|
|
|
|
|
|
Rektör Aşkın tutuksuz yargılanacak
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü. Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkında tahliye kararı verdi..
3 Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmaya ara verildikten sonra saat 13.00'da başlayan ikinci oturumda, müdahiller dinlendi. Müdahil ve savunma avukatlarının da dinlenmesinden sonra, Cumhuriyet Savcısı Metin Dikeç, Yücel Aşkın'ın yurtdışına çıkma yasağı koşuluyla tahliyesini istedi.
Yaklaşık 5 saat süren duruşma sonunda, mahkeme heyeti ''delillerin büyük çoğunluğunu toplandığı, sanıkların tamamının dinlendiği'' gerekçesiyle Rektör Aşkın'ın tahliyesine ve diğer sanıklarla birlikte tutuksuz yargılanmasına karar verdi.
DURUŞMANIN
İKİNCİ BÖLÜMÜNDE 19 MÜDAHİL DİNLENDİ
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın ve 9 sanığın yargılandığı duruşmanın ikinci bölümünde 19 müdahil dinlendi. Rektör Yücel Aşkın ve 9 sanık hakkında, ''Suç işlemek için örgüt kurmak, örgüte üye olmamakla birlikte bu örgüt adına suç işlemek, suç işlemek için kurulmuş örgütün faaliyeti çerçevesinde haksız ekonomik çıkar sağlamak için manevi cebir ve tehdit ile ihaleye fesat karıştırmak, ayrımcılık, özel Hayatın gizliliğini ihlal etmek, kişisel verileri hukuka aykırı olarak toplamak, ihale konusu edimin ifasına fesat karıştırmak, resmi evrakta sahtecilik yapmak, resmi evrakı yok etmek, görevi kötüye kullanmak'' suçlarından dolayı açılan davanın öğleden sonraki bölümünde ilk olarak müdahiller dinlendi.
Müdahillerden Eğitim Fakültesi öğretim görevlisi Davut Okçu, iddianamede yer alan fişlemeden dolayı mağdur olduğunu, Rektör Aşkın'ın kasasında çıkan belgelerde milli görüşçü olduğu yönünde ifadelerin bulunduğunu belirterek, bu iddialardan dolayı hakkında soruşturma açıldığını kaydetti.
Okçu, mahkeme heyetinden, ''Rektör Aşkın'ın tutuklu kaldığı dönemde YÖK tarafından, raporlu mu, izinli mi olduğu ve maaşını alıp almadığının YÖK'e sorulmasını'' istedi.
Ziraat Fakültesi öğretim görevlisi Burhan Aslan ise şu anda Tekirdağ Üniversitesi'nde görev yaptığını bildirerek, 3 yıl içinde hakkında 10 soruşturma açıldığını, eşinin ve ailesinin bu soruşturmalardan dolayı psikolojisinin bozulduğunu ifade etti. Aslan, ''Rektör Aşkın'ın talimatları doğrultusunda Fırat Cengiz tarafından sicilim bozuk olarak doldurulmuş. Eğer Rektör Aşkın'ı savunmak cumhuriyeti savunmaksa, beni savunmak neyi savunmaktır?'' diye konuştu.
Müdahillerden Ekrem Atalan da sicilinin bozuk olmasından dolayı lojman tahsisi konusunda sıkıntı yaşadıklarını, sürekli lojmanın zemin katındaki dairelerin kendisi için tahsis edildiğini bu nedenle mağdur olduğunu savundu.
Diğer müdahiller de doçentlik kadrolarının ilan edilmemesi ya da geç ilan edilmesi nedeniyle ve iddianamede yer alan fişlemeden dolayı mağdur olduklarını iddia etti.
Müdahil avukatlarından Hüsnü Tuna, müdahillerin organize bir şekilde oluşturulmuş bir yapılanmadan mağdur olduğunu, bu yapılanmanın 1999 yılına dayandığını kaydederek, şunları söyledi:
''Biz sadece fişlemeden dolayı mağdur değiliz. Yasadışı bir yapılanmadan dolayı mağduruz. Bu davanın geleceğinde deliller karartılacaktır. Önceki duruşmaya katılan mağdurlar hakkında soruşturma açıldı. Koridorlarda bu kişilere kafa sallanıyor. Davanın sükunetle yürütülmesi için sanıkların şimdiki görevde bulunmaması gerekiyor. Sanıkların örgütsel çalışmalarının halen sürdürdüğüne inanıyoruz.''
