| |
|
|
Sonucu etkilemiyor ama...
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, "Babalar gibi satarım" diyordu özelleştirme ile ilgili eleştirilere kendince yanıt verirken. Özelleştirmenin gerekliliğine "en fazla inanlardan" biri olarak bense şöyle diyorum: "Önemli olan babalar gibi satmak değil, adam gibi satmaktır." Bu ülke 1980'lerin ortasından bu yana "yapılamayan" özelleştirmelerden çok çekti. Hep verdiğim örnek. Telekom 1990'ların ortasında satılabilseydi, Türkiye'nin dış borcunu kapatabiliyordu. Şimdi satıldı "çerez" oldu. Her nedense siyasilerimiz özelleştirme yapmayı bir türlü beceremedi. Ya aceleden ya işbilmezlikten ya da "bürokrasi" tarafından "sabote" edildikleri için özelleştirmeler sürekli bir engele takıldı. Şimdi de Tüpraş Danıştay engeline takıldı. Geçmiş uygulamalara baktığımız zaman fiili durumu değiştirecek, satışı geri döndürecek bir durum yok ama durduk yerde tartışma, moral bozukluğu. Koç Grubu, koçlar gibi ihaleye girmiş. Bir önceki satışta gelen en yüksek teklifin birkaç misli bir fiyat teklif etmiş. Tüpraş'ı almış. Krediyi bulmuş, kendini riske atmış ve parayı ödemiş. Şimdi birdenbire yargı ile karşı karşıya, idare ile karşı karşıya. Koskoca grubu "Parasıyla rezil edeceğiz." Peki kim suçlu? Yanıt basit: "Özelleştirme İdaresi." Doğru düzgün bir şartname bile hazırlayamamışlar. Merak ediyorum gerekçe hazırlayamıyorlar mı, yoksa, özelleştirmeleri engellemek için idare içinde çalışan bir "sabotaj ekibi" mi var! İki gün içinde iptale giden iki ihale ve ikisinde de Özelleştirme İdaresi'nin hazırladığı şartnamenin veya verdiği bir yanıtın yanlışlığından kaynaklanan bir kaos. Bakalım bundan sonraki ihaleler ne olacak!
|