Özelleştirmeyi sorgulayanlar aynı gün istifa etti!
Mayıs ayının son haftasıydı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, özelleştirme sürecindeki Erdemir'i ziyaret etti ve bir basın toplantısı düzenledi. Medya bu ziyareti çok fazla görmek istemedi. Muhalefet lideri Baykal, Erdemir'in özelleştirilmesine karşı çıkıyordu. Yanında Erdemir yönetiminden sadece ve sadece genel müdür yardımcısı Fadıl Demirel vardı. Erdemir Yönetim Kurulu Başkanı Recai Berber ve genel müdür Kerim Dervişoğlu, Ereğli dışındaydılar. Kimbilir, muhalefetle birlikte görüntü vermekten çekinmiş olabilirler! Sonuçta; onlar AK Parti iktidarı döneminde Erdemir'e atanmış yöneticilerdi. 2003 yılı başında göreve başlayan Recai Berber, ekibini kurarken kurum deneyimi yüksek yöneticiler seçmeye özen gösterdi Gerek Kerim Dervişoğlu gerek Atamer Giyici, 1992 yılında kurumdan emekli olmuş iki İTÜ'lüydü. Erdemir'e 30 yılını vermiş Dervişoğlu, kendi işini yapmayı tercih ederken Giyici, uzun yıllar Assan Alüminyum'da çalıştı. Maliye hesap uzmanı kökenli ve Başbakan Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı döneminde kısa bir süre de olsa İSKİ'de görev yapan Recai Berber, bu ikiliyi Erdemir yönetimine çağırırken "özel sektörcü" kimliğiyle yaklaştı. Hem Başbakan Erdoğan'a hem Maliye Bakanı Unakıtan'a yakın bir yönetim kurulu başkanıydı. Klasik bürokrat olmamayı seçti. Başarı için gidilecek yol belliydi. Çünkü Erdemir, dünya çelik sektöründe ilk beşte yeralan şirketlere göre karlılık ve performansta çok daha iyi görünüyordu. O yüzden Genel Müdür Kerim Dervişoğlu ile birlikte Erdemir, Atamer Giyici ile İsdemir yolculuğu başladı. Erdemir yönetimi cesur kararlar aldı. Saç ticaretinden sağlanan rantla geçinenlere karşı bayrak açtı. İktidar ya da muhalefet partisi ayrımı yapmadan başlatılan bu savaş her kesimi ama başta AK Parti'lileri rahatsız etti. Yetmedi, özellikle ANAP döneminde diplomalarına değil siyasetçi yakınlıklarına bakılarak işe alınan ilkokul mezunu işçilere ilgili eğitim programı başlatıldı. Satış modeline karşı çıkıyorlardı Bütün bu arayışlar verimlilikle ilgiliydi. Erdemir, 2004 yılında Avrupa Kalite Ödülü için uğraştı. İsdemir ise Erdemir'in çatısı altında profesyonelce yönetilmeye başlandı. Ve tüm bunlar olurken yönetim de, işçi de, Ereğli halkı da Erdemir'in özelleştirme sürecinde olduğunu hiç ama hiç unutmadı. Kârlılık, performans, dünya liginde yarış. Bunların tümü Erdemir'de var. O halde biz Ereğli'yi niye satıyoruz? Ereğli halkı da Erdemir çalışanı da bu soruya yanıt ararken hep kendi kendini sorguladı; "Acaba bütçe açıklarını kapatmak için biz de heba mı ediliyoruz?" Elbette Erdemir'i iyi tanıyan Dervişoğlu ve Giyici de... Açıktan ve çok net; özelleştirmeye değil, Ereğli'nin özelleştirilme modeline karşı çıkıyorlardı. Türk sanayisine hammadde veren Ereğli ve İsdemir'in "köpekbalıkları" tarafından yutulmasını istemiyorlardı. AK Parti iktidarı dışında hiç kimse Ereğli'nin satışını istemiyordu. Birkaç kez Ereğli'ye giden özelleştirmenin patronu Maliye Bakanı Unakıtan, Erdemir'e bayılıyordu ama bir kere bile Başbakan'ı Ereğli'ye getirememişti. Muhalefet lideri Baykal bile gelmiş, yönetim kurulu başkanı Recai Berber'in tüm ısrarlarına rağmen Başbakan Erdoğan Ereğli'ye gitmiyordu!!! İlginç olan da bu... Dün itibariyle iki genel müdür istifa etmedi, istifaya zorlandılar. Onlar sine-i Ereğli'ye döndüler. Kimseye gölge etmek istemediler. Özelleştirme İdaresi'ni çok rahatlatan bu karar ne anlama geliyor? derseniz, bize göre; hükümet, başkan Recai Berber'den çok rahatsız. Bu bir yol ayrımı... Özelleştirme başbakanın bürokratlarını muhalefet yapmaya itiyor, başbakan ise Türkiye'nin en değerli mücevherlerini görmek, anlamak istemiyor.