Yemezler ki!
Başınız dönüverir. "Varlık" mı tartışılmalı, yoksa "yokluk" mu? Yoksul ülkelerde "varlık" tartışmalı pozisyondadır ve pozisyon icabı kendisini fazla tartıştırmak istemez. O yüzden, yoksulluğun nedenleri, yaygınlığı, yok edilmese dahi tamir edilebilirliği, yağmalanan devletin sosyal rolü üstüne de kimse tartıştırmak istemez.
Bir gün, özel olarak üstünde (tekrar) durmalı mesela. Türkiye'de "emeklilik ve sosyal güvenlik harcamalarının kısılması" nı en çok savunan "uzman kalemler" in kimi, kendilerine dünyanın en kıyak emeklilik koşullarını sağlayanlardır. Elinde silah, darbe yapıp ücretlerden sosyal güvenliğe kadar mengene düzeni kuranlar da, on binlerce astlarının birikimleriyle patronculuk oynar mesela.
Çocuklar sevindi; kar tatili bir hafta uzadı. Doğu'da zaten kar vardı ama, Batı karlarını eritmekle meşguldü oysa. Ama zengin okullar bir yana, züğürt devlet (ve kamu ve halk) okullarının yakacak parası yoktu. Doğalgaz zaten problemli, odun, kömür kıttı. Tasarruf oldu! Bir gün, kışın hiç okul olmayabilir.
Devlet gücüyle, imkanıyla zenginleşilen ülkede, devlet, gariban öğretmenlerine artık, "çok önemli sebepler" dışında yolluk vermiyor mesela. Anadolu'nun doğusundan ortasına, batısına giden bir öğretmen, mütevazı yükünü kendisi sırtlıyor, kolilerini kapatıyor ve bir kaplumbağanın boynu eğikliği içinde yola koyuluyor. Çünküm turisttir, keyfine gezmekte, vur patlasın çal oynasın oynamaktadır ya! Şimdi binlerce öğretmen, kendilerini vatan toprağının her kutsal parçasına yollarken hangi "servet" le, hangi "gizli mal varlığı" ile bunun masrafını ödeyebileceğini düşünmeyen patronlarının, yani devletin, fiilen hükümetin aleyhinde dava açmakta.
"Devlet hastanesi"... Hasta. Kafadan hasta, belinden hasta, ciğerinden hasta, kolundan, kanadından, elinden, ayağından hasta. Çünkü, Maliye bakanım bütçesini (kendisininki değil tabii, devletinki) denkleştirebilsin diye, efe imefenin de arzusuyla, tüm sosyal güvenlik kurumlarının devlet hastanelerine borçları sıfırlandı. Parasını alamayan devlet hastanesine başbakan, bakanlar, imefeciler, TÜSİAD, MÜSİAD yönetimi filan gitmiyor ki. Devlet hastanesini çukura atmak, vatandaşın mezarını kazmak gibi bir şey. Olsun. Sağlık Bakanı, Başbakan'ın yanında iştahla, tavuk sektörü kurtulsun diye baget but yiyor ya, daha ne olsun! Kurtulsun diye, devlet hastanesini, hasta vatandaşı, çaresiz doktoru yiyecek değiller ya!
Yiyecek değiller ya! Niye yesinler. Yemezler. Ona öyle demezler.
|