|
|
|
|
3 buçuk ayda 16 kilo verdim
Şarkıcı Metin Arolat 'Artık hayatı anlık yaşıyorum' diyor.
Son albümüyle iyi bir çıkış yakalayan Metin Arolat, özel hayatının kapılarını açtı. Genç şarkıcı abisi ve babasını kaybettikten sonra kötü günler geçirdiğini gizlemiyor.
Göbekli bir reklam yönetmeniydim zayıf şarkıcı oldum
Yeni albümü büyük beğeni toplayan Metin Arolat, ikinci klibini çekmeye hazırlanıyor. Albüm için 16 kilo veren sanatçı "Şarkılarımı kimse benim kadar iyi yorumlayamaz" diyor.
Arolat'ın büyük beğini toplayan albümünde Ebru Gündeş'in eşlik ettiği ve albüm ile aynı adı taşıyan "Kabul Et" özellikle herkesin dilinde.. Arolat, önümüzdeki hafta bu şarkıya klip çekmeye hazırlanıyor. "Bu klipte diğerlerindeki gibi iddialı bir sahne olmayacak, çünkü şarkının önüne geçsin istemiyorum" diyor. Sevenlerinin klibi büyük bir merakla beklediği bu şarkının daha şimdiden listelerde en tepeye tırmanacağı konuşuluyor. Albüm çıktıktan hemen sonra da Hobimdi sonra tutkum oldu" dediği bir hız teknesi satın almış. Arolat ile Sarıyer'de oturduğu yalı dairesinde albümü, sürekli neden Tarkan'a benzetildiği ve verdiği kiloları konuştuk...
- Albümle birlikte çok kilo vermişsiniz. Kendiliğinden mi oldu bu? - Toplamda 16 kilo verdim 3 buçuk ayda. 91 kilodan 75 kiloya düştüm yani. Kilomdan rahatsızlık duyuyordum ama diyetisyene değil bir iç hastalıkları uzmanına gittim. Rejim listesi hazılamadı onun yerine sağlıklı beslenme konusunda önerilerde bulundu. Göbekli bir yönetmendim, zayıf bir şarkıcı oldum. Moral açısından o kilo ile albüm çıkarmayı istemezdim. Tamamen sağlıklı beslenmeye çalıştım.
- Denize ve teknelere ilginiz nasıl başladı? - Denizciliğe ilgim yoktu şimdiye kadar. Ama çocukluğum hep deniz kenarında Alanya ve Ayvalık civarında geçti. Bu eve taşınalı 2 buçuk yıl oldu ve hayatım değişti. Denizin benim üzerimde bu kadar etkili olduğunun farkında değildim. Buraya yerleştiğimden beri iç dengem düzeldi. O yüzden denizle daha haşır neşir olmak istiyorum. İlk kez tekne aldım. Hobinin bir süre sonra tutkuya dönüştuğünü gördüm. Önce evin önünden balık tutmakla başlam. Sonra bir akadaşımın teknesiyle gezmeye başladık. Benim de olsun dedim. Bir süre sonra bakarsın belki yelkenliyle dünyayı dolaşmak istiyorum diyebilirim.
- Yeni albüm için beş yıl beklediniz, neden? - Bu benim hayatımın temposuyla alakalı. Yönetmenlik ve müzikle ilgiliyim. Birinin öbürünü ezmesi içimi acıtıyor. "Yönetmenlik yapıyor ve müziği unuttu" deniyor benim için ama yok öyle bir şey. Yönetmenlik yaparken de beste yapıyordum, kimsenin bundan haberi yok. Müziği zevk aldığım için yapıyorum. Bu albüm yaptıklarımı insanlar da dinlesin diye yapıldı. Hatta albüm çıkarmak şart da değil. Çünkü benim derdim para kazanmak değil. Bu işi sadece sevdiğimi için, hayatamı renklendirmek için yapıyorum.
- Albümlerinizde genelde beste ve sözler size ait. Başkalarının bestelerini söylememek gibi bir prensibiniz mi var? - Öyle bir derdim yok. Örneğin, Sezen Aksu ya da Kıraç'ın öyle şarkıları var ki tam "Benim şarkılarım" diyebileceğim şarkılar. Ya da ben Sezen Aksu'dan etkilenmiş ve benzer şarkılar yapmış olabilirm. Ama bundan gocunmam. Çünkü hepimiz o şarkılarla büyüdük.
- Beste yaparken evinize mi kapanırsınız yoksa ilham denen şey sizi her durumda bulur mu? - İkisi de oluyor ama ruh hali çok önemli burda. O dalga gibi içinde büyümeye başlıyor. Ufaktan sinyaller veriyor zaten.
- Ebru Gündeş size eşlik ediyor iki şarkıda... - Evet. Ebru'yu çok severim. Ne şanslıyım ki öyle bir arkadaşım var. Albümü bitirmek üzereydik, stüdyonun önünden geçerken aradı. Geldi, gözleri daldı ve "Metin çok beğendim albümü. Önceden haber verseydin çorbada tuzum olsun isterdim" dedi. Ben de "Ne olacak beş sene bekledim iki gün daha beklerim" dedim. Bitmiş şarkının üstüne o an içinden geldiği gibi okudu.
