|
Dünya turizminin gözdeleri Roma, Floransa, İstanbul!
|
|
Küresel ölçekte turizmin eğilimlerini belirleyen Amerikan Travel & Leisure Dergisi 2005 başarı listelerini açıkladı. Birinciliği dünya ölçeğinde Sydney, Avrupa ölçeğinde ise Roma alırken İstanbul üçüncü oldu.
Kaç senedir söyleyip duruyoruz: "Turizm Sektörü, özeli, devleti bir saf halinde artık marka olma peşinde olmalı!"... Bunca zamandır dedik ki "çok mutluyuz" ama bu yetmez. Başarı topyekün olmalı. İşte bu gün o yola ilk adımı attık: Küresel ölçekte turizmin "trend-setter" yani eğilim belirleyen, Amerikan Travel & Leisure Dergisi, 2005 yılı başarı listelerini açıklamış. Bu listelerde yer almak, bırakın ön sıraları, bir yerinden içine girmek dahi mühim iş. Başı, 2005 yılının her klasmanda dünyanın en iyi yüz oteli çekiyor. İstanbul Four Seasons Hotel'i bu listenin en iyi 10'uncu oteli. Şunu da eklemeliyiz. İlk 10'un altı tanesi Uzakdoğu'dan ve onlarla rekabet gerçekten müşkül. Nitekim dergideki sunuş kısmında da bu noktaya dikkat çekiliyor: "Yedinci yılda da, aslan payı hep onların!" Yani bizim İstanbul Four Seasons'ın başarısı olağanüstü. Bitti mi? Hayır! Bütün klasmanlardakini, butik oteller takip ediyor. Four Seasons İstanbul bu kez sekizinci. Bitti mi? Hayır! 2005 yılı Avrupa'nın en iyileri listesi: İstanbul Four Seasons ikinci. Çırağan Kempinski yedinci. Şunu da ekleyelim ki malum liste daha iyi okunsun. Birinci ile ikinci arasındaki fark sadece yarım puan. Ve bu liste emin olun şampiyonlar ligi gibi. Örneğin bir efsane "Plaza Ath 44'üncü" sırada. Diğerlerini saymıyorum. Sanıyorum, her şey iyice anlaşılıyor...
İŞİMİZ ARTIK DAHA ZOR Şimdi bakın. Bunlar hepimizi, sadece bu müesseseleri değil, bütün sektörü sevindirecek, ülkeyi gururlandıracak başarılar. Ama ilk kez olmuyor ki! Özellikle İstanbul Four Seasons Oteli yıllardan beri istiktarlı düzeyi ile bizi bu iftihar listesine aşina etti. Peki, nedir bu yıl bizi ekstradan memnun eden? Yıllardan beridir şunu söylüyor, soruyorduk! Ey turizmcilerimiz, İstanbul ne için en iyi şehirler listesinde ilk onda değil? Nihayet 2005'in en iyi şehirler listesini bilginize sunmalıyız: Bütün dünya listesinde İstanbul, yedinci en gözde. Bizden öncekiler kim mi? Birinci Sydney, üçüncü Roma, dördüncü Floransa, altıncı New York. Gelelim Avrupa ölçeğinde en gözdelere; birinci Roma, ikinci Floransa, üçüncü İstanbul! Bu altın fotoğrafı borçlu olduğumuz herkese teşekkürlerimizi sunarız. Emin olun bu başarı çok çok önemlidir. Bu kazanılmış mevzinin bize getirecekleri, sadece turizm gelirlerimizin artmasından ibaret değildir. İstanbul'un dünya turizminin gözdeleri arasına girmesi, Türkiye'nin prestijini muhtelif platformlardaki kredibilitesini, pazarlık gücünü doğrudan etkileyebilecek ağırlıkta bir faktördür. Dolayısıyla bunu sağlayanlar ne kadar övünseler haklarıdır. Bundan sonra işimiz daha da zordur. Neden? Çünkü bu listelerle bir alıp vereceğimiz yokken, kafamız rahat idi. Kendi yağımız ile kavrulur halde idik. Bu hali şuna benzetmek kabil. Annenizin ligi ile yetinmek mi istiyorsunuz, yoksa şampiyonlar liginde de var olmak mı? Artık hedefimiz bu ligde kalıcı olmak, kalmak şöyle dursun, yukarılara çıkmak, başka şehirleri de listeye sokmak olmalı! Bu hedefe her tuğla, her harç koyanın yolunu açmalı, bütün imkanlarımızla yanında yer almalıyız.
KIŞ UYKUSU BİTMELİ Bakın, Çarşamba akşamını İstanbul'un ne kadar güzel, güzel ne kelime, nefes kesici olduğuna tekrar iman ettiğimiz bir yerde geçirdik. Boğaz'da hafif bir serinlik ile nefes alan yaz gecesinde davetli olduğumuz tekne Anadolu ile Rumeli Hisarları arasında yer aldı. İstanbul Modern'deki Fikret Mualla Sergisi'nin sponsoru Eti Şirketler Grubu, her iki hisarın da aydınlatılması işini yüklenmiş. Bu "beş yıllık aydınlığın" ilk gecesini kutlamak üzere oradayız. Törene bir buçuk saat geç gelen, sayısız polis eskortu ile lüzumsuz gürültü çıkaran, fakat geç kaldığı için konuklardan özür dilemeyi akıl etmeyen turizm bakanı bile keyfimizi kaçıramıyor. Gece ve konu o kadar güzel ki. Manasız uzunluktaki konuşmaları takiben ışıklar yanıyor. "Ziynetler" ortaya çıkıyor. Her şeyi unutuyor, o büyüye teslim oluyoruz. Bu "aydınlatma gecesinin" Türk turizmini de uzun süren kış uykusundan tümü ile uyandırmasını diliyoruz. Artık yeni hedeflerimiz var: Hep en önde yer almak!
|