Karadeniz, Türkiye'nin en yüksek tarımsal istihdama sahip bölgesi. Üç ay içinde tarlasından karalahana toplayan, bir iş yapmış sayılıyor ve işsizler ordusuna katılmıyor. Gerçek işsizlik ise çok yaygın.
Türkiye büyürken Doğu Karadenizli'nin geliri düşüyor. Büyemeden payını alamıyor. Kişi başına düşen gelirde ve gelişmişlik sıralamasında Karadeniz illeri geriliyor.
Karadeniz'de sanayi kurularak istihdam yaratmanın maliyeti yüksek. Çünkü, iç kısımlarda iklim koşulları ve ulaşım uygun değil. Sahil kesiminde ise arazi kıt ve çok pahalı. Bu nedenle kurulan sanayinin maliyeti yüksek. Yani sanayi sektöründen bölgenin ekmek yemesi oldukça zor.
Ticaret, bölge için bir gelir ve istihdam kapısı. Ancak son yıllarda bu sektör de büyük darbe yedi. Bu bölgede ticareti canlandıran İran'a transit taşıma işi 1996 itibariyle tamamen durdu. İran'a giden mallarla 80-90'larda büyük canlılık yaşayan Trabzon, Rize ve Hopa limanları artık tamamiyle boş. İran'a taşımacılık yapanlar artık taşıtlarının vergi borçlarını ödeyemez hale gelmiş. "İş yok, güç yok. Devlet kamyonlarımızı alsın, vergi borçlarımızı silsin" diye kampanya yapıyorlar. Taşımacılar bu durumda.
Bölgeye büyük ekonomik canlılık kazandıran Rusya ve Gürcistan'la ticaret de durmuş. Gürcistan'ın ekonomik durumu iyi değil. Rusya ile ticari ilişkiler bu ülkedeki 1998 krizi ile sonlanmış ve bu pazar henüz açılamamış. Trabzon'daki Rus pazarlarında artık meyve-sebze satılıyor.
Ermenistan ile ekonomik ve ticari ilişki resmi düzeyde yok. Sınır kapısı da kapalı. Gürcistan ve Rusya'yla ticari ilişkiler asgari düzeye inince, İran da Basra Körfezi'ne yöneldiğinden dolayı Karadeniz limanlarından mal çekmeyi durdurunca, bu bölge ticari yönden yeniden tıkanmış.
Bölgede asıl istihdam deposu tarım sektörü. Tarım istihdamının toplam istihdama oranı Türkiye'de yüzde 48.4 iken, Trabzon ve Rize'de yüzde 64.3, Ordu'da yüzde 73.5, Gümüşhane'de yüzde 76.5, Giresun'da yüzde 70.3 ve Artvin'de yüzde 60.9 düzeyinde. Türkiye ortalamasının bir hayli üzerinde olan tarım istihdamı Karadeniz'in kötü kaderi. Çünkü üç ay içinde tarlasından karalahana toplayan da bir kazanç ikame ettiği için çalışanlar sınıfına giriyor, işsizler ordusundan çıkıyor. Dolayısıyla istatistiklerde Karadeniz yüzde 4'ler ile en az işsizlik düzeyine sahip görünüyor. Ama gerçek durum tam tersi. Karadeniz işsizlerle dolu. Tamam aç yok ama yoksul ve işsiz çok. Burası Türkiye'nin en yüksek tarımsal istihdama sahip bölgesi. Üstelik herkesin arasizi çok küçük. Örneğin Trabzon'da şehir nüfusunun oranı yüzde 49.1. Yani nüfusun yarısı hala kırsal alanda yaşıyor. Buna karşılık Trabzon kilometrekareye düşen insan sayısı bakımından 209 kişiyle Türkiye'nin nüfusu en yoğun beşinci ili. İstanbul, Kocaeli, İzmir ve Hatay'ın ardından geliyor.
