İyi şanslar...
Bu pazar sabahı, şimdi üniversiteye giriş sınavında ter döken binlerce aday için olduğu gibi, çocuklarını okutarak onlara iyi bir gelecek hazırlamak için çırpınan annebabalar için de, diğerlerine benzemeyen bir sabah... İlk kaba ayrım, "kazananlar ve kazanamayanlar" diye yapılacak... Adayların pek azı üniversiteye gitmeye hak kazanırken çoğu elenecek...
*** Kazanamayanlar ağır bir hüsran ve yoğun bir emek ile gelecek yıla hazırlanacak. Dershanelerin yolları tutulacak, buraların azımsanmayacak paraları temin edilecek... Bir yıl sonraki pazar sabahının bu kez farklı çıkmasına da dua edilecek... Kazananlar için de sorun bitmeyecek... Gerçekten istediği üniversiteye girenler, kazananların neredeyse yok sayılacak kadar küçük bir kısmını oluşturacak. Kazanıp da istediği yere gidemeyenler ise asıl büyük kalabalığı teşkil edecek.
*** Türkiye'de 20 küsur milyon insan çalışır. Bunun neredeyse yüzde 80'i mesleksiz... Çünkü bizlerin ortalama okula gitme yılı çok düşük... İlkokul dörtten terk düzeyindeyiz. Böyle bir toplumda "meslek bilincinin" olması ise mucize... Yetişilen evlerde meslekliler öyle az ki, bu bilincin toplumda oluşması beklenemez... Şu anda sınavda ter döken çocuklarımızın ezici bir kısmı da mesleğini bilinç ile seçmiyor... Bilinçli bir tercih yapması için meslek kavramını ve o mesleğin yetkin örneklerini büyüteç altına alması gerekir... Örneğin "endüstriyel tasarımcı" olmak istiyorsan, bu meslek erbabının ne yaptığını, nasıl yaşadığını, ne kadar para kazandığını, nasıl bir sosyal ortamda hayatını sürdürdüğünü izlemek gerek... İstediğin mesleğin başarılı bir örneği nasıl yaşar bilmeden, böyle bilinçli bir tercih yapmak pek mümkün değil... Bizde de böyle bir gelenek yok.
*** Ama, asıl söylemek istediğim bu değil... Her ne kadar milyon insan "meslek sahibi" olmak için üniversiteye girme kavgası verse de artık "meslek" kavramı bitiyor... Meslek, sanayi döneminin bir kavramı... Her şeyin tanımlandığı, standartlaştırıldığı, herkesin aynı işi bir ömür yaptığı, mesleğin edinilmesi için üniversite eğitiminin yettiği dönemler artık dünde kalıyor, yarının anlayışı çok farklı... Bir meslekle yaşamın sürüp gidemeyeceği farklı bir noktaya ilerlemekteyiz...
*** Dün her şey standarttı çünkü kol gücüyle çalışırdık... Bugün ise "beyin", zenginliğin özünü oluşturur hale geldikçe, bir tek meslek edinmenin yerini, yaratıcılığın sürekli olacağı "beceriler bütünü" alıyor... Bir işi nasıl yapacağını öğrenmek değil, beyinsel yaratıcılığını kullanabileceğin alanların tümüne göre hazırlanmak söz konusu... Microsoft Şirketi'nin Boeing fabrikasından daha değerli olduğu bir dünyada, gençlerimizin sürekli değer ve zenginlik yaratan bir beyne sahip olmaları ve bilgilerini kendi yetenekleri doğrultusunda kullanmaları, yeni hedefi oluşturuyor... Dünyada da eğitim bu yönde seyredecek. Eski okulların yerini yaratıcılığı kışkırtan bir anlayış alacak...
*** Türkiye ile çağdaş düzey arasındaki fark kendini burada gösteriyor... Bizde sanayi döneminin alametifarikası olan "meslek" henüz yaygınlaşmış değil... Dünün kalıplarına bile erişememişiz... Bugünkü sınavda yaşam çemberinden başarıyla geçmeye çalışanlar, aslında düne ait bir ölçüyü yakalama azminde... Dünyada ise meslek bitiyor... Yaratıcılık ve bunun uygulanacağı beceri alanları esas alınıyor... Bir meslek yerine, başarılı olacağın alanların tümünü içeren daha geniş bir uygulama alanına göre şekillenmek yeni eğitimi oluşturuyor... Neyse... Herkese bol şans... Kazanırsanız çok sevinmeyin, kaybederseniz çok üzülmeyin...
|