|
|
|
|
Yüzlerde hep ablasını aradı
Geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden ressam Nuri İyem'in gelini Evin İyem usta sanatçıyı anlattı.
Nuri İyem en önemli Türk ressamlardan biri. 90 yaşında hayata gözlerini yuman İyem, Anadolu kadınlarını resmetti. Gelini Evin İyem Kadın, onun için çok önemliydi. Hayatlarındaki zorlukları topluma tanıtmayı amaçladı" diyor. Gelininin ağzından Nuri İyem'in özel yaşamı, ailesi, son günleri...
Resimlerinde ezilen Anadolu kadınının hikayesini anlattı
Geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden ressam Nuri İyem'in gelini Evin İyem "Onu ölümsüzleştiren, fırçasının ötesinde ressamlığı bir meslek olarak kabul ettirmesidir" diyor.
Babası doktor, annesi din görevlisi olmasını istiyordu. O ise resme meraklıydı. Pertevniyal'de okurken bir gün desenlerini alıp Akademi'de hoca olan Nazmi Ziya'ya götürdü ve "Hocam, annemi babamı kırmaya değer mi bunlar?" diye sordu. Nazmi Ziya da "Hemen gel!" deyince Nuri İyem'in resim hikayesi de başlamış oldu... Geçtiğimiz hafta 90 yaşında hayata veda eden Türk resminin en büyük isimlerinden Nuri İyem'i, yıllardır resimlerinin sergilendiği Evin Sanat Galerisi'nin sahibi olan gelini Evin İyem anlattı.
* Sizce Nuri İyem'in resimleri Türk resim sanatı için ne ifade ediyor? Nuri İyem Türk resim sanatında bir duayen. Onu yalnızca Anadolu kadını portrelerinden tanıyanlar, peyzajlarını, kompozisyonlarını gördüklerinde "Nuri İyem bunları da mı yapıyormuş?" diye şaşırıyorlar. Halbuki o yaşadıklarını, duyumsadıklarını resmeden bir sanatçıdır. Ancak Nuri İyem'i ölümsüzleştiren fırçasının ötesinde ressamlığı bir meslek olarak kabul ettirmesidir. Nuri İyem'e kadar hiçbir ressam sadece resim yaparak geçinileceğine inanmamıştır. O ise ressamlığın profesyonel bir meslek olduğunu kanıtlamıştır.
* Bunu yaparken kendisi de zorlu bir sınavdan geçmiştir herhalde... Zor bir sınavdı tabii. Görüşlerinden hiç ödün vermedi. Çiçek böcek ya da herkesin hoşuna gidecek şeyler yapsaydı; kabul görmesi, satması daha kolay olurdu. Ama bir fikre inanıp toplumsal gerçekçi resimde dimdik ayakta durmayı başarmış bir sanatçıdır.
EŞİYLE 61 YILDIR BERABERDİ
* Bu sırada hayat şartları zorlamamış mı kendisini? Çok zor günler yaşamışlar. Ama tüm bunlara rağmen ayakta durmayı başarmış. Eşi Nasip İyem de ona çok destek olmuş bir eş, bir heykeltıraştır. 61 yıllık beraberlikleri var. Fakat Nuri İyem'in her dönemde resimleri toplumda beğeniyle karşılanmış ve çocuklarını hiçbir olanaktan yoksun bırakmadan yetiştirmiştir.
* Gelini olmadan önce kendisini tanıyor muydunuz? Eşimle 1980 yılında tanıştım, 1981'de evlendik. Benim için ikinci bir baba olan Nuri İyem'in pek çokları için aynı sıfatı taşıdığını yıllar geçtikçe fark ettim.
* Şu an İstanbul'un en önemli sanat galerilerinden birine sahipsiniz. İyem ailesinin gelini olmadan önce de resme meraklı mıydınız? Akademik olarak sanat eğitimi görmedim, endüstri mühendisiyim. Profesyonel olarak bu alana girmeden önce de plastik sanatları her zaman ilgiyle takip etmiştim. Sanat yazıları yazmaya başladığım dönemde galerilerin Nuri Bey'i biraz sömürdüğünü gördük ve sadece Nuri İyem resimleri satalım diye 1986'da Evin Sanat Galerisi'ni açtık. Zamanla galerimizin başka sanatçıları da oldu. Ben "Yeni bir ressam grubumuza katılıyor, bakmak ister misin dede?" diye sorardım ama müdahale etmezdi.
* Kendisine dede mi diyordunuz? Evet, dede diyordum. Başlarda kendisine ne diyeceğimi bilemedim, çocuklar olunca ben de onlar gibi "dede" demeye başladım. O da bana "küçük kızım" derdi. Çok iyi bir ilişkimiz vardı. İş Bankası onun için bir kitap çıkartmıştı, kitabın fotoğraflarını ben iletmiştim. Kitaba bakmış, benim fotoğrafım yok; buna çok üzülmüş ve benim portremi yaptı. Kendisinin, eşinin, kızının ve oğlunun portrelerini yapmıştı zaten. Ama benim portremin sağına ve soluna profilden de görüntülerimi koymuş; "Sana torpil geçtim, çok uğraşıyorsun benim için" dedi.