Müdahil avukatlarından İlhan Aşkın da ihaleye fesat karıştırmak suçundan dolayı Hazine ve YYÜ tüzel kişiliğinin zarara uğradığını bu nedenle davanın Hazine'ye ve YYÜ tüzel kişiliğine ihbarını talep etti. Sanık avukatlarından Teoman Evren ise çıkar amaçlı suç örgütü kurmak konusuyla ilgili mahkemenin olağanüstü yetkili olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
''Bugün görüyoruz ki çıkar amaçlı suç örgütü ile ilgili müdahiller tek kelime kullanmamıştır. Davanın ortaya atılmasını sağlayan konular olan lojman tahsisinin yapılmaması, kadro verilmemesi gibi konular anayasada suç sayılmaz. Bu dava, bu suçlardan dolayı ceza mahkemelerine gönderilmeli. Dava haksız olarak açılmıştır. Dinlenen şahıslar menfaatlerinin ihlalinden şikayet etmişlerdir. Bizim davamız haksız çıkar sağlamaktır. Müdahiller bu konuda bir suiistimalden söz etmediler. Ama yine de tutukluluk halinin devam edilmesini istediler. Müvekkilimin tutuklu yargılanması rahatsız edici bir durumdur.
Tutukluluğunun hiç bir kamu yararı yoktur. Önümüzde yılbaşı ve bayram vardır. Bugünlerde tutuklu kalması ayrıca rahatsızlık yaratmıştır.'' Sanık avukatları ihaleye ve ihale edimine fesat karıştırmak davalarından dolayı mahkemenin görevsizlik kararı vermesini talep etti.
Avukatların dinlenmesinin ardından Savcı Metin Dikeç, tüm sanıkların savunmalarının alınmış ve delillerin büyük ölçüde toplanmış olmasının dikkate alınarak tutuklu Yücel Aşkın'ın yurtdışına çıkma yasağı konulması koşuluyla tahliyesini talep etti. Mahkeme heyeti de oybirliğiyle Rektör Yücel Aşkın'ın, delillerin toplanması, sanıkların tümünün dinlenmiş olması gerekçesiyle, tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmesini kararlaştırdı. Mahkeme heyeti, davanın Hazine'ye ve YYÜ tüzel kişiliğine ihbarına da karar verdi.
Duruşma, 19 Ocak 2006 tarihine ertelendi.
"BİLGİLERİ KOMUTANIMIN EMRİ ÜZERİNE REKTÖRLÜĞE GÖNDERDİM"
''Özel hayatın gizliliğini ihlal eden verileri hukuka aykırı olarak topladığı'' iddia edilen Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Özel Güvenlik Müdürü Saffet Kara, söz konusu bilgi ve belgeleri, yerleşkenin karakol komutanı olduğu dönemde 1997-1998 yılları arasında hazırladığını bildirdi.
Karakol komutanlığı görevinden sonra bu tür raporlar hazırlamadığını söyleyen Kara, ''Bu bilgileri jandarma karakol komutanı olarak İl Jandarma Alay Komutanlığı ve İl Jandarma Asayiş Komutanlığı'na göndermek üzere topladım. Bu bilgileri üst yazıyla komutanımın emri üzerine rektörlüğe gönderdim'' dedi.
Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 5 Nisan 2005 tarihinde başlatılan soruşturma kapsamında 14-15 Temmuz 2005 tarihlerinde YYÜ Rektörü Yücel Aşkın'ın konutunda ve çalışma odalarında ele geçirilen ''özel hayatın gizliliğini ihlal eden kişisel verileri'' hukuka aykırı olarak topladığı iddiasıyla yargılanan YYÜ Özel Güvenlik Müdürü Kara, 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ikinci duruşmasında savunmasını yaptı.
Kara, duruşmanın öğleden önceki bölümünde savunmasını mahkemeye yazılı olarak sundu. Savunmasının bazı noktalarını sözlü olarak sunmak istediğini belirten Kara, 17 Temmuz 1995 ile 20 Ağustos 2000 tarihleri arasında YYÜ yerleşkesinde karakol komutanı olarak görev yaptığını söyledi. Kara, 2000 yılında Sinop'tan tayin olduğunu, bir yıl sonra emekli olduktan sonra YYÜ Özel Güvenlik Birimi Müdürü olarak göreve başladığını belirtti.
