Kardeş kardeş
Linççi kardeş hazır; tetikte. İnsana da, fotoğrafa da atacak taşı, vuracak yumruğu, fırlatacak yumurtası, edecek küfrü mevcut. İyi de, bu kardeş Türkiye'nin sorunlarını çözmüyor. Sıkılı yumruğu, boğum boğum gırtlağı, delikanlı hali ve her an şiddeti bagajında, valizinde, çantasında, cebinde, kafasında taşıyan ve maalesef her fikrin, her alınganlığın, her kızgınlığın son durağı olarak, indi bindi yapıp kaba kuvvete varan bu arkadaş, "Türkiye'nin bir başka sorunu". Genelkurmay'ın kastettiği "sivil inisiyatif" bu kardeş ise, Türkiye'ye de, Genelkurmay'a da, bu kardeşe de yazık. O okumak istemiyor. Sadece öfkelenmek, patlamak ve dövmek istiyor. O tartışmak istemiyor. Taşlamak, indirmek, sürüklemek istiyor. O ikna etmek istemiyor. Yok etmek, terk ettirmek, sindirmek istiyor. Ona kimse bu ülkeyi hepimiz adına koruma, kollama vekaletini vermedi. Kimse ondan kendi kafasına göre milli tanımlar; sığ, kaba, hoyrat bir Atatürkçülük iddiası; hepimizin paylaştığı onurlu ve onursuz tarihi anlar adına yüzeysel bir milliyetçilik talep etmedi. Milyonlarca insan arasından biri... binlerce fikir içinden teki... hepimiz adına, devlet ve millet, resmiyet ve sivillik adına sövme ve dövme yetkisini nereden buldu ki. Bu kardeş, "sivil toplum" mu şimdi? Faşizan bir ruhun kaynama noktasında hangi sivillik yaşamış ki!
Linççi kardeşin öteki tarafında, sözde demokrat kardeş var. Ölümler arasında ayrım yapan, acılar arasında kayırmacılık güden, sürü sayılmaktan hiç rahatsız olmayan demokrat kardeş. Yürü denecek, yürüyecek... Eylem denecek, dökülecek. Eline, diline tutuşturulan sloganların ezberini asla bozmayacak. Bu kardeş asla, ulan ben robot muyum, ulan ben kukla mıyım, ulan ben Türk ya da Kürt'üm ama köle miyim; aklım, fikrim rehin midir benim diye tereddüt etmeyecek. Bu kardeş, demokratikleşme yolunda, herkesin kendi haklarına titizlendiği ve titizlenilmesini talep ettiği, ama bir o kadar da başkasınınki için titrediği bir sürecin, ısrarlı çatışma, sürekli pusu, kalleşçe mayın ortamında mı daha mümkün olup olmadığı üstüne hiç kuşkuya düşmeyecek. Bu kardeş, linççi kardeşin insanı hiçe sayan şiddetine öfkelenirken kendi cenahındaki şiddeti salt kahramanlık, yiğitlik sanacak. Bu kardeş, linççi kardeşleri de azdırmak, ama onları da harcaya harcaya faşo bir devlet politikasının temellerini atmak isteyenlerle nasıl aynı kaba şeyttiğini, daha doğrusu onların kabına lağım taşıdığını asla düşünmeyecek, o kokudan hiç rahatsız olmayacak. Bu kardeş, acıdan sadece kendi sızısını, haktan sadece kendisininkini, özgürlükten sadece, kendisininkini bile değil, putlaştırdığınınkini anlayacak. Bu kardeş, yahu demokrasi derken biz, bu örgütün neresi demokrattır, korkunun, tehdidin, silahın hangi kenarında demokrasi çiçek açar; eşitlik, adalet, katılım, söz hakkı, onur, haysiyet bu sözde sol, özde feodal yapının neresine sığar, geleceğin insani düzenleri bu insanlıkdışılıklardan nasıl çıkar diye bir sıkıntı duymayacak.
Kardeş kardeş, kalleş kalleş, leş leş bir durum ki... Buyrun, şimdi ağzınıza geleni söyleyin!
|