- Kendi yaptığınız şarkılar için "şehirli arabesk" diyorsunuz. Nedir bu şehirli arabeskin tanımı? - Şarkıların duygularına, anlattığı şeylere bakarsan arabesk. Hüzün, ayrılıklar, tepkiler... Bunun mutlaka alt yapılarla olması gerekmiyor. Bana göre Sezen Aksu da arabesk yapıyor. Bir sürü rock şarkının içinde de arabesk duygular var. Ama bu tam da bizim müziğimiz işte. Şehirli arabesk dediğim şey de bu.
- Aslında günümüzde rock popüler müzik düşüşte. "Müziği para kazanmak için yapmıyorum" diyorsunuz ama bir yandan da "Albümüm bu ortamda zarar eder mi?" diye düşünmediniz mi hiç? - Öyle bir derdim olmadı. Çeşitliliğin ben de farkındayım. Türkiye'nin en iyi aranjörleriyle çalışıyorum. Ben şuna inanıyorum: Güzel şarkı güzel şarkıdır, türü önemli değil. Şimdi rock dinleniyor da Orhan Gencebay ya da Sezen Aksu'dan vaz mı geçtik? Çünkü güzel şarkılar yaptılar. Ben de güzel şarkı yapmaya çalışıyorum.
-Yönetmenlik mi, müzisyenlik mi? - Seçim yapmam. Bunları bir arada yapıyor olmak beni mutlu ediyor.
- Sizin için genelde "İyi yönetmen, ortalama müzisyen" yorumu yapılıyor. Bu sizi rahatsız ediyor mu? - Etmez. En iyi olmak gibi bir derdim yok. Elimden geleni yapıyorum. Ama bu bir pratik meselesi. İstediğim ve sevdiğim şeyleri yapıyorum ve yaptığım her iş beni geliştiriyor. Belki beş albüm sonra "Müzikte senin için en iyilerden diyorlar" diyeceksin. Çünkü yönetmenlikte de başta bana bunu kimse söylemiyordu. Müzikte daha yolun başlarındayım. Sesim çok mu iyi? Hayır, ama kendi şarkılarımı benden iyi kimse söyleyemez. Sezen Aksu için de aynı şey geçerli onun şarkılarını en iyi kendisi söyler. Sezen Aksu dünyanın en güzel sesine mi sahiptir? Hayır! O bir duygu işi.
- Yorumunuzdaki Tarkan etkisi hakkında ne diyorsunuz? - Olabilir. Daha önceki albümlerimdeki kliplerde de bu söylendi. Ama klipte hiçbir benzerlik yok. Ben bunu etkilenme olarak görmüyorum. Tarkan'a bir sürü klip çektim. Tarkan'a zili nasıl tutması gerektiğinden nasıl durması gerektiğine kadar ben söylüyorum klip çekerken. Dolayısıyla Tarkan benden etkilendi, ben Tarkan'dan değil. 15 senelik arkadaşım Tarkan. Sezen Aksu'dan etkileniyorum, Tarkan'dan da etkilenmişimdir. Ama iyi bir şeyden etkilenmek kötü değil ki!
- Dışardan kendi halinde, duygusal ve bu piyasadan uzak görünüyorsunuz. Bu piyasa için pek de iyi özellikler değildir herhalde bunlar.... - Doğru bir saptama. Ama bu benim için büyük avantaj da oluyor bazen. Böyle olduğum için mutluyum. Birbirinin ayağını kaydıranlar, dedikodular... Ben kendimi şanslı hisediyorum. Hem işin içindeyim hem dışında. İstediğim zaman bir adım atıp tamamen dışında kalabiliyorum.
- Yeteneklisiniz. Bu kadar uzak durmasaydınız reklam dünyasında parayı en çok kazanan kişi olabilir miyidiniz? - Bu hayattaki amaçlarla alakalı. Benim derdim hiç çok para kazanmak olmadı. Ben gencecik abimi kaybettim, 25 yaşındaydı. Onun üzüntüsünden babamı kaybettim hemen ardından. Bugün varım, ertesi gün yokum diye bakıyorum. Onun için bu anın keyfini çıkarmam gerektiğini düşünüyorum. Mutlu olayım diye film çekiyorum, mutlu olayım diye şarkı yapıyorum... Bunlar da bana para kazandırıyorsa başımın üstünde yeri var.
- Bir dönem intihar girişiminde bulunmuştunuz... - Evet bu o dönemden bir şey. Bundan ben genelde bahsetmiyorum. Çünkü öyle böyle bizi örnek alan insanlar olabilir. O insanlar da "Aaa bak o da yapmıştı" deyip en ufak bir şey yaparlarsa kendimi çok daha kötü hissederim. Kaybettiğim insanlardan sonra benim de düştüğüm boşluktan dolayı yaptığım birşeydi. Ama şu an çok iyiyim.
Aynur ERDEM
|
|
|
|
|
|
|
|
|