Gökten mi indi!
Gökdeniz Karadeniz bu ülkenin en iyi futbolcularından biri iken... Yetmedi. Bu ülkenin en iyi "İddaa"cılarından olmak istedi. En iyi avantacılarından. Sadece Karadeniz'de formasını ıslatarak, yeteneklerini sergileyerek, ortalama Karadeniz insanının çok üstünde kazananlardan, yırtmışlardan biri olmakla yetinmedi; "Gök"ten de para kaldırmak istedi. Gökdeniz Karadeniz sadece kumar oynamakla da yetinmedi. Kumara hile karıştırarak, kumarbazların çoğuna çalım atmak istedi. Dört bir yandan teşvikle çoluk çocuk, İskoç liginin bilmem kaçıncı takımlarına dahi para yatıranların yatırdığı paraları mafya usulü kaldırmak istedi. Gökdeniz Karadeniz, gökten kazanmak, denizden kum kaldırmak, kara para yığmak, paradeniz olmak istedi. Çok yalan söyledi, çok dümen yaptı, sanırım hiç utanmazken şimdi çok utanmak istedi. Çocuktur, ister. Bize ayıplamak, bize ceza vermek, bize ahlaksız demek düşer.
Şimdi, Gökdeniz fatura ödeyecek haklı olarak. Ödettirilecek haklı olarak. Haklı olarak, çünkü hepimiz bunun hile, bunun tezgah, bunun ahlaksızlık olduğunu düşünüyoruz. Oyunun içinde iken, oyuncu iken, oyunda kurgu yapmanın hainlik olduğunu biliyoruz. Lakin, az duralım. Gökdeniz'i elbette vuralım da, sonra az duralım. Toplu halde içine itildiğimiz ve içimizden birilerinin sürekli kurguladığı yığınla oyunun çok mu centilmence, çok mu dürüst, çok mu ahlaki olduğunu düşünüyoruz. Futbolun nasıl bir dümen olduğu, şike, teşvik, mafyalı bu oyun bir yana... "İçeriden bilgi" yahut tezgah ile... Şimdi Gökdeniz'i ayıplayan nice mecra, Borsa'da dümen yapıp durdu. Maçlar ayarlandı, paralar yattı, paralar çekildi, kağıtlar dalgalandı, süngerler emdi, uçtu uçtu dağa kaçtı. Medya? Evet. Aynen öyle. Şu satırı okuyup da herhangi birilerinin yüzünün kızaracağını sanıyorsanız, tümünün Gökdeniz'den daha kıvrak, esastan pişkin, topu bacak aranızdan geçirirken poponuzdaki donu dahi alacak kadar cambaz olduğuna dair bir şey bilmiyorsunuz demektir. Onlar, düşene vurur ki, ayağındaki çamur azıcık temizlensin. Bir kez yakalanana iki tane çakar ki, elinin kiri azıcık silkelensin. Hayatında bir kez hata yapana, herhangi bir zaafının kurbanı olana saldırır ki, vicdanı rehabilite olsun.
Tabii, konuşup durduğumuz, tartıştığımız da bir tuhaf. Zaten çirkef olan bir oyuna hile karıştıranlarla uğraşıyoruz. Çirkefin dürüstçe cereyan etmesini, pisliğin kuralınca akmasını, çamura kanun dairesinde bulanmayı talep ediyoruz. İlköğretim çocukları bile kupon kupon iddaalaşacak, medya bunu pompalayacak, hayattan alınan temel bilgi; kumar oynayarak yırtmanın mümkün olduğu, herkesten toplanan paraları bir şekilde kapabilmenin yolunu bulmak gerektiği şeklinde tecelli edecek. Bir toplum, her koyunun kendi bacağından asılmasıyla da yetinmeyecek; diğer koyunları bizzat kendisi asmak üzere bilenmiş bir "Ey Türk Gençliği" yetiştirecek, bunlar birbirini asacak, ezecek, kıracak, itecek. Borsa, piyasa, ekonomi böyle bir şey olacak. "Yemeyen domuz" olmamak için yer deniz, gök deniz olacak; arada dağ başını duman almış diyecek ki ülkesini sevmiş olacak... Sonra, mesela "12 Eylül'ü protesto mitingi" yasaklanacak ki, düzensizlik olmasın! Namuslum, ahlaklım, dürüstüm, timsalim benim! Gökdeniz gökten indi sanki!
|