Mitterand'ın 'günah bebeği' artık bir yıldız
Sene 1961. 18 yaşındaki Anne, sanat tarihçisi olmak isteyen, güzel bir genç kızdır ve 45 yaşındaki François ile tutku dolu bir aşk yaşamaktadır. Adam evli ve çocuklu olduğu halde, iki aşık bu kara sevdadan asla vazgeçmeyecekler, yıllar boyunca her gün telefonlaşmaya, haftada bir kaç kez görüşmeye devam edeceklerdir. Anne Pingeot 1974 yılında hamile kaldığında, François Mitterrand artık tüm Fransa'nın tanıdığı bir politikacıdır ve gayrı meşru bir çocuk kariyerinin sonu demektir. İki sevgili, bunu en yakın dostları dışında kimseye açmamaya karar verirler. Artık François'nın karısı Danielle de, çapkın kocasının sevgililerinden birisi zannettiği bu genç kadının kocası için vazgeçilmez olduğunu kabullenecektir. Kızın adını Mazarine koyarlar. Mazarine, son derece zeki bir çocuktur, nedenini bilmese de, varlığının saklanması gerektiğini çabuk kavrar. Okulda babasının mesleği sorulduğunda "avukat" diye cevap verir, arkadaşlarına asla babasından bahsetmez.
19'UNDA GELEN İKTİDAR Evde saatlerce oyunlar oynadığı, kitaplar okuduğu, hayran olduğu yakışıklı adama, evin dışında "baba" demeye hakkı olmadığını çok iyi anlamıştır. Mazarine "görünmez bir çocuk" olmayı öğrenmiştir artık. 1981 yılında, 7 yaşına bastığında, babası Cumhurbaşkanı olmuştur. Bunun ne demek olduğunu pek anlayamaz ama yine içgüdüleriyle hissettiği tek bir şey vardır: Varlığı artık daha bir özenle gizlenecek, eskisinden daha da "görünmez" olacaktır. Annesiyle birlikte devletin lojmanlarından birisine taşınırlar. Annesi sabahları bisikletine binip çalıştığı müzeye giderken, babası makam arabasıyla kızını okuluna bırakıp ardından Cumhurbaşkanlığı konutuna gidecek, ancak Mazarine, kimsenin camdan o minik kafasını görmemesi için arabanın içinde babasının kucağına yatacaktır. François Mitterand, dünyanın en önemli siyasetçilerinden birisi olmuştur ama yüreğini yaralayan bir isteğini hala gerçekleştirememiştir: Kızını resmen tanımak. 1984 yılında, sevgili kızının babalığını noter önünde gizlice üstlenir. Mazarine, artık dünyanın en ünlü soyadlarından birisini taşımaya resmen hak kazanmıştır ancak annesinin soyadını kullanmaya hayatı boyunca devam edecektir. Hem annesinde hem de babasında fazlasıyla varolan bir erdem Mazarine'e de geçmiştir: Çalışkanlık. Hayatının en büyük ideali yazar olmaktır ve bunu gerçekleştirmek için deli gibi çalışmaya başlar. Son derece parlak bir notla felsefe bölümüne girdiği yıl, hayatını değiştirecek olay patlak verir: Babası kendisini yanına çağırarak psikolojik bakımdan hazır olmasını tembihler çünkü bir kaç gün sonra ülkenin en meşhur ismi olacaktır. Paris Match dergisi, ikisinin birlikte fotoğraflarını ve hayatlarıyla ilgili detayları ele geçirmiştir. Gerçekten de Mazarine'in kimliğini açıklayan sayfalar yayınlanır ve tüm çocukluğu boyunca sessizliği, görünmezliği, "hiç kimse olmayı" öğrenmiş olan bu genç kız birdenbire Fransa'nın en ünlü yüzü olur. Sokakta yürümesi imkansızdır, kimileri hakaret eder, yüzüne tükürür, kimileri destek verdiğini söyler ama artık kimse onun varlığına kayıtsız değildir. Mazarine, derginin yayınlandığı günü, "kendisini tecavüze uğramış gibi hissettiği gün" olarak tanımlar. Ve o günden sonra Mazarine'in hayatı, değerleri, psikolojisi tamamen değişir. Belki de bebekliğinden beri saklanmanın kendisine yaşattığı travma, tam aksine inanılmaz boyutlarda bir teşhire dönüşünce bu, genç kadında bir şok tedavisi etkisi yapar ve Mazarine 19 yaşında ele geçirdiği bu iktidardan önceleri korksa da, yavaş yavaş hoşlanmaya başlar. Artık gün ışığına çıkmanın zamanıdır. Babası öldüğünde gazeteciler mezarının başında en çok onun resmini çekerler.
BABASINI ANLATIYOR Fransızların en popüler Cumhurbaşkanı Mitterrand, bu hafta, onuncu ölüm yıldönümünde çeşitli etkinliklerle anılıyor. Başrol oyuncusu ise Mazarine. Sergilerin açılış kurdelelerini kesiyor, babasını anlatan kitaplar onun önsüzüyle çıkıyor, televizyonlar babasını ondan dinlemek için birbirleriyle yarışıyorlar. Sağlığındayken gayrı meşru damgasıyla büyüyen genç kadın, ölüm yıldönümünde onu Fransızlara anlatıyor. Mazarine, bu denli açılmasında bir kaç ay önce anne oluşunun etkisi olduğunu söylüyor ve devlet sırrı muamelesi gördüğü, "baba" demeye bile hakkı olmadığı yılların intikamını aldığını saklamıyor.
Sedef Ecer
|