|
 |
 |
 |
 |
|
 AP, Ek Protokol'ün oylamasını ertelendi
Avrupa Parlamentosu genel kurulu, Türkiye'nin imzaladığı, Gümrük Birliği'nin AB'nin yeni üyelerini de kapsayacak şekilde uygulanmasını öngören Ek Protokolü oylamayı erteledi.
Hıristiyan Demokratların protokolün oylanmamasına ilişkin teklifine, genel kurulda yapılan oylamada, 311 üyeden destek geldi. 285 üye ise protokolün oylanması yönünde oy kullandı.
Ek protokolün, Avrupa Parlamentosu'nun 5-8 Eylül'de yaptığı genel kurul toplantılarında tartışılarak oylanması planlanmış, ancak oylama başkanlık divanının aldığı karar uyarınca
ay sonundaki toplantılara ertelenmişti.
Hıristiyan Demokrat ve Sosyalist Grup, ''AB'nin Kıbrıs konusunda yayımlayacağı tek taraflı deklarasyonun içeriğinin tam belli olmadığı'' gerekçesiyle Ek Protokolün onaylanmasının ileri bir tarihe bırakılması görüşünü benimsemişti.
AB üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarından oluşan AB Konseyi, geçen 17 Aralık'taki zirvede, Türkiye'nin belirli koşulları yerine getirmesi halinde tam üyelik müzakerelerinin 3 Ekim'de başlamasını kararlaştırmıştı.
Söz konusu koşulları yerine getiren Ankara, bu çerçevede, Gümrük Birliği'nin AB'ye yeni katılan üyelere de uyarlanması için Ankara Anlaşması Ek Protokolünü 29 Temmuz'da imzalamıştı. Türkiye, ek bir deklarasyonla ''Kıbrıs Cumhuriyeti''ni tanımadığını belirtmişti.
Ek Protokolün ertelenmesine karşı çıkan Olli Rehn, ''AB'nin bu durumda kendi kalesine gol atmış olacağını'' söyledi.Bu arada, Ek Protokolün onaylanmasının ertelenmesine Sosyalist ve Yeşil gruplar karşı çıktı.
"ERMENİ SOYKIRIMINI TANI" ŞARTI GETİRİLDİ
Bu karar tasarısı çerçevesinde yapılan başka bir oylamada, Türkiye'nin sözde Ermeni soykırımını tanıması çağrısında bulunuldu. Oylamada, bu tanımanın AB üyeliği için önkoşul olması da istendi. Tasarı Fransız Sosyalistlerin isteği üzerine konmuştu. Bu şekilde, AP'nin Türkiye'yi Ermeni soykırımını tanımaya çağırır ve bunun bir ön koşul olduğunu belirtir şartı, metne girdi.
AP'DE TÜRKİYE İLE İLGİLİ KARAR TASARISI KABUL EDİLDİ
Avrupa Parlamentosu'ndaki (AP) siyasi gruplar tarafından, müzakerelerin başlaması öncesinde Türkiye ile ilgili hazırlanan karar tasarı, genel kurulda oylanarak kabul edildi.
Bu karar tasarısı çerçevesinde verilen ve oylanarak kabul edilen bir değişiklik önergesiyle, Türkiye'nin sözde Ermeni soykırımını tanıması çağrısında bulunuldu ve bu tanımanın AB üyeliği için önkoşul olması istendi.
Hıristiyan Demokratların, müzakerelerin ''ucu açık doğası'' itibariyle başlamasının hemen ardından, tam üyeliğe paralel ''yapıcı olasılıkların'' da değerlendirilmesini öngören değişiklik önergesi isereddedildi.
Bu önerge için yapılan oylamada 291 ''Hayır'', 235 ''Evet'' oyu kullanıldı.
HIRİSTİYAN DEMOKRATLARIN ''İMTİYAZLI ORTAKLIK'' ÖNERİSİ KABUL GÖRMEDİ
Türkiye'nin, AB ile müzakerelere başlaması için son koşulları yerine getirdiği belirtilen, ancak Ankara'nın Kıbrıs deklarasyonunun eleştirildiği karar tasarıyla ilgili oylamada, tasarı lehinde 356, aleyhinde 181 oy kullanıldı.
Siyasi partilerin ortak karar tasarısında, ''Türkiye'nin müzakerelerin başlaması için bütün resmi koşulları yerine getirdiği'' belirtildi.
''Ankara'nın Gümrük Birliği'nin 25 üye ülkeye genişletilmiş bir biçimde uygulanmasını öngören Ek Protokolü onayladığı gün, Rum kesimini tanımadığına dair tek taraflı bir deklarasyon yayımlamasının'' eleştirildiği kararda, ''Türkiye'nin Rum kesimine aituçakların ve gemilerin havaalanı ve limanlarına yaklaşmasını engellemesinin Ankara Anlaşması için ihlal teşkil ettiği'' ileri sürüldü.
