Ertuğrul Gazi huzurunda töreye ihanet
Başbakan Erdoğan Söğüt'te gelenekleşen 'Ertuğrul Gazi Şenlikleri'nde konuşurken bir ara tepkiler üzerine durup topluluğu sükûnete çağırıyor. Canlı yayın yapan TRT-İNT tepkicilerin görüntülerini vermiyor ama hangi eğilimde oldukları belli gibi. Zaten Erdoğan da 'toplumun yaşadığı çatışmalardan ve çektiği acılardan beslenenler' anlamında ifadelerle -pek 'hazır cevap' bir hızla- tepkicileri suçluyor.
Akıl, sahibine sormuş: - Nerende durayım? - Başımda durma da neremde durursan dur! Türkiye Cumhuriyeti başbakanının manevi bir huzurda yaptığı konuşmaya saygı göstermeyenlerin akıllarını nerelerinde konuşlandırdıklarını merak ediyorum. Onları asla 'şucu-bucu' diye tanımlamam! Zira hiçbir eğilim, 'ecdadı anma günü'nde bozguncu görüntüsü vermeyi onaylayamaz! Bu eylemi hiçbir eğilime mal etmemekle beraber, hangi dürtülerden beslendiğini biliyorum. Güncel siyasi gelişmelerden duydukları öfke, bu insanları Ertuğrul Gazi atalarının huzurunda törelerine ters düşürmüştür: - Sen Kıbrıs'ı sattın! Ülkeyi AB cehennemine attın. Diyarbakır'a gidip 'Kürt Sorunu' diye bölücüye siyasi rüşvet verdin! Şimdi ne hakla gelir de büyük atamızın huzurunda nutuk atarsın? Ayinsi bir ortamda ülkenin başbakanına tepki gösterenlerin anlayış ve duygu temelleri bu cümlelerle özetlenebilir. Yaklaşık üç asırlık 'Türk hastalığı' böyle bir şeydir: Sığ sahipleri yüzünden değerler ve kutlu davalar yerlerde sürünmektedir! - Adalet, sadece edebiyatını yapabilen adaletsizlerin elinde çürür. Töre, sadece işin tekerlemelerini seslendirebilen sözde törecilerin elinde yozlaşır. Din, yüreğine zerrece ruhaniyet damıtmaktan nasipsiz dindarların elinde kurur. Değer ve davalara asıl ihaneti reva görenler sahte, ham ve sığ sahiplerinden başkaları değildir. Ertuğrul Gazi'nin önündeki rezalete bakın: Sorsanız, tarih ve ecdat saygısı açısından 'bir numara' olduklarını söylerler! Oysa atalara karşı en büyük edepsizliği işlediklerini dahi fark edemezler! Bir insan babasının huzurunda kardeşi ile dalaşabiliyorsa, baba mezarının üzerinde miras kavgası yapan sefil yaratıktan ne farkı vardır? Şöyle bir tartalım: Kişi töre adamı geçiniyor ve 'Ertuğrul Gazi benim öz atamdır' diyor. Devletinin başbakanı da -siyasi veya manevi; herhangi bir dürtüyle- aynı zatı ziyarete gelip saygı sunuyor, rahmetle anıyor. Töre adamı geçinen kişinin onunla bir hesabı varsa bunu göreceği yer ata huzuru mudur? Töreler açısından en iddialı hareketin şimdiki siyasi lideri, yaşça büyük diye dünkü başbakanın yanında sigara içmeyi bile edebe aykırı sayarken Ertuğrul Gazi Şenlikleri'ne katılım heyecanı duyabilecek kadar güçlü bir tarih sevgisine ve saygısına sahiplik iddiasındaki kişilerin oradan dünyaya 'kardeş dalaşı' görüntüleri vermesi neye hizmet eder? Bu davranışın milletseverlik açısından muzırlık boyutunu geçelim. Olayın Erdoğan'a katkısını ölçünce insanın 'acaba bu eylem iktidar partisinin düzeneği mi?' diye sorası gelir. Türk töresine kökten aykırı biçimde en uygunsuz yerde ve en uygunsuz zamanlama ile bu sataşmayı düzenleyenler, son günlerin suskun golcüsü Erdoğan'a acayip bir geri pası ikram ettiler. Başbakan o sataşmalar sırasında, hazırlanmış konuşmasında zaten var olan en çarpıcı cümlelerle 'millilik' ve 'ecdada saygı' dersi verme fırsatını buldu.
Töre ve uygulama. İnsan, töre davası güdenlerde, kültürümüze yedi iklim uzaktaki yabancı kadar bilinç kırıntısı göremeyişine yanıyor. 1862-1878 arasında milletvekilliği yapmış Türk dostu İngiliz H.A. Munro Butler Johnstone'un 'TÜRKLER Karakterleri, Terbiyeleri, Müesseseleri' isimli kitapçığından bir cümleyi alalım: - Büyüklere saygı ve bu saygıya uygun davranış biçimi, Türk çocuğunun öğrenmesi gereken ilk büyük derstir! Nerede Ertuğrul Gazi'nin huzurunda kavga arayan Türk, nerede Johnstone'un Batılılara örnek gösterdiği Türk?
|