|
|
Çok az enfeksiyon geçiren çocuklar alerjiye daha yatkın
Alerji, gelişen tedavi yöntemlerine rağmen hâlâ bu hastalığa yatkın kişileri ölüme götürecek kadar ciddi sonuçlara neden olabiliyor. İnsanların bu hastalıklara yatkınlığının belirlenmesinde, genetik faktörler kadar çevresel faktörler de önemli. Uzmanlar, çocukların bağışıklık sisteminin gelişiminin, allerjen maddelere verilen tepkilerin belirlenmesinde önemli olduğunu söylüyor
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, alerjilerle ilgili sorularımızı yanıtladı:
Alerji nedir?
Alerji, vücudumuza dışarıdan giren çeşitli maddelere karşı gösterilen anormal bir tepki olarak tanımlanabilir. Burada esas amaç, vücudu yabancı olduğu fark edilen bu maddeye karşı korumaktır. Aslında, yabancı olduğu halde, vücudumuza hiçbir zararı dokunmayacak hatta yararları olabilecek bu madde, adeta bir düşman işlemi görmekte. Düşmana gösterilen bu aşırı tepki, vücutta birtakım hasarlara ve zararlara yol açmakta ve alerjik bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Allerjen nedir?
Alerjiye neden olan maddelere allerjen denir. İnsanlar her maddeye karşı alerjik olabilirlerse de, allerjenlerin çoğu organik kökenli maddeler ve normalde zararsız olan, her gün karşılaştığımız, temas ettiğimiz, yediğimiz, içtiğimiz şeylerdir. Yumurta, süt, fındık, balık gibi besinler; bira, gazoz gibi içkiler, takılar, tozlar, polenler, aspirin, penisilin gibi can kurtaran ilaçlar... Bu listeyi böyle daha binlerce, milyonlarca maddeyle uzatabiliriz.
ÇEVRESEL FAKTÖRLER
Alerjiye kimler daha yatkındır?
Bazı kişiler doğuştan alerjiye daha yatkın olurlar. Doğuştan, genetik olarak alerjiye yatkın olma durumuna atopi, böyle kişilere de atopik kişi denir. Atopik kişilerde alerjik hastalığın ortaya çıkmasında, örneğin astım belirtileri görülmeye başlanmasında çevresel faktörlerin çok önemli bir etkisi vardır. Nitekim genetik yapıları aynı olan tek yumurta ikizlerinin sadece yüzde 25'inde aynı alerjik hastalık bulunur. Alerji yalnız kalıtsal faktörlerin etkisiyle ortaya çıkıyor olsaydı, her iki çocuğun da aynı alerjik hastalığa sahip olması gerekirdi.
Alerjik hastalıklar nasıl ortaya çıkar?
Alerjik hastalıkların ortaya çıkması için atopik özelliğe sahip kişinin belirli bir süre allerjenlerle temas etmesi gerekir. Buna duyarlılık kazanma süresi denir ve birkaç haftadan birkaç yıla kadar değişebilir. Alerjik hastalıklar, allerjenle mast hücresi yüzeyindeki antikorların buluşma yerlerine göre farklı hastalıklar olarak karşımıza çıkar. Bu buluşma burun zarında oluyorsa saman nezlesi, bronşlarda oluyorsa egzama ortaya çıkar.
SİGARA İÇİLEN EVLER
Alerjik hastalıklar için risk faktörleri neler?
Bir araştırmada, rahimle ilgili komplikasyonları olan annelerin bebeklerinde astım ve alerjik nezle riski yüksek bulunmuş, fakat gebelikle ilgili komplikasyonları olan annelerin bebeklerinde böyle bir durum saptanmamış. Annenin uzun süreli stresinin, bebeğin gelişmekte olan bağışıklık sistemini etkileyebileceği ve bu şekilde de astım ve atopi riskini arttırabileceği de ileri sürülmüş. Prematüre bebeklerde astım riski 4 kez daha fazla. Bazı araştırmalarda, prematüriteden bağımsız olarak, düşük doğum tartısının da astım riskini artırdığı saptanmış. Ayrıca 20 yaşından küçük annelerin bebeklerinde astım riskinin yüksek olduğu da ileri sürülmüştür. Anne ve babaları sigara içen çocuklarda hırıltılı solunum, alt solunum yolları enfeksiyonları ve astım, evlerinde sigara içilmeyen çocuklara göre, özellikle hayatın ilk yıllarında çok daha fazla görülür. Annenin sigara içmesi, yaşamın ilk yılında ortaya çıkan astım için bir risk faktörüdür. Bu risk, annenin alerjik hastalığı olması durumunda 4 kat fazla olur.
ÇOCUKLAR VE ANTİBİYOTİK Bağışıklık sisteminin tam olarak gelişebilmesinde, 1 yaşından önce geçirilen enfeksiyonların büyük önemi vardır. Dünyaya alerjiye yatkın olarak gelen çocuklar, geçirdikleri enfeksiyonlar sayesinde mikrop ve virüslerle mücadele etmeyi öğrenirler. Bağışıklık sistemi bu enfeksiyonlar sayesinde güçlenir. Buna karşılık, çok temiz ortamlarda büyüyen, çok az enfeksiyon geçiren ve çok sık antibiyotik verilen çocuklar, yeteri kadar mikropla karşılaşmadığından, alerjiye daha yatkın olurlar. Gerçekten de, çok çocuklu ailelerde ve erken yaşta yuvaya gönderilen çocuklarda astım ve alerjik hastalıkların daha az görülmesi, bu çocukların daha çok enfeksiyon geçirmeleriyle açıklanır. Buna karşılık az çocuklu ailelerde ve topluma fazla girmeyen ve daha az mikropla karşılaşan çocuklarda astım riski de yüksek. Çocukluk çağında çok sık antibiyotik kullanılması astım riskini artırıyor. Çocuğunuzun boğazı ağrıyor, ateşi var, burnu akıyor diye üzülmeyin ve de hemen antibiyotiklere sarılmayın. Çocuğunuzu erken yaşta yuvaya gönderin. Astım ve alerjiler, köy, çiftlik gibi ortamlarda büyüyen çocuklarda ve hatta gebeliklerini bu tür yerlerde geçiren kadınların bebeklerinde de daha az görülür. Bu gibi yerlerde kedi, köpek ve diğer çiftlik hayvanları ile iç içe büyüyen çocuklar daha fazla mikropla karşılaştıkları için, bağışıklık sistemleri daha güçlü olur ve alerjiye yatkınlıkları da azalır.
|