|
Manevi olarak soyunuyorum
|
|
Ferzan senaryolarına hep katılıyor, ama tek başına yazamıyor. Hep aynı yazarla, Gianni Romoli ile işbirliği yapıyor: "-Onunla çok eski ve sağlam bir dostluğumuz var. Ben ona hikayemi, kafamdakileri anlatırken, bir anlamda soyunuyorum. Manevi olarak yani... Kimi yerlerde ağlıyorum, kimi yerlerde gülüyorum. O beni çok iyi anlıyor ve hemen öykünün havasına giriyor. Ve sonra senaryoyu ortaya çıkarıyoruz". Filmleri hep çok dramatik bir olayla açılıyor ve melodram ögeleri içeriyor. Bu acaba eski Türk filmlerinden gelen bir özellik mi? " Ben 7-8 yaşlarında Opera Sineması'na giderdim, çok küçük olduğumdan hizmetçiyle yollarlardı. Sonraları haftada ikisi türk ortalama üç film izlemeye başladım. Bizim filmler hep öyle çok dramatik bir olayla açılır, ilk 10 dakikada seyirciyi çok etkileyen birşeyler olur. Sanırım ben de bunu benimsedim". Ferzan kendisini temelde popüler filmler yapan bir sinemacı olarak niteliyor: "-Bundan hiç utanmıyorum. Ama asıl patlamamı yaptığım "Cahil Periler" için bir yazar 'bu film, eleştirmenlerle seyirciyi aynı yerde buluşturacak' demişti. Galiba asıl amacım da bu". Filmlerinden ez az tatmin olduğu "Harem-Suare". O filmi çekerken başına neler geldi, biliyorum. Bu açıdan, filmi kaçırılmış bir fırsat diye niteliyor. Ama ekliyor: "-Film Toronto Film Festivali'ne davet almıştı. Orda yönetmen Atom Egoyan gelip filmi ve o iki zamanlı anlatımını ne kadar çok sevdiğini anlatmaya başladı. Ben de kendi kendime 'eyvah, film yattı galiba' dedim". Ama bunun bir şaka olduğunu, elbette tanınmış bir yönetmenden gelen bu iltifatın çok önemli olduğunu ekliyor.
|