|
|
|
|
|
|
13'üncü tüp bebek denemesi Alican'ı getirdi
Dokuz yıl çocuk sahibi olmak için uğraştılar. Sonuçta "genetik tanı" yöntemiyle hayallerine ulaştılar. Mine ve Yavuz Serbes 13. denemede oğulları Alican'a kavuştu
Hiçbir zaman ümidimi kaybetmedim. Yıllarca uğraşmak zorunda kalsam da bir gün çocuğumun olacağını biliyordum." Evlat sahibi olmak için tam dokuz yıl uğraşan mine Serbes çocuk özlemini Yeni Aktüel Dergisi'ne bu sözlerle anlatıyor. Bugün çabası boşa çıkmadığı ve ümitleri gerçekleştiği için çok mutlu! Özellikle de üç yaşındaki oğlu Alican'ı kucağına aldığı zamanlarda. Her anne en fazla 9 ay 10 gün sonra bebeğini kucağına alırken, Mine ve Yavuz Serbes bu mutlu an için dokuz yıl beklemiş. 3 Eylül 2002 Pazartesi akşamı 420 gram ve 49 santimetrelik bir mucize gerçekleşmiş ve onları belki de dünyanın en mutlu ailesi yapmış.
"BU SEFER TUTARSA" Gölcüklü Serbes Ailesi'nin büyük oğlu Yavuz ve Mine, uzun yıllar dillerden düşmeyen bir törenle dünyaevine girer. 1993'te genç çift sevgi ve mutluluklarını bir bebekle taçlandırmak ister. İlk aylarda bebek haberini heyecanla beklerler. Zamanla akıllarına bazı soru işaretleri takılır ve bir uzmana danışmaya karar verirler. İncelemeler sonucunda ikisinde de önemli bir sağlık sorununa rastlanmaz. İlk tıbbi araştırmada bir sorun görülmese de içlerindeki huzursuzluğu yenemeyip İstanbul'daki uzmanlara ve tüp bebek merkezlerine başvururlar. Gittikleri her doktor başka bir teşhis koyar, farklı bir tedavi yöntemi önerir. Serbes çiftinin zamanının çoğu Gölcük-İstanbul yolunda geçmektedir artık. Yaklaşık üç ay süren ilaç tedavilerinin ardından embriyo seçimi yapılır ve tüp bebek çalışmaları tekrar edilir. "Embriyo rahme yerleştirildikten sonra geçen 10-12 gün kabus gibiydi" diye anlatıyor Mine Serbes. "Her seferinde acaba bu sefer tutacak mı, diye korkuyla bekliyorsunuz. İlk bir, iki seferde ümitliydik ama son tüp bebek deneyimlerinde o ümidin yerini karamsarlık alıyordu." Serbes çifti tam 12 tüp bebek uygulaması gerçekleştirir. Dokuz yıl boyunca Mine Serbes'e yılda ortalama iki kez tüpte geliştirilen bebek embriyosu enjekte edilir. Mine Serbes o yılları şöyle anlatıyor: "Bir uygulama başarısız olunca yeni bir uygulama için zaman saymaya başlıyorduk. Çünkü iki tüp bebek deneyimi arasında en az üç ay geçmesi gerekli."
SON ÇARE GENETİK TANI Son bir ümit Ankara'ya gitmeye karar verirler. Serbes çifti, Gölcük'te yedek subaylığını yaptığı dönemde tanıştıkları, daha sonradan Hacettepe Üniversitesi'nde profesör olan Dr. Timur Gürgan'a başvururlar. "Kimseye güvenimiz kalmamıştı. Timur Hoca'nın eski bir tanıdık olması ve bize özel geliştirdiği tedaviler nedeniyle bebek sahibi olacağımızı sanki hissetmiştim" diyor Mine Serbes. Tetkikler tekrarlanır ve rahimde kan dolaşımıyla ilgili bir yetersizlik tespit edilir. Üç hafta bu problemi çözmeye yönelik tedaviler uygulanır ve geliştirilen embriyolar genetik tanıma metoduyla seçilip lazerle rahme enjekte edilir. "Genetik tanıma metoduyla seçilen en kaliteli beş embriyo yerleştirildi. Her şey o kadar yolunda gidiyordu ki, Timur Hoca belki ikiz olacağını bile müjdeledi" sözleriyle anlatıyor Mine Serbes. Nihayet genetik tanıma tedavisi sonuçlanır ve doktor bebek müjdesini verir. Aile o kadar heyecanlıdır ki Mine Serbes 9 ay yataktan kalkmaz. Alican planlanan tarihten üçdört gün önce dünyaya gelir. Mine Serbes bebeğinin doğumunu kaçırmamak ve onu hemen kucağına almak için epidural doğum yapar. Mine Serbes Alican'ı ilk kucakladığı anı anlatırken gözleri doluyor. "Bütün gece oğluma bakmaktan uyuyamadım, ilerleyen günlerde de gözlerimi ondan alamadım." Baba Yavuz Serbes de; "Bu süre zarfında maddi manevi çok yıprandık. Her uygulama 5-6 bin dolara mal oluyordu. Tüm tedavi masrafları 50 bin dolardan fazla tuttu. Ama oğlumu ilk kucağıma aldığımda bu mutluluğun her sıkıntıya değdiğini hissettim. Hiç yılmadan mücadele ettik, bütün yeni yöntemleri araştırdık. Gerçekten çocuk isteyenler vazgeçmesin. Doğru doktor ve tedaviyle ümitleri gerçekleşebilir" diyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|