Önce dost biriktirin
Ben birçok koleksiyoncu tanıdım. Kimi pul biriktirir, kimi tablo, kimi ev mülk, kimi para... Ama ne mutlu ki ben hep dost biriktirmişim. Geçenlerde oğlum bir kaza geçirdi ve ben bu ufak olayda bile insan koleksiyonculuğu yapmakla ne iyi ettiğimi anladım. Oğlum kaza geçirdiği sırada ben Bursa'daydım ve o Bursa- İstanbul yolu gözüme İpek Yolu kadar uzun gözüktü. Aman Allah'ım ben şimdi nasıl gideceğim diye düşünürken, Bursa'daki fabrikanın sahibi bana hemen helikopterini hazırlattı ve 20 dakikada İstanbul'daydım. Bu dostluk zinciri burada başladı ve bütün dostlarım tek tek beni arayıp hatta gelip yanımda oldular.
SEVİYELİ İLİŞKİLER Aslında bütün ilişkilerin başı dostluk; kendimize zaman zaman sevgili yapıyoruz. Sevgilimizle başladığınız yolculuk en başta heyecanlarla, bu heyecanların getirdiği mide kramplarıyla falan dolu oluyor. Onu göreceğiniz zaman göğüs kafesinizde binlerce kelebek dans ediyor. Görmediğiniz zaman ise hafif hüzünlü oluyorsunuz. Ama bu adrenalin temposu ve coşkunun ömrü maalesef ki çok uzun olmuyor. Birkaç ay, bilemediniz en fazla yedi sekiz ay sonra bu heyecan yerini daha dingin duygulara bırakıyor. Ya da her şey tamamen bitiyor. İşte o andan itibaren eğer sağlam bir ilişkiyse dostluk devreye giriyor. Sevdiğimiz adam ya da kadın artık en yakın arkadaşınız, en iyi dostunuz oluyor. Kimseyle paylaşamadığınız en mahrem sırlarınızı onunla paylaşıyorsunuz. Ailevi problemlerinizi, işinizi gücünüzü, çocuğunuzu ona anlatıyorsunuz. O da size.. Ne büyük bir şans insanın sevdiği insanla aynı zamanda dost olması. Çünkü aşklar, heyecanlar gelip geçici oluyor da o dostluk var ya, hep sizinle omuz omuza gidiyor. Şimdi çok moda bir laf var " Benim seviyeli bir ilişkim var." Ve nedense o seviyeli ilişki denen şeyler çabuk tüketilip bir anda yeniyor ve böyle söyleyenleri bir ay sonra bambaşka birisinin yanında görüyorsunuz. Ve utanmadan aynı insanlar yine "Bizim seviyeli bir ilişkimiz var" diyebiliyor. Bu seviye ne cins bir ölçüyle oluyor? Ölçüsü metre midir, kilo mudur, bilemiyorum. Ama benim seviyeden anladığım, gerçek dostluklardan, paylaşımlardan geçiyor.
İYİ Kİ VARSINIZ Geçenlerde birkaç arkadaşımla çok sık gittiğimiz bir balıkçıdaydık ve oraya bir grup genç geldi. Gençler arasında iki çift vardı. Gencecik, pırıl pırıl bu çiftlerin birbirleriyle konuşmalarına, aralarında geçen muhabbete inanamadık. Birbirine saygılı olmayı bir kenara bırakın, ben bu kadar seviyesiz, bu kadar çerçöp konuşma hiç duymadım. Bütün bu konuşmalara şahit olduktan sonra döndüm, "Çocuklar biz böyle miydik? Biz de böyle şeyler mi konuşuyorduk?" diye sordum. Yanımdaki arkadaşlarımdan birisi, "Biz Söke'de büyüdük. Söke maceramız Amerika'da noktalandı. Evlendik, ayrıldık. Bekar da olduk veli de ama ben hayatım boyunca bir kadınla, kızla böyle konuşmadım" dedi. Maalesef şimdi iş gençlikte başlıyor, büyüyene kadar devam ediyor. Bazen okuyabiliyorsunuz, para kazanıyorsunuz hem de bolca... Ama maalesef kalıbınızın adamı olamıyorsunuz bir türlü. O kalıbın adamı olmak, kültürden, birikimden, centilmenlikten geçiyor. O yolda ilerlerken size büyük uçakların pek bir faydası olmuyor. Adam gibi adamsanız, iyi sevgili de oluyorsunuz iyi dost da, iyi evlat da, iyi ana baba da. Siz siz olun, yanınızda her anlamda yürümesini istediğiniz insanları, adam gibi adamlardan seçin. Tabii ki hayat sizi bazen yanıltabilir, seçimleriniz yanlış olabilir. Yine de yılmayın, size yakışan bir biçimde dimdik, onurlu hayat yolculuğunuza devam edin. İleride emin olun daha çok yaşanacak dostluklar, arkadaşlıklar var. Yeter ki siz yolunuzdan şaşmayın, yan yollara sapmayın. O yan yollar hep kuytularla doludur ve kuytularda hep karanlık işler döner. Çok şanslıyım ki, her şeyden önce ailem ve oğlum, en iyi dostum. Ve onların yanı sıra yıllardır devam eden dostluklarım var. Dostlarım, iyi ki varsınız, iyi ki benimlesiniz, iyi ki dostumsunuz, hepiniz hep yaşam yolculuğum boyunca yanımda olun, e mi?
Ayşe Brav
|