Babacan: "YTL'yi enflasyon karşısında eritmeyeceğiz"
Devlet Bakanı Ali Babacan, ''YTL'yi enflasyon karşısında eritmeyecekleri'' sözü verirken, ''bu konuda taahhütte bulunuyoruz'' dedi.
Babacan bu arada, bu yıla ilişkin beklentilerinin ''enflasyonun yüzde 8'in üstüne pek çıkmayacağı'' yönünde olduğunu, altında kalma ihtimalinin çok çok yüksek göründüğünü bildirdi.
Babacan, Merkez Bankası'nda düzenlenen ''Yeni Türk Lirası'' konulu basın toplantısında konuşmada, YTL'nin kolay kolay değerini kaybedecek bir para olmadığını ifade ederken, ''Yeni Türk Lirası artık bir Avrupa parası,
artık bir dünya parası'' dedi.
Hükümeti kurdukları ilk dönemde açık açık politikalarını ilan ettiklerini, ayrıca serbest kur rejimi, enflasyonla mücadelenin temel ilkeleri olduğunu hatırlatan Babacan, bu kapsamda, Türk lirasına sahip çıktıklarını anlattı.
''Elin parasına'' artık karışmadıklarını, elin parasıyla ilgili taahhütleri olmadığını anlatan Babacan, ''dolar, birleşik para birimleri, euro, bunların ne olacağına biz karışmayacağız, bir taahhüt de vermeyeceğiz ama kendi paramıza sahip çıkacağız, yani kendi paramızı enflasyonun karşısında ezdirmeyeceğiz'' diye konuştu.
Kurda politikalarının açık olduğunu, hiç bir taahhüt olmadığını, ima edilen ya da söylenen bir hedef bulunmadığını belirten Babacan, ancak yeni Türk Lirası'nı enflasyon karşısında eritmeyeceklerine söz verdiklerini ve bu konuda taahhütte bulunduklarını söyledi.
ENFLASYON HEDEFİ
Babacan, yıllara göre enflasyon hedefleri ve gerçekleşmelerine ilişkin olarak da, şunları söyledi:''2003 yılında enflasyon hedefi yüzde 20 gerçekleşme yüzde 18.4, 2004 enflasyon hedefi 12 gerçekleşme yüzde 9.3, bu sene de hedef yüzde 8 beklenti yüzde 7 civarında dönüyor. Ki bizim de beklentimiz bunun yüzde 8'in üstüne pek çıkmayacağı yönünde, altında kalma ihtimali çok çok yüksek görünüyor. Şu ana kadar ne söz verdiysek tuttuk''
''TÜRK LİRASI ARTIK İTİBAR GÖRÜYOR''
Türk lirasına güvenin bir başka işaretinin de, artık Türk insanın birikimlerinde, tasarruflarında görüldüğünü anlatan Babacan, Türk ekonomisinin önceden ''dolarize'' olmuş bir ekonomi olduğunu, ancak bunun artık değiştiğini söyledi. Babacan, şöyle devam etti:
''Halkın tasarruflarını, birikimlerini ya da finansal araç olarak yatırımlarını hangi para birimine yönlendirdiğine bakacak olursak, bu 2002 yılının sonunda yaklaşık yüzde 50-50'ydi, yani yüzde 50'si Türk lirasına gidiyorsa 50'si yabancı para birimlerine gidiyordu. Şu anda bu oran yaklaşık olarak yüzde 70 yüzde 30 Türk lirası lehine değişmiş durumda. Artık Türk insanı tasarruflarını, yatırımlarını nereye yönlendiriyor diye baktığımızda, bunun artık yüzde 70'i YTL'ye gidiyor.''
DOLARİZE EKONOMİDEN NORMAL EKONOMİYE GEÇİŞ
Tasarrufların YTL'ye yönlenmesinin hem Türkiye içinde hem Türkiye dışında Türk Lirasının ''çok daha itibar gören, çok daha güvenilen'' bir para birimi olduğunu açıkça ifade ettiğini vurgulayan Babacan, Türkiye'nin artık dolarize olmuş bir ekonomiden normal bir ekonomiye doğru gittiğini söyledi.
Bunun gündelik hayatta da açıkça görüldüğünü, 1990'lı yıllarda memurların maaşını alır almaz döviz bürolarına gittiğini anlatan Babacan, ''Artık bu dönemler geride kaldı'' dedi.
SİYASİ İSTİKRARIN ÖNEMİ
Bu arada Türk Lirasına güvenin oluşmasının zaman aldığını, ancak kaybedilmesinin çok hızlı olduğunu belirten Bakan Babacan, şunları kaydetti:
''Zira bir bakarınız elinizden avucunuzdan kaymış, işte bunun çok iyi farkında olmanız lazım. Hem ekonomi politikalarımızla hem YTL ile oluşmuş olan bu güvenin kıymetini, çok iyi bilmemiz gerekiyor. Güveni yitirecek yaklaşımlardan uygulamalardan uzak durmak gerekiyor. Yakalanılan bu başarıda, ülkemizin siyasi istikrar ortamına kavuşmuş olmasının çok önemli payı var. Siyasi istikrar olmayınca bir ülkede ne bütçe disiplini kalır ne de o ülkede para politikaları amacına ulaşabilir. Bu konuda Merkez Bankası belki de en acı tecrübeleri yaşamış bir kurumdur.''
Ayrıca ülke genelinde istikrar ortamı, ekonomi politikaların tümünde bir bütünlük, ortak bir yaklaşım, uyum olmadığı sürece para politikalarını uygulamanın gerçekten çok zor olduğunu ya da uygulansa bile istenilen sonuçları elde etmenin mümkün olmadığına işaret eden Babacan, devamla şöyle dedi:
''Politikaların uygulamasında bütünlük, kurlar arası eşgüdüm, ortaya konulan hedeflerin gerçekten tutturuluyor olması, tüm politika uygulamalarının ortaya konulan hedefler doğrultusunda gerçekleştirilmesi, devletin tüm birimlerinin aynı hedefe yönelik çalışıyor olması ve bu eşgüdümü sağlıyor olabilme, hayati önem taşıyor. Doğru bir ekonomi programı ve kararlı bir uygulama da son derece önem arz ediyor.'' MODERN EKONOMİ YÖNETİMİ ANLAYIŞI
Doğru ekonomi programının yanı sıra modern ekonomi yönetiminin anlayışı olan bazı unsurların kararlıkla uygulanıyor olmasının önemine vurgu yapan Babacan, bu unsurların başında bazı bağımsız kurullar ve bağımsız kurumların geldiğini söyledi.
ABD'ye, Avrupa ülkelerine ya da başarılı olmuş Uzakdoğu ülkelerine bakıldığı zaman, bağımsızlık kavramının uygulamada sonuç verdiğini gördüklerini ifade eden Babacan, ''bu anlamda kararlı şekilde desteklediğimiz gibi, Merkez Bankası'nın bağımsızlığı bu süreçte önem taşımıştır. Tüm ekonomide elde ettiğimiz başarıların bir unsuru da, bu temel ve modern ekonomi anlayışının özelliklerini alan temel ilkedir'' şeklinde konuştu.