| |
|
|
Yazar eleştirisine açık yanıtımdır
Genel Yayın Yönetmeni olmanın en zor yanı Hıncal Uluç gibi bir yazarın yazdığı gazetenin genel yayın yönetmeni olmak. Daha ikinci günden "kılıcını biledi", iyi de yaptı. Hıncal Abimiz diyor ki, "Sabah'ı temsil ediyorsun ona göre yazman lazım" ve ekliyor "Amerikalı Albay'a neden inanıyorsun?" İlk eleştirisini çok kişiden duyuyorum. "Sen artık Sabah'sın. Canının çektiğini yazamazsın." Karmaşık bir durum. Bence ben benim, Sabah ise Sabah. Benden önce vardı, benden sonra da olacak. Aynen benim Genel Yayın Yönetmeni olmadan varolduğum, Genel Yayın Yönetmeliği görevim bitince yazar olarak varolmaya devam edeceğim gibi. Ben kendi adıma ne Sabah'ı Fatihleştirmek, ne de Fatih'i Sabah yapmak gibi bir niyetim yok. Egom bu kadar güçlü değil. Doğrusunu isterseniz bu konuda sizin, okurlarımın beklentisini de öğrenmek istiyorum. Siz ne diyorsunuz? Bana yazın. Albay konusuna gelince. Bizim yazdığımız yüzde bin doğru. Hürriyet'in haber kaynağı Albay'ın "asparagasının" kurbanı olduğunu sadece Sabah değil, Milliyet gazetesi de ortaya çıkardı. Genelkurmay'daki kaynaklarımız da böyle bir olayın olmadığı en başından teyit etti. Yani sadece Amerikalı Albay Rollinson değil, kendi Genelkurmayımıza da sorarak "sorumlu" gazetecilik yaptık. "Bizim Albay" a değil, "evrensel gerçeklere" endeksliyiz. Hürriyet'in bu haberi "neden" yaptığı ve çuval meselesini haftalardır neden gündeme taşıdığı konusundaki "dedikodulara" ise değinmek istemiyorum. Rektör Yücel Aşkın konusundaki fikrine ise saygı duyuyorum. Ama ben her zaman olduğu gibi "yüzde yüz" doğruluktan yanayım. Haksız yere tutuklu kalmasına tepki gösterdiğim gibi, yanlış davranışına da tepki gösteririm. Benim için "bizden" yoktur. "doğrular" vardır.
|