Söz konusu bilgi ve belgeleri karakol komutanı olduğu dönemde hazırladığını ifade eden Kara, bu bilgi ve belgeleri Jandarma İl Alay Komutanlığı ile Jandarma Asayiş Komutanlığı'na sunmak üzere düzenlediğini kaydetti.
Kara, göreve geldiği dönemde üniversitede türban ile ilgili yürüyüşlerin yapıldığını, üniversitede bazı öğretim görevlilerinin onları desteklediğini, Hizbullah olayının yaygınlaştığını bu nedenle raporları tanzim ettiğini kaydederek, ''Jandarma istihbarat birimi bana bu konuları sordu. Ben de bu raporları hazırladım. Bu bilgi ve belgeleri İl Jandarma Alay Komutanı ile Jandarma Asayiş Komutanlığı'na ve komutanımın emriyle üst yazıyla rektörlüğe bildirdim'' dedi.
Bu raporları 1997-1998 yılları arasında düzenlediğini dile getiren Kara, karakol komutanlığı görevinden sonra bu tür raporlar hazırlamadığını söyledi.
Müdahil avukatlarından Hüsnü Tuna, Saffet Kara'nın el yazısıyla hazırlanan ve içinde Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in YYÜ yerleşkesine geldiği ve kimlerle görüştüğü yönünde bilgilerin yer aldığı belgeleri mahkeme heyetine sundu.
"BU BELGENİN İÇİNDE ÖZEL BİLGİLER YER ALMAMAKTADIR"
Kara, yazının kendi el yazısı olduğunu kabul ettiği bu belgeyle ilgili şunları söyledi: ''Bu belgenin içinde özel bilgiler yer almamaktadır. Bayramda Milli Eğitim Bakanı gelmişti. Rektör bey dışarıda olduğu için onun giriş çıkışını not ettim. Ama onları Rektör beye iletmedim. Masamın üstüne koydum. Nasıl ele geçirildi bilmiyorum. Bu bilgileri herhangi bir talimatla hazırlamadım.''
Mahkeme heyetinin maaşını nereden aldığı sorusu üzerine Kara, maaşını Tıp Fakültesi'ndeki bir temizlik şirketinden aldığını ancak şirketin adını bilmediğini vurguladı.
''Evrakta sahtecilik'' suçlamasıyla ilgili savunmasını yapan Şükran Yurtkuran ise sonra değiştirildiği iddia edilen giden evrak kayıt defterini 2005 yılının Şubat, Mart ayında intihar eden Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı'nın talimatı doğrultusunda hazırladıklarını söyledi.
Yurtkuran, Arpalı'nın titiz bir çalışma yöntemi izlediğini bu nedenle eski giden evrak kayıt defterindeki bilgilerin yeni evrak defterine geçirilmesi için kendisi dışında 4 kişiyi daha görevlendirdiğini kaydetti. Duruşmada sanık avukatları hakime, Saffet Kara'nın işlediği iddia edilen suçun jandarma karakol komutanlığı döneminde olduğunu, bu nedenle yargılanma için izin istenmesi gerektiğini, izin istenip istenmediğini sordu.
Duruşmaya, 6 sanık avukatı, 7 müdahil avukatı, CHP heyeti ve YÖK'ten iki gözlemci katıldı. Duruşmaya verilen bir saat aradan sonra yeniden devam ediliyor.
ADLİYE ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI
Bu arada, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğrenci Derneği'ne (YÖDER) üye bir grup öğrenci, duruşmaya ara verildiği sırada, Van Adliyesi'ne yaklaşık 30 metre uzaklıkta basın açıklaması yaptı.
Basın açıklaması öncesinde grup yaklaşık 3 metre uzunluğunda ''Ne YÖK, Ne AK Parti Ne Kışla Yaşasın Özgür Bilimsel Üniversite'' yazılı bir afiş açtı. YÖDER adına açıklama yapan Fikri Ozan Arslan, ''üniversitede yıllardır öğrenciler üzerinde uygulanan antidemokratik hukuk dışı uygulamalar ve baskıların 2004-2005 öğretim yılında zirveye ulaştığını'' öne sürdü.
''Öğrencilerin üniversite içerisine dahi girmesini suç sayan bazı kesimlerin öğrencilere cezalar yağdırdığını, jandarmanın üniversiteyi kışlaya çevirdiğini'' iddia eden Arslan, ''üniversitede bir öğrenci kıyımı yaşandığını bu nedenle 2 binin üzerinde öğrenci hakkında soruşturma açıldığını'' savundu. Grup polisin uyarısı üzerine sessizce dağıldı.
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|