| |
|
|
Erdoğan herhalde bundan sonra da Erbakanlaşmaz
Her insanın kendine göre bir gündemi ve bunun her kişiye göre değişen öncelikleri vardır. Öğrenci önündeki sınavı, gelin adayı yaklaşan düğünü, hasta olması gereken ameliyatı, hamile kadın doğumu, müteahhit gireceği ihaleyi, dükkan sahibi yapacağı satışı düşünür öncelikle. Kamu görevi üstlenmediyseniz veya bir politikacı değilseniz, Ortadoğu sorunu da, hızlı kentleşme de, Almanya'daki koalisyon da, AB-Türkiye üyelik müzakereleri de, sizin gündeminizin öncelikli maddeleri arasında değildir. Yurt ve dünya gündeminin konuları, ancak sizin yaşamınızı doğrudan etkilediği zaman, özel gündeminize de girer. İşinize gitmeniz zorlaştığı zaman trafik sorununu, mal ve can güvenliğiniz tehdit edildiği zaman asayiş sorununu, temel haklarınıza tecavüz olduğu zaman özgürlükleri düşünmeye başlarsınız. Savaş sizin yaşamınızı etkilemeden, barışı gündeminize öncelikli madde olarak pek almazsınız. Ama kamu görevi üstlendiyseniz ve mesela iktidardaki bir politikacıysanız, artık sizin özel ve bireysel bir gündeminiz kalmaz. Gündem sizin üzerinize gelir. Hem ülkeniz vatandaşlarının bireysel gündemlerinin problemlerle dolu olmamasını, hem de ülke gündemindeki problemli konuların çözümünü sağlamak zorundasınızdır. Eğer kafanız karışıksa ve saplantılarınız varsa, ülke gündemine yapay konuları sokmaya çalışır, yeni problemler üretirsiniz. Çözüm bekleyen acil gündem maddeleri varken bunları görmezden gelir, gerçekten tehlikeli olabilecek konuların üzerine gitmekten kaçınırsınız. Bütün bu durumları yakın geçmişimizde gördük. Örneğin 1997'de verilen 28 Şubat muhtırasının önemi anlaşılmadı. Dönemin Başbakanı Erbakan "Yapay gündem" olarak niteledi bunu. Aynı şekilde "Susurluk Skandalı" nı da gerçek boyutu ile algılayamadı o dönemin hükümeti. Erbakan'ın Libya ziyareti de, bir NATO ülkesi başbakanının ABD ambargosunu delmesi anlamına geliyordu. Yani dünya gündemini de algılayamamışlardı. Gerçek gündemi algılayamayan bir siyasi kadronun başına neler gelebileceğini hep birlikte izledik sonra. Ekonominin gerçek gündemini yakalayamayan ve "Sabit kur"un sebep olduğu gelişmeleri ekonomik büyüme zanneden sonraki Ecevit koalisyonunu da, yoksullaşan ve işlerini kaybeden seçmenler cezalandırdı. Açıkçası 3'üncü yılını dolduran AK Parti iktidarı, küçük istisnalar dışında ülkenin ve dünyanın gerçek gündemini hep doğru algıladı. "Başörtüsü" ve "İmam Hatipler" sorunları, parti tabanları için öncelikli gündem maddeleri olduğu halde, bunlara takılıp, genel gündemin öncelikli konularını ihmal etmediler. Enflasyonu düşürdüler, YTL'yi bir yılda güvenilir para birimi yapmayı başardılar, özelleştirmede büyük adımlar attılar, AB üyelik yolunu açtılar, ABD ile ilişkileri geliştirdiler. Şimdi onları yeni bir sınav dönemi bekliyor. AİHM'nin kararı ile başörtüsü yeniden gündemde. Belirli çevreler bu kararı vesile edip, siyasi provokasyon denemelerine başladı bile. Oysa gerçek ve genel gündemin ağırlıklı konuları da ülke insanlarını huzursuz etmekte. Örneğin "Şemdinli yeni bir Susurluk mu" konusu var. Örneğin büyük kentlerin 'Vahşi Batı' kasabaları gibi kanunsuzluğun kol gezdiği mekanlar olması durumu var. Örneğin AB yolundaki reformlarda rehavete girildiği şeklinde AB'den gelen uyarılar var. Başbakan Erdoğan'ın Erbakan'laşacağını ve gerçek gündemi bırakıp, kendi özel gündemine takılacağını sanmıyorum. AK Parti iktidarı bunca alınan yoldan sonra başörtüsüne dolanırsa, yazık olur.
|