Eğer bir seçim yapsanız...
İnsanın yerkürede geçirdiği zaman arttıkça, ister istemez birçok şeyin de nasıl değiştiğine şahit oluyor... Yeni, geçmişi biraz daha eskitiyor...
***
Artık neredeyse hiç duymadığım eski kalıplardan biri de "Dünyanın Yedi Harikası" idi... Bizim dönemimizde, okul yüzü görmüş hemen herkes bu kavramı bilir ama dünyanın yedi harikasını bir çırpıda sayamazdı...
***
Öncelikle, bu yedi harikayı anımsatalım: * Büyük Gize Piramidi * Babil'in Asma Bahçeleri * Olympia'daki Zeus Heykeli * Efes'deki Artemis Tapınağı * Halikarnas'taki Mozole * Rodos Heykeli * İskenderiye Feneri Bu eserlerin Türkiye için önemi daha da fazla, çünkü yedisinden ikisi bizim topraklarımızda bulunmakta... Bunlardan biri Bodrum'daki Mozole, diğeri Efes'teki Artemis Tapınağı... Aslında biraz daha gerilere gidince, yedi harikanın hepsi de Osmanlı topraklarındaydı bir ara.
***
Bu yedi harikanın bir kısmı artık yok, bir kısmı ise çok cılız bir iki kalıntıdan ibaret... Homer Yayınları bu yedi harikayı bugünkü okurlara, yapıldıkları günkü haliyle tanıtmaya çalışan, tüm güçlerini bunu oluşturmaya veren Anglo Sakson arkeologların oluşturduğu bir kitabı yayınladı. O kitap, sadece yedi harikanın ilk resmini aramakla yetinmez, bunun doğuş sebeplerini de ayrıcalıklı bir şekilde vurgular: "... Yedi büyük anıtı 'Dünyanın Yedi Harikası' olarak adlandırılmak üzere bir kenara ayırma düşüncesinin kökeninde, üzerimizdeki ölümlülüğün sınırlarını aşma arayışı vardı. Günümüz insanının doğa güçlerini dizginleme ve doğal çevresini kökten değiştirme yeteneği, kısa yaşam sürecinin dayanıksızlığını yenme konusunda, ölümsüzlük benzeri bir güç sağlar. Geçmişin ve günümüzün en seçkin anıtlarından yayılan huşu ve gurur duyguları, doğal olarak hayranlığa yol açar." "... Yedi harikanın kökeni insanın içinde yatar. İnsanoğlu durmaksızın dünyasını araştırır ve doğal manzaraya zorla kabul ettirdiği yapıtlarını, doğa harikalarının yanına kondurur. Şu soru kasten sorulmamış olabilir ama bilinçaltının derinliklerinde yatmaktadır: Basit bir insan, başları karlı dağların her zamanki görkemiyle ya da sert bir borayla kayalıkları döven denizin dehşetli gücüyle aşık atmayı umabilir mi acaba? Denizcileri doğa güçlerine karşı okyanuslarda tek başına savaşmaya yönelten doğal içgüdüler, dağcıların elverişsiz koşullardaki en zor tırmanışları üstesinden gelmesini sağlar. Mimar ve heykeltıraşlar da görüşlerini daha önce hiç denenmemiş yollarla anlatmaya, yalnız yaratıcılarını değil, kendilerini doğuran uygarlıkları da yaşatacak anıtlar yaratmaya böyle itilmişlerdir."
***
Aslında asıl amacım, 'Dünyanın Yedi Harikası' ya da bunların yaratılma şartlarının üzerinde durmak değil... Beni etkileyen bizim zamanımızda "Dünyanın Yedi Harikası" olarak anılan yapıların bugün artık "Antik Dünyanın Yedi Harikası" olarak anılması... Düne kadar bu "antik" tanımlaması yoktu... Artık antik diye anılmakta... Bir ömür bitmeden, yedi harika eski bir parantezin parçası haline geldi...
***
Bizim çocukluğumuzdaki yedi harika, artık antik dünyanın olarak anılmaktaysa, yaşadığımız modern dönemin yedi harikası ne? Aslında, zaman zaman bunu tespit etmeye çalışan kimi çabalar görürüz... Çağımız insanının bilinçaltındaki ölüm korkusuna isyan etmek üzere oluşturduğu bu tür anıtlar hangileri? Daha doğrusu size göre hangileri? Acaba böyle bir seçim yapsanız ya da yapmaya yönelik bir beyinsel egzersize girseniz, nasıl bir sonuç çıkar? Neleri, niçin seçersiniz? Bilmek ilginç olmaz mı?
|