AB Komisyonu'ndan, 2006 yılında Ankara Anlaşması'nın Türkiye tarafından tam uygulanıp uygulanmadığına dair rapor hazırlaması istenen kararda, ''Bu anlaşmanın, Türkiye tarafından tam yerine getirilmemesinin, müzakere sürecine ciddi bir biçimde etkileyeceği ve hatta kesilmesine yol açabileceği'' kaydedildi.
Kararda, Gümrük Birliği'nin uygulanmasının, 2006 yılında müzakerelerde ele alınacak ilk konular arasında yer alması çağrısında bulunuldu. Kıbrıs sorununa çözüm bulunmamasından üzüntü duyulduğu ifade edilen kararda, Türkiye'den çözüm için yapıcı tavrını sürdürmesive Kıbrıs'ta tarafların BM planı çerçevesinde görüşmeleri tekrar başlatması istendi.
''Türkiye'nin Rum kesimini tanımasının, müzakere sürecinin önemli bir parçası olduğu'' ifade edilen kararda, ''Rum kesiminin tanınmamasının müzakerelerin askıya alınmasına yol açabileceği'' kaydedildi.
KKTC'YE YÖNELİK İZOLASYON
AP kararında, AB Konseyi'nin, KKTC'ye yönelik ekonomik izolasyonun kaldırılmasına ilişkin aldığı karara atıfta bulunuldu ve bu konuda verilen sözlerin yerine getirilmesi istendi.
Yazar Orhan Pamuk aleyhine açılan davaya da yer verilen kararda, bu davanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğüyle ilgili bölümünü ihlal teşkil ettiği görüşü savunuldu.
Kararda, müzakerelerin ''ucu açık'' olduğu vurgulanırken, sonucunun önceden garanti altında olmadığı ve müzakerelerin otomatik olarak üyeliği getirmediği belirtildi.
AP kararının son bölümünde, Kopenhag 1993 zirvesi kararlarına atıfta bulunularak, AB'nin tam üyelik için Türkiye'yi hazmetme kapasitesine de bakılacağı ifade edildi.
HIRİSTİYAN DEMOKRAT GRUP: ''TBMM'DEKİ ONAY SÜRECİNİ BEKLEMEMİZ GEREKİYOR''
Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu, Gümrük Birliğinin 25 ülkeyi kapsayacakşekilde genişletilmesini öngören Ek Protokol ile ilgili oylamayı erteledi.
Avrupa Parlamentosu'nda en fazla sandalyeye sahip Hıristiyan Demokrat Grubun Başkanı Hans Pottering, protokolün önce TBMM'de onaylanma sürecinin beklenmesi gerektiğini söyledi. Pottering, Türkiye'nin Kıbrıs konusunda yayımladığı deklarasyonun TBMM'de Ek Protokol ile birlikte onaylanıp onaylanmayacağına bakılmasını istedi.
Tartışmalar sırasında söz alan AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Hıristiyan Demokratların bu talebini inceleyeceğini belirtti. Rehn, Türkiye'nin parlamenter demokrasiye sahip olduğunu hatırlatarak, kendi muhatabanın Türk hükümeti olduğunu,bu konuyu TBMM'ye değil, hükümet yetkililerine sorabileceğini belirtti.
ERTELEME, MÜZAKERELERİN BAŞLAMASINA ENGEL DEĞİL
Ek Protokol'e ilişkin oylamanın ertelenmesinin, Türkiye'nin AB ileüyelik müzakerelerinin 3 Ekim'de başlatılmasını engellemeyeceği bildirildi.
AB kaynakları, 17 Aralık'ta AB Konseyi'nin Türk hükümetinden Ek Protokolü imzalamasını istediğini, Türk hükümetinin de Temmuz ayında bu protokolü imzaladığını hatırlatarak, parlamentonun onay sürecini geciktirmesinin müzakerelerin başlamasına engel teşkil etmeyeceğini belirttiler.
SERT TARTIŞMALAR YAŞANDI
Avrupa Birliği dönem başkanı İngiltere'nin Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Douglas Alexander, Türkiye'nin, tam üyelik müzakerelerinin başlaması için üstüne düşen bütün sorumluluklarını yerine getirdiğini söyledi.
Alexander, Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye konusunda düzenlenen tartışmada söz alarak, dönem başkanı olarak ülkesinin görüşlerini açıkladı.
''Üyelik öncesi Türkiye bugünkü Türkiye, AB de bugünkü AB olmayacak'' diyen İngiliz bakan, reform sürecinin sürdürülmesi çağrısında bulundu.
