Babam beni hep uykuda severdi
'Baba' dedim... 'Beni niçin hiç şöyle sarıp sarmalayıp sevmedin? Hep gizli gizli sevdin. Beni hep uykuda sevdin...' Babam benden bakışlarını kaçırdı... 'Baba' dedim... 'Ben baba olunca oğlumu hep uyanıkken seveceğim.' Oysa benim canım babam kız kardeşim Meserret'i şımartmanın ötesinde severdi. O bir prensesti... Bizler ise!.. Çok sonraları öğrendim ki babamı babası da uykuda severmiş. Erkek çocuk şımarmasın diye... Erkek çocuk duygularını belli etmesin istenirmiş.. Erkek demek ne demek! Duygusuz biri demek. Gözyaşlarını saklayan biri demek. Ben babamın yaptığı gibi yapmadım. Oğlum Mesut'u hep uyanıkken sevdim. Şımarttım da... Sanki o sevilmediğim (Öyle zannettiğim... Oysa o kadar çok sevilirmişim ki..) günlerin intikamını alırcasına...
HAYAT NE GARİP Kendi çocuklarını uyurken seven babam, kendi torunlarını öyle çok sevdi ki... Hayat bana çok şey öğretti. Bazen çok erken öğrendim, bazen çok geç. Ama yaşayarak öğrendim. O da baba olmanın ne demek olduğunu baba olduğum zaman öğrendim. Bir şeyi de yeni öğrendim: Baba sevgisini anlatırken ağlamanın hiç ayıp bir şey olmadığını. Gözyaşı dökmenin hiç de utanılır bir yeri olmadığını. Şu "Babam ve Oğlum" filmini görmeden yazdım ya... Aman tanrım... Okurlarım gizlenmiş duygularımı gözyaşları ile paylaştılar. Yazar-okur birlikte ağlaştık. Bakın nasıl: "Benim adım SELAY. 11 yaşımdayım. Sabah salona girince annemi ağlarken buldum. Pazar SABAH'taki yazınızdan çok etkilenmiş. Hikayeniz çok duyguluymuş. Size, ailenize sağlıklı ve mutlu bir yaşam diliyorum." (Yazar notu: Annenizi bir pazar sabahı üzdüğüm için üzgünüm. Ama o benim hikayemdi) Bircan OĞANKUL İzmir'den yazıyor: "Yeni yılda köşenizi okurken duygulandım. Anne ve babamı 16 yıl önce kaybettim. Aradan geçen senelere rağmen özlemim hala devam ediyor. Bugüne kadar iki film için sinemaya gidemedim. Biri "Gönül Yarası", diğeri de "Babam ve Oğlum". Sinemada ağlamak ve şiş gözlerle oradan çıkmak istemedim. Köşenizde sözünü ettikleriniz ve bizlere öğrettiğiniz değerler için size sonsuz teşekkürlerimi iletmek istiyorum. (Yazarın notu: Anne ve babası olan insanları kıskandım, diyorsunuz. Ben de şu inanılmaz anne ve baba sevginizi kıskandım.) Atilla ERASLAN Zürih'ten (İsviçre) yazıyor: "Senden o filme oğlun Mesut ile birlikte gitmeni istiyorum. Birlikte utanmadan ağlayın. Birbirinize sarılıp o sana baba, sen ona oğlum diyesiniz. Oğlunu bağrına bas, babanın sana yapamadığı gibi. Yap bunu Kazım kardeş geç olmadan." (Yazarın notu: Oğlum benim oğlum ama daha önemlisi o benim hem babam hem kardeşim..)
BAYRAMI AYRI GEÇİRMEK İsmail GÜZEL Antalya'dan yazıyor: "Yılın ilk günü ve akşam üzeri şöyle denize nazır bir çay içeyim dedim ya.. Çay içtim içmesine de... Ağlaya ağlaya gözyaşları içinde. Çünkü sizin babanızla ilgili köşe yazınızı okudum. Beni nerelere götürdü! Babam ölmeden önce ben yanında değildim. Bayramını kutlamak için aradığımda hıçkırıklarını duymuştum. Bu bayramı ayrı geçirmenin üzüntüsüydü. Babamı çok seviyor ve özlüyorum. Hep ağlıyorum. Çünkü ben babayım!" (Yazarın notu: İnsanın sevdiği ölünce ölüm korkusu azalırmış. Bu bir buluşma sevinci olsa gerek...) Sadi ÇİLİNGİR yazıyor: "Babam ve Oğlum adlı filmimize gösterdiğiniz ilgiye Avşar Film ve Çağan Irmak adına teşekkür ederiz. DVD ve VCD'si sinema gösterimleri tamamlandıktan sonra çıkacaktır." (Yazarın notu: Yasal olmayan DVD ve CD'si piyasada. Bunları da çıkaran hakiki babalar. Dikkat!) MESAJ: Baba özlemi duyanlara..Yahya Kemal'in "Rind'lerin Ölümü" şiirini okumalarını tavsiye ederim. O şiir beni babam Başöğretmen Mehmet Kanat'a götürür.
|