| |
Can güvenliği mi özgürlükler mi?
Sadece Türkiye'de değil tüm Batı'da özgürlükleri korumaya çalışanlar ile terörle mücadele için daha sert önlemler isteyenler arasında kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. Ancak bu çekişmeyi özgürlükçüler cephesinin kazanması mümkün değil. Çünkü dünya antidemokratik sürece girdi.
Terörle Mücadele Yüksek Kurulu dün Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün başkanlığında toplandı. 8 yıl sonra uykudan uyandırılan kurul, terörle daha etkin mücadele için önerileri değerlendirip, hükümete bilgi olarak sunacak. Bu çalışmalar iki koldan yürütülüyor: Adalet Bakanlığı'nca ve AK Parti'nin Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Mir Dengi Fırat başkanlığında oluşturduğu komisyon tarafından. Terörle Mücadele Yasası'nın hükümlerini ağırlaştırmayı öngören hazırlıklara hukukçulardan ciddi itirazlar var. Öncelikle, "Yeni Türk Ceza Kanunu (TCK), özel kanunlar yapılmasını önlemek için çıkarılmadı mı? TCK'nın genel hükümlerinin ve cezalarının, özel ceza içeren yasalar için de uygulanması amaçlanmadı mı?" diye soruyorlar ve ekliyorlar: "Terörle Mücadele Yasası değişiklikliğiyle getirilmek istenen düzenlemelerin hepsi yeni TCK'da var." Sonra da yasadaki "terör"le ilgili maddeleri sayıyorlar: 81, 152, 172, 173, 174, 215, 220, 223, 301, 302, 303, 307, 309, 314, 315 Onlara göre sorun terörle mücadele mevzuatının yetersizliği değil, uygulamadaki zaaflar. Savcı ve yargıçların hızlandırılmış kurslarla yasayı öğrendiklerini, geçiş sürecini henüz tamamlayamadıklarını düşününce hak vermemek mümkün değil. Aynı şekilde kolluk güçlerinin de yasaya henüz uyum sağlayamadıkları sır değil.
Yeterli tartışma süresi şart Hukukçuların, bizim de katıldığımız ikinci eleştirisi, Terörle Mücadele Yasası'nda yapılacak değişikliklerin bir türlü kesinleştirilip kamuoyunda tartışmaya açılmaması. Oysa Batı'da hükümetler getirecekleri düzenlemeleri yasa tasarısına dönüştürmeden çok önce kamuoyuyla paylaşıyorlar. Örneğin Avrupa'da bu alanda başı çeken İngiltere Başbakanı Tony Blair, Ekim ortasında parlamentoya sunacağı tasarıyı haftalar önce açıkladı. Hem de "Oyunun kuralları değişti" diye başladığı ünlü basın toplantısıyla. Fransa'da da İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy, 7 Temmuz'daki Londra saldırılarından hemen sonra hukukçularına sipariş ettiği terörle mücadele tasarının anahatlarını önceki akşam TV'den halka anlattı. Ankara da hazırlıklarını bir an önce kararını verip, kamuoyunu bilgilendirmeli. 1 Ekim'de başlayacak yeni yasama yılında en önemli konulardan biri olacağı anlaşılan tasarının yeterince tartışılmadan Meclis'e gönderilmesi ciddi sakıncalar yaratabilir. Hazır söz açılmışken, Sarkozy'nin 16 maddelik tasarısındaki önemli "yenilikler"i de anlatalım: * Terörle mücadele birimleri mahkeme izini olmadan telefonla haberleşme verilerine ulaşabilecek. * Yine mahkemeden izin almadan herkesin ehliyetten kimlik kartına, pasaporttan kredi kartına kadar tüm dosyalarından kişisel bilgileri incelenebilecek. * "Yüksek risk taşıyan" kişilerin seyahatleri izlenecek. Karayollarında otomobillerin plakalarının ve yolcularının fotoğrafı çekilecek. Sarkozy tasarının özgürlükleri kısıtlayacağı eleştirilerine tek cümleyle yanıt verdi: "Bana göre en öncelikli özgürlük, hayatı için kaygılanmadan metro veya trene binebilmektir!" Dünyanın her yerinde hukukçuları ve insan hakları savunucularını zor günler bekliyor. İngiltere, hak ve özgürlüklerin son güvencesi ya da sığınağı olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin de "Günümüz koşullarına göre" değiştirilmesini istediğine göre, varın gerisini düşünün...
|