bir kurumumuz. Bu kurumda birçok kişi ve kurumun emekleri var. Ergin İmre yıllarca mekanı sağladı, Nazlı İmre, Azat Baykal gibi federasyon başkanlarımız vakfın gelişmesi için maddi manevi tüm imkanlarını seferber ettiler. Cahit Üren, Teoman Yelkencioğlu, Hulki Oruz, Hüsnü Levent ve daha isimlerini yazamadığım birçok yelken dostu bu çabalara ellerinden geldiğince yardımcı oldular. Benim için gecenin en ilginç kısmı yılın başarılı yelken sporcularına ayrılan bölüm oldu. Gençlerin hepsi pırıl pırıldılar. Ve hepsi spor yaşamlarının yanı sıra başarılı bir okul yaşamını da birlikte sürdürüyorlardı. Bu bir tek gerçeği ortaya koyuyordu. Yelken sporcusu bu sporu yaparken kazandığı nitelikleri tüm yaşamı boyunca her yerde kullanabiliyor. Disiplin, mücadele, azim, seri karar verebilme ve çalışkanlık. Bunların hepsini bünyesinde barındıramayan bir insanın iyi bir yelken sporcusu olmasına imkan yok. Bu sözlerimi yılın sporcusu seçilen iki gencimizin durumu, net bir şekilde ortaya koyuyor.
PIRIL PIRIL GENÇLERİMİZ Kemal Muslubaş: 1977 İstanbul doğumlu. İstanbul Yelken Kulübü sporcusu. Amerika'da Eckerd Üniversitesini bitirdi. Halen Galatasaray Üniversitesi'nde master yapıyor. İngilizce ve Fransızca biliyor. Atina Olimpiyatı'nda ülkemizi temsil etti. 2005 Üniversite Olimpiyatı'nda Lazer Standart sınıfında dünya ikincisi oldu. Güneycan Kaptan: 1990 İstanbul doğumlu. Bodrum Marmara Koleji'nde okuyor. Era Yelken Kulübü sporcusu. Optimistte iki kez Türkiye Şampiyonu oldu. Vakıf trofesini 3 yıl üstüste kazandı. Bu yıl geçtiği Lazer 4.7 sınıfında Avrupa Üçüncüsü, Dünya Dördüncüsü oldu... Darısı nice Kemallerin, nice Güneycanların başına. Çünkü bu kalitede genç insanlara çok ama çok ihtiyacımız var...
|