|
|
|
|
|
|
Şemdinli patlamaya hazır
Önce jandarma kesti önümüzü, sonra Şemdinli halkı. Jandarmadan çabuk kurtulduk ama, muhtar sert çıkmasaydı halkın linç etmesi işten bile değildi.
Türkiye'nin İran ve Irak sınırında Şemdinli'ye gidiyoruz. Hakkari'ye 40 kilometre kala, askerler durduruyor: "Kontağı kapat, camı aç!" Uzman çavuş, ne iş yaptığımızı soruyor. Gazeteci olduğumuzu öğrenince, kimliklerimizi istiyor, "Sizi bekleteceğiz, yukarıya bildirmemiz gerekiyor. Kimin girip çıktığından haberimiz olmalı, Valilik böyle istiyor" diyor. Kontrol noktasındaki güvenlik görevlileri ile çay içiyor, sohbet ediyoruz. Konuşma AB'ye geliyor. Uzman çavuş, gülerek "AB henüz buralara gelmedi" diyor ve devam ediyor: "2 yıl burada kalacağım. Yeni geldim. Eşim öğretmen. İlk bombalamada lojmanın camları da kırıldı." 20 dakikalık 'misafirlikten' sonra beklediğimiz telsiz anonsu geliyor: "Bırakın girsinler." Yola koyuluyoruz. Hava kararmak üzere. Dar yol bir süre sonra genişliyor. Şaşırıyoruz. Formula 1 pistine benziyor. Öğreniyoruz ki olası bir savaş durumunda uçakların inebileceği pist olarak tasarlanmış. Olmayan hızsınırını bile rahatlıkla aşabiliyorsunuz.
"JİTEM'Cİ MİSİN!" Şemdinli'nin girişi Altınsu Köyü... Yüzlerce araç yolu kapatmış. Bir anda onlarca kişi aracımızın önünü kesip etrafımızı sarıyor. "Bunlar Jitem'ci. İnsinler aşağıya, arayalım, sorgulayalım" diyorlar. Kravatlı, kolunda kırmızı bir kurdele bulunan ve kendini Mado Mahallesi Muhtarı olarak tanıtan kişi, kimliklerimize bakıp, gazeteci olduğumuza ikna olmasa, linç edilmemiz işten bile değil. Köyün girişindeki kalabalık, dört gün önceki olaylar sırasında yaşamını yitiren Mehmet Zahir ve Ali Yılmaz'ın cenazeleri için toplanmış. Binlerce kişi cenazeleri omuzlayarak, "Şehit namırın" (Şehitler Ölmez) sloganlarıyla mezarlığa gidiyor. Tek bir güvenlik görevlisi yok. Her yer kapalı. Şemdinli ve Yüksekova'dan gelenler mezarlıkta toplanıyor. Son model cip, BMW dikkat çekiyor.
ANAHTAR SÖZCÜK 20'li yaşlarda genç bir çocuk yaklaşıyor yanımıza. "Hangi ajans" diye soruyor. Yazılımedyadan olduğumuz öğrenince, cenaze için Yüksekova'dan geldiğini söylüyor: "Provokasyon. Devletin dışında, kontrol dışında bulunan birkaç güvenlik görevlisi yapıyor. İnanın bu olay Yüksekova'da olsa yer yerinden oynardı, Şemdinlililer çekingen." Anahtar kelime "provokasyon". Güvenlik güçleri PKK'yı, halk ise kontrol dışı bir grup güvenlikçiyi suçluyor.
HAYATA DÖNSEK Ertesi gün de Şemdinli halkı ayakta. Meydanda toplanarak, barikatların kaldırılmamasını protesto ediyorlar. Sabah açılan kepenkler, yeniden kapatılıyor. Yetkililerin sürekli uyardığı güvenlik güçleri ise sadece seyrediyor. Hükümet Konağı'nın önünde sivil kıyafetli, çelik yelekli, ellerinde uzun namlulu silahlarla nöbet tutan genç polisler, gergin bekliyor. Hakkari'den takviye olarak gelmişler. Bir güvenlik görevlisi yanımıza yaklaşıyor ve fısıltıyla söylüyor: "Bizim neler çektiğimizi, halimi niye yazmıyorsunuz? Hayat normale dönse de evimize gitsek."
Ergun AKSOY - Kadir ERCAN / HAKKÂRİ
|
|
|
|
|
|
|
|
|