| |
|
|
Altaylı'nın rotası
Yıl biterken Sabah'ın kaptanı değişti. Acaba Fatih Altaylı yeni görevinde neleri hedefliyor, gazeteciliğe nasıl bakıyor?.
Sabah yeni yıla yeni bir genel yayın yönetmeni ile başladı. Gazete, radyo ve TV'de uzun bir yol kat ettikten sonra geçen sonbaharda Hürriyet'ten Sabah'a geçen Fatih Altaylı, bu görevi gazete yazı işlerinde selefi Ergun Babahan'dan devraldı. Her genel yayın yönetmeni, gazetesine kendi kişisel damgasını vurur. Hayata bakışı, siyasi eğilimleri, tecrübesi, kişiliği, tarzı, insan ilişkileri ve meslekle kurduğu bağ, gazeteye yansır. Tabii bu yansıyış, gazetenin okurlarla ilişkisini de etkiler. Sabah okurları, kısmen telefonla, ama daha ağırlıklı olarak email yoluyla, yeni genel yayın yönetmeni ile ilgili merak içeren sorular yöneltti. "En iyisi soruları doğrudan kendisine yöneltmek" diyerek, Altaylı ile bir bayram öncesi mülakatı yaptım.
Hayaller gerçekleşecek * Fatih Altaylı'ya göre genel yayın yönetmenliği nasıl bir görev? Keyifli bir görev... Gazetecilikteki hayallerimi gerçekleştirebileceğim bir konum... Genel yayın yönetmenliği, aslında gazetecilikten daha çok idari yönü ağır basan bir görev. En azından son dönemde bu hale geldi veya getirildi. Açıkçası ben bunu biraz değiştirmek niyetindeyim. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi genel yayın yönetmeninin gazetecilik tarafını daha çok kullandığı bir pozisyon oturtmak istiyorum. Bir başka önemsediğim konu muhabirlik...
Uzman muhabirlik istiyorum * Evet, muhabirlere ve haberciliğe önem vereceğini, artık iyice erimeye yüz tutmuş olan bu işleve kan ve can katacağını söyledin. Nasıl gerçekleşecek? Ne gibi planların, tasarıların var? Özellikle son 15 yılda muhabirlik ve muhabirler öldürüldü. Gazetede en ezilen, maaş skalasının en alt kesiminde yer alanlar muhabirler oldu. İyi muhabirler yaşam standartlarını yükseltebilmek için ya köşe yazarı ya da yönetici olmaya yönlendiler. Buna biraz da yayın yönetmenleri neden oldu. İlişkileri ve haber ağını kendilerinde toplayıp, gücü kendilerine yönlendirmek istediler ve muhabirlik çok zayıfladı. Haber kaynakları da yayın yönetmenleri ve köşe yazarları ile üst düzeyde ilişki kurarak kendilerini daha iyi hissettiler. Şimdi ben muhabirleri yüceltmek istiyorum. Haber kaynaklarının veya haberlere konu olan kişilerin benimle değil, muhabirlerle ilişki kurmasını sağlayacağım. Muhabirleri hem manen, hem maddi olarak güçlü bir pozisyona getireceğim. Muhabir hiyerarşisi kuracağım ve bu hiyerarşinin en üst basamağında yer alacak olanlar yazarlardan ve yayın yönetmeninden daha iyi maaş alacaklar. En tepede uzman muhabirlerimiz olacak. Marka haline gelmiş isimlerimiz olacak. Bunun ilk örneğini Savaş Ay'ı tekrar haberin üzerine sürerek gösterdik. Savaş, kuş gribi vakasında harika gazetecilik yaptı. En az on Savaş Ay'ımız olacak.
* Sabah gazetesini basın yelpazesi içinde nasıl bir yerde görüyorsun? Sabah halkın gazetesi. Halkın sesi. Statükonun, devletin, şu veya bu kurumun değil. Liberal, özgürlükçü, vatansever, çağdaş değerlere inanmış, devrimci, yenilikçi bir gazete. Halkın tercihlerine ve seçilmişlere saygılı, tarafsız. Batıya dönük ve Atatürk ilkelerine gönül vermiş bir gazete.
* Sabah, hayli çalkantılı bir dönem ardından çalkantılı sulardan geçip sakin sulara doğru geçti. Eski günlerin izleri artık bir daha dönmemek üzere ortadan kalktı mı? O dönemden nasıl dersler çıkarmak gerekir? O günler artık çok geride kaldı. Turgay Ciner'le birlikte üzerinde en önemle durduğumuz konu mali bağımsızlık. Mali bağımsızlık olmadan editoryal bağımsızlık olması mümkün değil. Dayanamazsınız. Turgay Ciner bana bu görevi teklif ederken finans sektörüne hiçbir zaman girmeyeceğini net bir şekilde söyledi. Turgay Ciner'in en iyi yönü şu: Bu gazetenin sahibi değil. Kâr ortağı. Gazetenin gerçek sahibi halk ve gazeteyi yayınlayanlar. Patron biziz, çalışanlar. Burayı biz götüreceğiz. Turgay Bey yıl sonunda yatırımının karşılığı olan kâr payını aldığı müddetçe bu böyle olacak.
Emin adımlarla * Sabah gemisi Altaylı'nın kaptanlığında nereye doğru, hangi hızla, nasıl bir seyir izleyecek? Bugün Türk basınının iki amiral gemisi var. Biz ve Hürriyet. Bugün Hürriyet tiraj olarak bizden biraz önde. Ama şunu unutmamak lazım: Hürriyet 57 yaşında. Sabah ise 20. Ve bu yirmi yılın neredeyse yarısı çalkantılı sularda geçmiş. Batma noktasına gelmiş, içi boşaltılmış. Yönetimini ve çalışanlarının en kilit noktalarını kaybetmiş. Şimdi artık çalkantılar geride kaldı. Hedefimiz Sabah'ın genetik kodlarında yazılı gazetecilik ilkeleriyle, evrensel gazetecilik kurallarıyla yoluna devam etmesi. Hedefimiz ise Türkiye'nin en saygın, en güvenilir, en inanılır gazetesini yapmak. Bunu yaptığımız anda okurumuz tarafından Türkiye'nin en çok satan ve en saygın gazetesi unvanıyla taçlandırılacağımızı biliyorum. Yeterince hızla gidecek ama emin adımlarla, bastığı yere sağlam basarak gidecek. Bu gazete 25 yaşına geldiğinde rakibi 62 yaşında olacak. Ve bize yetişmekte zorlanacak.
Üsluplar farklı * Kenarından köşesinden yazıldı, çizildi, eminim konuşulduğunu da biliyorsun: Merak edilen konu, Altaylı'nın köşelerine zaman zaman yansıyan sert, polemikçi üslubunun, genel yayın yönetmenliğine, dolayısıyla gazetenin bütününe yansıyıp yansımayacağı. Bunu, okurlardan merak edenler var... Bu ikisi çok farklı şeyler. Ben daha önce de benzer görevler yaptım. Güneş'in yayın koordinatörlüğünü, Kanal D Haber'in genel yayın yönetmenliğini üstlendim. Benim şahsi yazı üslubum ile yönettiğim yayının üslubu farklı şeyler. Ama sert bir gazetecilik yapacağız. Gizli ajandamız olmayacak. Halkın beklentilerini karşılayacağız. "Helal olsun. Korkmadan yazıyorlar" diyecekler. Gazete muhaliftir. Öyle olacağız.
|