|
|
|
|
|
|
Yeni yıl kararlarım
Uzun zamandır yeni yıl için kararlar almamıştım. Ama kızımla ilgili bir listenin de hiç fena olmayacağına karar verdim. Daha yılın ilk günlerindeyiz; önümüzde elliden fazla hafta olduğuna göre, bu listeyi gözümün önünden ayırmazsam, belki bazı şeyleri yoluna koyabilirim. İşte listem:
1. Bu yıl biberon kesinlikle bırakılacak. "Gece yatarken süt içiyor çocuk, fena mı?" sorusunun yanıtı bundan sonra "fena" olarak verilecek. Çocuğun olur olmaz zamanlarda biberonla bir şeyler içmesinin yemek yeme isteğini azalttığı akıldan çıkarılmayacak.
2. Yemekle beraber oyun oynama ritüeli artık son bulacak. Tatil köylerinde rastladığımız, "çocuğunun peşinden tabakla asla koşmayan, yemediği zaman üstelemeyen yabancı anneler" moduna geçilecek. (Velhasıl bu nasıl olacak?)
3. İkinci maddeye bağlı olarak, kendi başına yemek yemesi için elden ne geliyorsa yapılacak. Kendi başına yemek yediğinde takdir edilecek, takdirin boyutu elbette abartı boyutlarına varmayacak. Acayip hassas bir denge gerektiren bu duruma çok dikkat edilecek.
4. Kesinlikle dağıttığı eşyaları toplaması sağlanacak. Bunun hayatın bir gerçeği olduğu, "dağıtan toplar" tarzında bir hayat felsefesinin bulunduğu uygun bir dille anlatılacak.
5. Terlik giymesinin bir yolunun mutlaka olduğu akıldan çıkarılmayacak. Her biri birbirinden farklı dört terliği olmasının bir işe yaramadığı kafaya sokulacak, artık bir daha "Acaba bunu beğenir mi?" diyerek yeni bir şey alınmayacak, sadece çocukları terlik giyen şanslı annelere durum ayrıntısıyla sorulacak.
6. Beşinci maddeye istinaden bir kitap fikri geldi şimdi aklıma. Çocukları yemek yiyen, durduk yerde ağlamayan, eşyalarını toplayan, terlik giyen anneler bulunacak ve her madde için "Nasıl başardınız?' sorusu sorulacak. Sonra bu fikirler birleştirilecek ve nefis bir kitap olacak. Dur ben bunu bir düşüneyim.
7. Kış mevsimi ile yaz mevsimi arasındaki fark örneklerle anlatılacak. Kışın tişört ve şortla dışarı neden çıkmamamız gerektiği özetlenecek. Yazın kar botlarını neden giymemesi gerektiği konusunda pek ikna edici bir konuşma yapamıyor gibiyim. Yine, altıncı maddedeki annelere; nasıl olup da kış mevsiminde çocuklarının hem atkı, hem de eldiven ve şapka takabildikleri, üstelik paltolarının nasıl bütün düğmeleri kapalı olduğu sorulabilir.
8. Ben telefonla konuşurken, kızımın da acilen benimle konuşma gereksinimi olması fikrinden yola çıkarak; büyüklerin bazen telefonda önemli şeyler konuşması gerektiği, bu sırada çocukların da başka bir işle meşgul olabilecekleri fikri aşılanacak.
9. Yolda karşılaştığımız bir tanıdıkla konuşurken "merhaba" gibi kolay bir sözcüğü kullanmanın zor olmadığı, hatta bunun kesinlikle iyi bir şey olduğu şimdiye kadar anlatılamadıysa da, bu yıl içinde mutlaka anlatılacak. Artı, annenin arkasına saklanmanın ya da annenin konuştuğu kişi ilgi gösterdiğinde yabaniler gibi sesler çıkarmanın doğru olmadığı kesin bir dille ifade edilecek.
10. Yeteri kadar kitap okuduğumuza inansam da bu yıl bu, günlük eylemler arasına alınacak ve "yatmadan önce iki küçük öykü" okuma zorunluluğu hayata geçirilecek. "Daha da isterim" dediğinde bir yenisi okunmayıp hayatta birtakım kurallar olması gerektiği ifade edilecek ve "Devamı yarın akşam, hadi bakalım uykuya!" denilerek nefis bir uyku öpücüğü ile uyuması sağlanacak. İki öykü onu uyutmuyorsa altıncı maddedeki anneler bir kez daha kıskanılacak...
Ece Yerdeniz
|
|
|
|
|
|
|
|
|