| |
|
|
Tecelli'den Abuzittin'e Mektuplar
ABUZİTTİNCİĞİM, Telefon defterim karalama defterine döndü.. Neredeyse, ismini çizdiklerim, çizmediklerimi geçecek.. Geçen hafta da Altan'ı yitirdik. Altan Aşar, hayatımda tanıdığım en düzgün insanlardan biriydi. Yüce yaratan neden böyle "sağlam" adamları erkenden aldırır, bi türlü anlam veremiyorum.. Acaba orada da mı "adam gibi adam" lara ihtiyaç var? Altan'ı TRT'de tanıdım. Esasında o "haberci" ydi ama sıkıştığımızda bizim spor programlarına da yardım ederdi. TRT Haber Merkezi'nin, en mükemmel liberosu diyebiliriz. Radyo da haber programını banda aldırdıktan sonra hiç yüksünmeden, aşağıdaki tv montaj stüdyolarına inip, misal, Eskişehirspor Galatasaray maçını montajlar, hatta, eğer o sırada spiker yoksa, seslendirirdi de. Haber müdürü olduktan sonra da asla havalara girmedi, hep koşturdu. Ben, ondan sonra Altan'ı daha çok sevdim, saydım.. Altan'ın o tarihte yaptığı siyasi haber programları, bugün tv'lerde izlediklerimizin bi çoğunun temelini oluşturur. Ne var ki, TRT'nin çok muhterem böyyük yöneticileri, sonunda, onu da küstürmeyi başardılar ve Altan en verimli çağında TRT' den ayrılıp özel sektöre geçti. Sonra, yakalandığı hastalık.. Ne hazin, Altan Aşar o hastalığı aşamadı. Galiba 70'li yılların sonuydu. Altan'la birlikte TRT için bi olayı izlemeye Madrid'e gitmiştik. Bi pansiyona yerleştik. Akşam yemeğe çıkacaz.. Pansiyonun bahçesi yüksek parmaklıklarla çevrili ve kapısında da kocaman asma kilit. Allahallah! Günlerden 1 Nisan olsa "Bu da Madridli şakası diyecez." değil.. Etrafta kapıcı mapıcı yok.. Gelen giden de yok ama iki de bi, köpek çağırır gibi ıslık duyuluyor ve az sonra sokaktan koşar adımlarla bi adam geçiyor.. Elinde de şangur şungur sallanan anahtarlar. Hiç bi anlam veremediğimiz durum. Bu arada ben pansiyondaki bi iki kapının zilini çaldım Kimse açmadı.. Altan da "Yoksa Cevat Taylan buraya geldiğimizi duydu da muziplik olsun diye anahtarı bi yerlere mi saklattırdı.." kuşkusuyla bahçedeki saksılarını içini araştırıyor. Cevat Taylan o sırada TRT'de ve müthiş istihbaratcı..CIA halt etmiş.. Yapar mı yapar! Uzatmim, o sırada yan bahçeden bi ıslık sesi duyuldu ve anahtarlı adam oraya koşturdu. Arada duvar var gözükmüyor ama bi kilit sesi duyduk.. Altan'ın jeton düştü, bi ıslık da o öttürdü.. Adam geldi İspanyolca bişiler söyleyerek kapıyı açtı ardımızdan gene kitledi.. Meğer (hala öyle mi bilemiyorum) Madrid de çok hırsızlık olduğundan böyle bi sistem bulmuşlar. Her sokağın bi anahtarcıbaşısı var.. Gece oldu mu bahçe kapılarını o kitleyip açıyor. Ertesi gece bayağı geç döndük.. Altan, adam çabuk gelsin diye vargücüyle bi ıslık çaldı.. Pansiyonun ışıkları yandı ve dışarı uzanan kafalar, o sırada pek anlam veremediğimiz bi takım el ve kol işaretleri yaptılar. Anahtarcıbaşı da sallana sallana gelip, söylene söylene kapıyı açtı. Sabah olunca pansiyondan atıldığımızı öğrendik.. Geç dönünce, ahtarcıbaşının kulübesi varmış, oraya uğrayıp haber vermek gerekirmiş ıslık çalınmazmış. Geceyarısı kimseyi rahatsız etmeye hakkımız yokmuş. İyi de nerden bilelim. Evet.. Bu dünyadan Altan Aşar da gelip geçti kardeşim. Allah rahmet eylesin. Kardeşin Güneş.
|