* Nuri İyem'in soyut resimleri, peyzajları da var ama akla ilk olarak kocaman gözlü köylü kadınları geliyor... Kadın onun için çok önemliydi. Üç, dört ay öncesine kadar birlikte bir yerlere gittiğimizde bir kere önümden geçmedi, bana bile hemen kapıyı tutardı. Yani çok kibardı kadınlara karşı... Ama asıl nedeni toplumumuzun en ezilmiş, horlanmış, çalışkan kesimi olduğu için hep onları resmetmiş. Hayatlarındaki zorlukları topluma tanıtmayı amaçlamış.
KONUŞAN GÖZLERİ ÇİZDİ
* Çizdiği tüm kadınlar büyük oranda birbirine benziyor. Etkilendiği, çizdiği belli bir kadın var mıydı? Kadın yüzlerinde hep ablası Aliye'yi aradığını söylerdi. Nuri Bey en küçük kardeşmiş, ablası en büyükleriymiş, annesi gibi olmuş. Ama genç yaşta ölmüş. Resimlerindeki kadınların ağızları kapalıdır çünkü Anadolu kadınına konuşmak yasaktır, 'Onların kocaman gözleri anlatır her şeyi' derdi. Dikkatli bakılınca her birinin ayrı bir kimlik olduğu, hikayelerinin farklı olduğunu anlarsınız.
* Nuri Bey yaşayan en pahalı Türk ressamlarından biriydi yanılmıyorsam... Nuri İyem her döneminde doğru fiyatlara satılmıştır. Şu anda da resmi, hakkı olan fiyata satılıyor. Nuri İyem için 2001 yılında düzenlediğimiz arşiv ve belgeleme çalışmalarının sonunda bin 500'den fazla resmi geldi. Herhalde dünyada bile daha önce bir ressam için bu kadar kapsamlı bir sergi düzenlenmemişti. Sonrasında da resimlerini arşivlemeye devam ettik, toplamda 2 bin 250'sini resmi kayıt altına aldık ve sertifika verdik.
* Peki kendisi imzası olan bir tabloya bakınca yaptığı resmi hemen tanıyor muydu? Kesinlikle. "Aaaa bu şu sergimde satılmıştı, bunu şuna hediye etmiştim" diyecek kadar hatırlıyordu. 2001 yılındaki retrospektif sergisi sırasında tüm resimleri tek tek inceledik ve hepsini teker teker hatırladı.
ARTIK ÖLSEM DE GAM YEMEM, DEDİ
* Sanatçılar için eserlerini ayırmak zordur gerçi ama "en sevdiğim" dediği bir eseri ya da dönemi var mıydı? Her sergisinde olurdu. Sergiyi gezerken "Allah Allah beğenilmemiş, halbuki en sevdiğim buydu" derdi. Tabii dönem dönem çok sevdiği eserleri oldu, son dönemdeki eserleri gibi... Nuri Bey'in özellikle son döneminde çok mutlu bir yaşlılık geçirdiğine inanıyorum. 2001'deki retrospektif sergisi için verdiği tüm demeçlerinde "Bu sergiyi gördüm ya artık ölsem gam yemem" dedi. Son dönem resimlerine bakarsanız çok mutlu olduğunu görürsünüz zaten.
* Nuri İyem aile babası olarak nasıl bir insandı? Tabiri caizse tam bir "baba"ydı. Güven veren birisiydi. Çok güçlü ama gücüyle ezmeyen bir insandı. "Başın sıkışınca ilk önce kime gidersin?" diye sorsalar benim cevabım "Nuri Bey" olurdu. Herkesle konuşacak bir şeyi vardı. Eşim beni kendisiyle ilk tanıştıracağı zaman çok heyecanlanmıştım. Ne konuşacağım, ne yapacağım diye düşünmüştüm. Ama gittiğimde evde kedisi Piçiko'nun yaramazlığı konuşuluyordu. Çok güzel bir aile ortamı vardı. Sabahları ceketini giyip atölyesine giderdi, resim yapmaya başlardı. Öğlen yine eve dönerdi, kayınvalidemle yemek yer, yarım saat uzanıp tekrar atölyeye dönerdi.
* Hak ettiği değeri gördüğüne inanıyor muydu? Özellikle 2001'deki retrospektif sergisinden sonra inandı. "Herhalde böyle bir sergi hiçbir sanatçıya nasip olmamıştır" diye çok söyledi.
* Evin Sanat Galerisi olarak Nuri İyem için yeni projeleriniz olacak mı? Bu yıl Nuri Bey'in 90'ıncı doğum günü. Onun anısına bir sergi düzenleyeceğiz, büyük bir olasılıkla 2005 yılının sonlarına doğru gerçekleştiririz.
Eylem Bilgiç
|
|
|
|
|
|
|
|
|