|
|
|
|
|
|
Arıklı'yla Pekinel arasındaki savaş Bebek'teki villada geçti
Arda Uskan, Ercan Arıklı'nın yaşamında her zaman kadınların, özellikle zeki, güçlü, güzel, medyatik olanlarının özel bir yeri olduğunu belirttikten sonra onun her zaman seçici ve 'terk eden' olduğunu da yazıyor. 'Terk eden...' Neden? En azından onlardan ikisi için biliniyor ki, 'çocuk yüzünden...' Arıklı'nın 70'li yıllarda hayatına giren ve Uskan'ın 'Aysel Şengör' adını yakıştırdığı güzel ve zarif kadın, dönemin dört beş sinema starından biriydi. Çift yakınları tarafından birbirlerine çok yakıştırılıyor, ilişki gayet yolunda gidiyordu ama bir gün Arıklı, Şengör'e 'Bitiriyoruz' dedi. Başka bir kadınla evlenecekti... Arıklı'nın ikinci evliliğini yaptığı bu kadın, ilişkisini imam nikahıyla da pekiştirdiği Akşam Gazetesi'nin sahibi Malik Yolaç'ın kızı Merve Yolaç'tı. Bu evlilik ömrünü tamamladığında ise Arıklı'nın hayatına dönemin ünlü mankeni, başka bir güzel kadın girdi; Çağla Kurtuluş... Ve ilk 'çocuk yüzünden' ayrılığı onunla yaşadı Arıklı, ilk ona 'Güle güle bebeğim' dedi, çünkü Çağla çocuk istiyordu... "Geçirdiğim hayatta tek bir mutluluk hakkı tanısalar / Üzüntülerime, sevinçlerime hiç karışmasalar / Her şeyimi o tek mutluluk uğruna elimden alsalar / Eğer o tek mutluluk seninle yaşam boyu beraber olmaksa / Razıyım, razıyım, her şeye razıyım dostlar..."
FAKİRLİK BELGESİ ALDI Arıklı'nın yıllar sonra kendi elleriyle yazdığı akrostişli bu şiirin adresi, Gelişim imparatorluğunun gerileme döneminde tanıştığı ünlü piyanist Güher Pekinel'di. 1991 yılında evlendiler. Arıklı'nın Gelişim'in satışından gelen parayla Bebek'te aldığı villada, gerçekten de şiirdeki bir hayatları oldu birkaç yıl. Ama aynı villa evliliğin sonunda kopan fırtına sırasında ikisi arasındaki iktidar savaşının sahnesi, arenası olacaktı. 14 Haziran 2001'de Bebek Karakolu'nda Pekinel'in isteğiyle mahkemeye sunulmak üzere bir 'fakir ilmühaberi' çıkartıldı. Belgede şu cümleler yer alıyordu: "Adı geçen şahsın evin sahibi ile ihtilaflı olduğu, devamlı bir işinin olmadığı, kendine ait
BMW 318 marka otomobilinin olduğu, devletten hiçbir ücret veya maaş almadığı, SSK, Bağkur ve Emekli Sandığı'na bağlı bulunmadığı ve maaş almadığı, son zamanlarda ailesinin yardımlarıyla geçimini sağladığı tarafımızdan tespit edilmiş olup..." Arıklı ve Pekinel arasındaki bu tatsız kavga sürerken Nisan 2002'de 62 yaşındaki medya prensinin kalbi yeşil gözlü, güzelliğiyle ünlü ve Arıklı'dan 35 yaş küçük bir tiyatrocu tarafından bir kez daha çalındı...
ZATEN ÇOCUKLARI VARDI Genç kadının Arda Uskan'a Arıklı'nın ölümünden sonra teslim ettiği ve bir yıllık ilişkinin kayıtlarının tutulduğu günlüğün bir sayfasında şu satırlar vardı: "Hıncal Bey beni Çırağan Oteli'ndeki Q Bar'a davet etti. Bir süre sonra Sibel Tüzün'ü dinlemeye yandaki bara geçtik. Gömleğinin yakasında E.A. yazan adam yanıma oturdu ve bütün gece benimle konuşmaya çalışarak beni bir şekilde rahatsız etti. Sürekli bir şeyler söylüyordu. Yok çok güzelmişim, yok eski kadınlara benziyormuşum. Yirmi yaş daha genç olsaymış benim için ortalığı birbirine katarmış. Adını hbilemediğim adam bana çok antipatik gelmişti. Şimdi o ana geri dönmek için neler verirdim..." Dönülemedi o ana; ilişkileri Arıklı'nın ölümünden yaklaşık bir ay önce, 26 Nisan 2003'te bitti. Çünkü o yeşil gözlü, "eski kadınlara benzeyen" genç kadın da çocuk istiyordu. Ercan Arıklı o çocuğu veremezdi. Onun zaten çocukları vardı. Ali ve Giray vardı...
|
|
|
|
|
|
|
|
|