Türkiye'nin Kıbrıs konusunda yayımladığı deklarasyondan üzüntü duyduklarını ifade eden İngiliz bakan, ''Türkiye, tam üyelik müzakerelerini 25 ülkeyle yapacak'' diye konuştu.
AB KOMİSYONU
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu temsilcisi Olli Rehn de yaptığı konuşmada, müzakerelerin başlamasıyla Türkiye ve AB arasında yeni bir dönemin başlayacağını söyledi.
''AB'nin istikrarlı, demokratik ve refah seviyesi yüksek bir Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu'' kaydeden Rehn, Türkiye'de hükümetin son yıllarda önemli reformlar gerçekleştirdiğini belirtti.
AB Komisyonu temsilcisi, İstanbul'da Bilgi Üniversitesi'nde yapılan konferansa hükümetin destek vermesini övdü ve tartışmanın yapılmasını ''tarihi bir adım'' olarak değerlendirdi.
Müzakerelerin temel hedefinin tam üyelik olduğunu ifade eden Rehn, doğası itibariyle görüşmelerin ucunun açık olduğunu söyledi. AB Konseyi ve AB Komisyonu temsilcilerinin açıklamalarından sonra, siyasi grup temsilcileri görüşlerini açıklayacak.
AP genel kurulu, tartışma sonrası, ek protokolü ve Türkiye konusunda hazırlanan bir tasarıyı oylamaya sunacak.
SCHULTZ: "TÜRKİYE'Yİ İSTEMİYORSANIZ SÖYLEYİN"
Avrupa Parlamentosu'ndaki (AP) Türkiye tartışması, siyasi gruplar arasında sert suçlamalara sahne oluyor.
AP'de en fazla sandalyeye sahip Hıristiyan Demokrat Grubu lideri Hans-Gert Poettering'in, Türkiye'nin tam üyelik perspektifine ilişkin aleyhte açıklamalarına, Sosyalist ve Yeşil gruplar sert tepki gösterdi.
Sosyalist grup lideri Martin Schultz, yaptığı konuşmada, ''Eğer Türkiye'yi istemiyorsanız açık açık söyleyin, yumurta üzerinde dans etmeyin. Türkiye'yi Müslüman diye mi almak istemiyorsunuz?'' diye konuştu.
Sosyalist grup olarak, Türkiye'ye üye olabileceğini göstermek için şans vermek istediklerini belirten Schultz, ''AB'nin, Türkiye'ye dürüst davranmasını istediklerini'' söyledi.
Schultz, ''Türkiye'nin gümrük birliğini 25 ülkeyi kapsayacak şekilde yerine getirip getirmemesinin iki yıl içinde izlenmesi, aksi takdirde müzakerelerin askıya alınmasının istenmesi gerektiği'' görüşünü savundu.
''IRKÇILIK YAPMAYIN''
Yeşil grup lideri Daniel Cohn-Bendit de yaptığı konuşmada, Türkiye tartışması yapılırken ''dini ve kültürel ırkçılık'' yapılmaması gerektiğini belirterek, bu konuda Hıristiyan Demokrat Gruba eleştiriler yöneltti.
Cohn-Bendit'in sert eleştirileri üzerine söz alan Hıristiyan Demokrat Grup temsilcileri, ''ırkçılık yapılıyor'' ifadelerinin zabıtlardan çıkarılmasını istediler.
Yeşil grup lideri ise bu öneriye karşı çıktı ve sözlerini geri almayacağını söyledi.
''Özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında, AB'nin, Türkiye'yi üyeliğe kabul etmek çıkarımıza mı sorusunu sorması gerekir'' diyen Cohn-Bendit, Yeşil grup olarak bu soruya olumlu yanıt verdiklerini ifade etti.
Liberal grup adına konuşan Emma Bonino da yaptığı konuşmada, son yıllardaki gelişmelerle Türkiye'de önemli tabuların yıkıldığını söyledi. Bonino, ''Türkiye'de Ermeni ve Kürt konusundaki tabular yıkıldı, bu Avrupa'nın da bir başarısı'' ifadesini kullandı.
Hıristiyan Demokrat grup lideri Poettering ise yaptığı konuşmada, Türkiye'de dini ve ifade özgürlüklerine ilişkin sınırlamaların devam ettiğini ve işkence ve kötü muamelenin önlenemediğini ileri sürdü.
AB'nin Türkiye'nin üyeliğini hazmetme kapasitesine sahip olup olmadığına bakması gerektiğini savunan Poettering, üyelik yerine diğer seçeneklerin de dışlanmaması gerektiğini öne sürdü.
Poettering, Türkiye'nin Rum kesimini tanımasını ve Gümrük Birliği'nin uygulanması sırasında bu ülkeye yönelik sınırlamaların kaldırılması gerektiğini iddia etti.
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