Ekonomisi büyük ölçüde tarıma bağlı olan Doğu Karadeniz bir olumsuzluğu da, fındıkta rekoltenin geçen yıl tüm zamanların en düşük düzeyine inmesiyle yaşadı. Don olayı nedeniyle Doğu Karadeniz'de fındık üretimi beklenin üçte birini indi. Trabzon, Giresun ve Ordu'nun bundan kaybı yaklaşık 750 trilyon veya 600 milyon dolar. İşte bölgede ekonominin çarklarını ve ticaretini önemli ölçüde durduran gelişme bu.
Fındık üretimindeki büyük düşüş diğer gelişmelerle birleşince alışverişler iyice azalmış. Düğünler ertelenmiş. Bu yılki fındığı bekleyen çok var. Bu aynı zamanda işyeri kiralarının düşmesine yol açmış. Trabzon'un en işlek alışveriş merkezlerinden Kunduracılar Caddesi'nde kirası yüzde 30-40 oranında gerileyen işyerleri var.
Karadenizli'nin bir gelir kaynağı da gurbetçilik. Gerek yurtiçi gerekse yurtdışı. Yurtdışına gidenler, Almanya, Hollanda ve Fransa'da çalışanlar artık bu ülkelerde yavaş yavaş yerleşmeye ve Karadeniz'den elini ayağını çekmeye başladılar. Bölgeye daha az dış gurbetçi parası girer oldu. Bunun yanında yurtiçinde özellikle inşaat sektörünün geçmiş 5-6 yıldaki durgunluğu Karadenizli'nin geleneksel meslek kazancını vurmuş.
Bütün bunlar eklendiğinde Doğu Karadeniz 1994 krizinden de, 2001 krizinden de daha zor günler yaşamaya başlamış. Trabzon Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Şadan Eren "Biz 1994 krizini hissetmedik bile. Ama son yıllardaki gelişmelerle birlikte 2001 krizini biz galiba yeni yaşamaya başladık" dedi. Galiba Karadeniz'in ekonomisini en iyi özetleyen cümleler de bunlar. Trabzon'un tam merkezinde, linç girişiminin olduğu alanda büfeciden paket yerine tek bir sigara satın alan gence rastlıyoruz. Büfeci "Aklımıza gelmezdi. Ama işsiz, parasız gençler bizi yönlendirdi. Mecburen paketi açıp tek tek sigara satışı yapıyoruz. Bu yıl başladık" diyor.
Bölgenin bir başka geçim kaynağı ise turizm ve özellikle iç turizm. Bölgeden göç edenlerin yaz aylarında memleketlerine dönmesi, alışverişi kısmen canlandırıyor. Burada da sahil yolu inşaatı son yıllarda turizmi olumsuz etkiliyor. Yol için sahillerin doldurulması amacıyla sürekli kaya çıkarılması ve taşınması çevre sorunu ve ulaşım zorluğu yaratıyor.
Turizmi baltalayan bir başka çevre sorunu ise Ordu'dan Artvin'e kadar tüm il ve ilçelerin hiçbirinde çöp imha veya depolama tesisi olmaması. Çöpler olduğu gibi dere veya denize dökülüyor. Bu bölgede insanların duyarsızlığından ve çöp dökülecek kamu arazisinin yokluğundan dolayı şimdiye kadar tesis kurulamamış. Ama bu konuda olumlu bir gelişme sağlanmış. Bunu yarın işleyeceğim.
Karadeniz'deki bir eğilim de köylerin boşalması, boşalması, kıyı şeridinde, il ve ilçelerde yaşamın yoğunlaşması, betonlaşmayı beraberinde getirmiş.
Karadeniz'deki başka bir gelişme köylerde ev yapımının hızlanması. Bu bir istekten ziyade gelecek korkusundan kaynaklanıyor. İşsiz kalırım, gelirimi kaybettiğimde başımı sokacak bir yerim olur, diye köylerde beton ev yapımı giderek yaygınlaşıyor. Tabii bu evlerin büyük bölümü yine boş tutuluyor.