|
|
Tavuklar yerine karılarımızı alın
Kanatlı hayvanları toplamaya gelen görevlilere "Hayvanlarımızı almayın" diye yalvaran kocaların sözü bu. Şaka değil. Üstelik esprisi bile güldürmüyor beni
Kuş gribinden geriye ne kaldı? Sizi bilmem ama bende Paris'ten dönerken elime tutuşturdukları mavi broşür kaldı. "Kuş gribi hastalığı olan bir ülkeye gittiğinizi unutmayın!" "Orası benim ülkem" diyesim geldi avaz avaz. İnsan yurtdışında fazla milliyetçi kesiliyor orası kesin. Bir de Fatma Özcan kaldı aklımda. 16 yaşında kuş gribinden ölen. Hani babası istemedi diye hiç okula yollanmayan Fatma. O kaldı bir tek. Gitmiyor yüzü gözümün önünden. Yine babası yüzünden tedavisine geç başlanmıştı. Ağrı'nın Doğubeyazıt İlçesi'nde oturuyorlardı. Annesi 8 yıl önce böbrek yetmezliğinden ölmüştü. Fatma yemek yapıyor, kardeşlerine bakıyor, evle ilgileniyordu. Yoktu ki başka işi. Okul yok, arkadaş yok, sosyal hayat yok. O gün yemekte tavuk pişirdi. Sonra rahatsızlandı.
*** Yüzü gözümün önünde. Ortadan ayırıp arkadan özensizce topladığı saçları ve ateşten pembeleşmiş yanakları... Bir de hüzünlü bakışları... Baba kızını Erzurum Numune Hastanesi'ne götürebilirdi. Götürmedi. O hastanede sadece karısını değil, senetlerini de bırakmıştı. Korktu. "Ya senetleri sorarlarsa ne yaparım?" diye düşündü. Diğer bir seçenek Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi'ydi, yaptılar. 16 yaşındaki Fatma'yı oraya sevk etmeyi kabul ettiler. Baba yine duraladı. "Acaba orada da senetler karşıma çıkar mı?"
*** İşte belki de bu yüzden kanatlı hayvanları toplamaya gelen görevlilere "Tavuklarımız yerine karılarımızı alın" esprisi güldürmüyor beni. 16 yaşındaki Fatma geliyor aklıma. Hiç okula yollanmamış Fatma. Senetler yüzünden hastaneye geç giden Fatma. Kadının adı, sanı, cismi yok işte bu ülkede, kim ne derse desin.
|