|
|
|
|
|
|
Erken doğum telaşına son
Yale Üniversitesi Kadın Doğum Bölüm Başkanı Prof. Dr. Charles Lockwood, progesteron hormonu tedavisiyle erken doğum riskinin yüzde 30 azaltıldığını belirtiyor.
Kariyer yapmak isteyen ya da gençlik yıllarını bir çocuğa adamak istemeyen kadınlar artık 40'lı yaşlarda anne olmaya başladı. Tabii bu da kadınların geç anne olmasının kendilerinin ve bebeklerinin sağlığını tehlikeye atıp atmadığı, bu seçimin doğru olup olmadığı gibi sorulara neden oluyor. Geçtiğimiz haftalarda Anadolu Sağlık Merkezi tarafından düzenlenen bir konferansa katılmak için Türkiye'ye gelen Yale Üniversitesi Kadın Doğum Bölüm Başkanı Prof. Dr. Charles Lockwood geç anne olma trendini ve kadın doğum alanındaki son gelişmeleri Cumartesi SABAH'a anlattı. Charles Lockwood'a göre, ileriki yaşlarda sağlık sorunları da ortaya çıktığı için ideal olan kadınların 20'li yaşlarda anne olması. Lockwood geç yaşta anne olmak isteyen kadınların hamile kalmadan önce ciddi bir sağlık kontrolünden geçmeleri gerektiğini söylüyor: "35 yaşından sonra Down sendromlu çocuk dünyaya getirme riski artıyor. 35 yaşındaki her 360 kadından biri Down sendromlu çocuk dünyaya getirirken, 45 yaşında bu rakam 40'ta bire çıkıyor. Ama 20'li yaşlarda bu oran 3-4 binde bir." Ancak bu Lockwood'un kadınlara geç yaşta anne olmalarını önermediği anlamına gelmiyor. Sadece geç doğurmaya karar veren kadınlara, kilolu ya da çok zayıf olmamalarını, düzenli egzersiz yapmalarını, diyabet, yüksek tansiyon gibi hastalıklar gelişmişse bunları kontrol altına almalarını tavsiye ediyor. Charles Lockwood kadınların hamileliklerini ve doğumlarını kolaylaştırmak için tıp dünyasındaki son gelişmeleri şöyle anlatıyor: "Down sendromu taramasını eskiden daha geç sayılabilecek, 16. ve 18. haftalarda yapıyorduk. Ama son araştırmalar sayesinde artık 12-14'üncü haftalar arasında ense kalınlığını ölçerek ve iki hormonun düzeyine bakarak bebeklerde bu riskin artıp artmadığını öğrenebiliyoruz. Ayrıca erken doğumu önceden teşhise yönelik önemli çalışmalar var. Geliştirilen bir testle ağrıları başlayan bir kadının doğurup doğurmayacağı hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. Bu testte vajenden alınan sıvı örneğine bakılıyor. Testin sonucu negatif ise kadının gelecek iki hafta içinde doğurmayacağını anlıyoruz. Aynı zamanda ultrasonda bakabileceğimiz rahim ağzı pelvisi uzunluğu ölçümleriyle de hangi kadının erken doğuma yatkın ya da bu bu riskten uzak olduğunu anlamamız mümkün. Bu da bizi gereksiz telaşlardan koruyor."
ASLA DİYET YAPMAYIN Lockwood ayrıca erken doğum için yüksek riskli yani geçmişte 37 haftadan önce doğum yapmış hamilelerin yeni gebeliklerinde bu riski yüzde 30 azaltan bir tedavinin mümkün olduğunu söylüyor. Bunun için 16'ncı haftaya gelindiğinde progesteron hormonu tedavisine başlanıyor ve 37'nci haftaya gelinceye kadar devam ediliyor. Charles Lockwood'a göre son dönemde anne adaylarının hamilelikleri boyunca kilo almamaya özen göstermeleri çok da korkulacak bir şey değil: "Zayıf olmak çok kilolu olmaktan iyidir. Hamile kalmadan önce zaten kadın çok zayıf olursa yumurtlaması bozulur, hatta yumurtlayamaz bile. Östrojen etkisine bağlı olarak kemik erimesi olabilir. Çok zayıf, anoreksik hastalar o kadar östrojensiz kalıyorlar ki hamileliklerinden sonra omurga kırıklarına bile rastlanıyor. Erken doğum riskleri de artıyor. Aslında tam ortada bir yerde olmak iyi yani çok da zayıf olmamak gerekiyor. Ayrıca hamilelikte hiçbir zaman diyet yapılmamalı. Bu da erken doğum riskini artırıyor. Ama çok fazla da kilo almamak lazım. Hamilelik boyunca ortalama 12-14 kilo civarında almakta fayda var."
Eylem Bilgiç
|
|
|
|
|
|
|
|
|