kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

İki arada bir derede

AK Partili Mehmet Dülger'e acıdık. Dün sözlerinin altında ezilmiş siyasetçi görüntüsü sergiledi: SABAH'a demecinin mürekkebi bile kurumadığı için yalanlama pişkinliğine başvuramadı. Ama "şimdilik" partide kalması gerektiğini bildiği için de Erdoğan'a kendini bağışlatmak umuduyla çırpınıp durdu.

AK Parti'nin DYP kökenli (kendisi sık sık vurguladığı için hatırlatıyoruz) milletvekili Mehmet Dülger dün ibretlik bir basın toplantısı düzenledi.
Konusu: SABAH'a yaptığı ve "Emine Hanım'ın türbanı Türkiye'yi sarsar" başlığıyla yayınladığımız demecinin kopardığı kıyamet üstüne ricat harekatı!
Ama "kontrollu ricat". Çünkü hem belleklerde çok taze olduğu için sözlerinin arkasında durmaya çalışıyor, hem de "Öyle demek istememiştim" diyerek, sığınacağı aralık kapı arıyor.
Önce Dülger'in şimdi "alalade bir sohbetti" diye geçiştirmeye çalıştığı o tarihi demecindeki neler söylediğini iki cümleyle hatırlatalım:
"Ben nasıl AK Parti'ye DYP ceketimi asıp geldiysem, Tayyip Bey de Milli Görüş gömleğini asıp gelmeli."
"Emine Hanım türbanlı olarak Çankaya'ya çıkmakta ısrar ederse, bu Türkiye'yi sarsar. Emine Hanım istiyorsa, Çankaya'ya çıkarken başını açar."
SABAH'ı basın toplantısının ağırlık merkezi yaptığı için kendisine teşekkür ederiz, böylece gazetemizin etkinliğini vurgulamış oldu; ancak Dülger yalnızca bize konuşmadı. O nedenle "manşet mağduru" olduğu iddiasının geçerliliği yok.
Örneğin SABAH'taki demecinden on gün kadar önce Habertürk TV'de gazetecilerin cumhurbaşkanlığı seçimi, AK Parti'de Milli Görüş ağırlığıyla ilgili sorularına Erdoğan ve kurmaylarının saçlarını diken diken edecek yanıtlar verdi. İşte biri:
"Milli Görüş geleneğinden gelen birisi cumhurbaşkanı olmaz diyorum. Olmaması lazım demiyorum, olmaz diyorum!"
Şimdi bu cevabın peşine SABAH'a demecindeki şu cümleyi ekleyin: "Belki de sayın Başbakan, 'Biz aday olmak istemiyoruz. Kanaatlerimiz burada görev yapmamıza engel' diyebilir."
İki ifade birlikte değerlendirildiğinde, Erdoğan'ın "Biz o gömleği çıkardık" söylemine Dülger'in inanmadığı ortaya çıkmıyor mu? Dahası Erdoğan değişse bile cumhurbaşkanı olamayacağı, çünkü "Milli Görüş geleneğinden geldiği" anlamı doğmuyor mu?

Karışıklık ve istikrarsızlık
Gelelim Dülger'in Emine Hanım'ın türbanla Çankaya'ya çıkması durumunda "Türkiye'nin karışacağını değil, istikrarının bozulacağını" ifade ettiği iddiasına.
Bu kez tamamlayıcı unsur olarak, SABAH'la aynı günlerde Milliyet gazetesinde yayınlanan demecinden alıntı yapacağız:
"Eşi türbanlı bir cumhurbaşkanı olursa borsa oynar, ordudan bildiriler çıkar, üniversiteler ayağa kalkar..."
Mehmet Bey çizdiği bu ürkütücü tabloyu şimdi karışıklık değil, istikrar bozulması olarak gösteriyor. Peki karışıklık için daha ne lazım? İç savaş mı? Yoksa darbe mi?
Zaten "Türkiye'nin real politiki ile demokrasisi arasında henüz kapanmamış bir mesafe bulunuyor" diyerek, darbe gözdağı da veriyor. Nereden mi çıkardık? AK Parti milletvekillerine dağıttığı bildiriden: "Damdan düşmüş biri olarak, kimsenin damdan düşmesini istemiyorum!"
"Damdan düşmek"ten kastı 27 Mayıs 1960 ihtilalinde Demokrat Parti Milletvekili olan babası Bahettin Dülger'in Yasssıada'da yargılanıp idama mahkum edilmesi (müebbete çevrildi), 12 Eylül 1980 müdahalesinde de yöneticisi olduğu Adalet Partisi'nin -tüm partilerle birlikte- kapatılması.
Anlaşılan Dülger, 2800 yıl önce yaşamış Çinli düşünür Lao-zu'nun sık sık tekrarlamaktan hoşlandığı cümlesinin çok etkisinde kalmış: "Devletin gece kadar karanlık işleri vardır, gündüz kadar aydınlık işleri vardır."
İyi ama siyasetçinin misyonu devlet işlerinin gündüz yapılmasını sağlamak değil mi? Özellikle de iki ihtilal, bir müdahale ve bir post-modern darbe mağduru Mehmet Dülger gibilerin?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Korkmayın, alışın   / 06-01-2006
 Krizden ders almak   / 05-01-2006
 Erdoğan'ın gömleği   / 04-01-2006
 En sabıkalı hat   / 03-01-2006
 En tehlikeli silah   / 02-01-2006
 Kurnaz Tilki'yle vals   / 01-01-2006
 Çeltiksuyu'nda hayat   / 31-12-2005
 Çankaya'ya giden yol   / 30-12-2005
 Yılın adamı!   / 29-12-2005
 Demokratik sabır   / 28-12-2005
YILMAZ ÖZDİL
Kışt gribi...
21 şehre kuş avlama yasağı...
ALİ KIRCA
Kınalı Yapıncak'la Şekerci Ali...
Soyadı...
FATİH ALTAYLI
Hesabı Mr. Hiç verecek
Dört günlük gecikmenin hesabını...
ERDAL ŞAFAK
İki arada bir derede
AK Partili Mehmet Dülger'e acıdık.
MEHMET ALTAN
Kuş gribinde kontrgerilla endişesi...
Dün sabah...
Üçüncü raund
İsrail Başbakanı Şaron, yeni kanama üzerine dün üçüncü kez ameliyata...
Berlusconi zam sözünü tutmayınca davalık oldu
Emekli Ida, "En düşük maaş 500 Euro olacak" diyen Berlusconi'ye oy...
Çekleri ödeme başkan Elini öpecekler
Çekleri ödeme başkan Elini öpecekler
G.Saray'daki para krizi 'şimdilik' çözüldü ama tartışmalar bitmiyor.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu