|
|
|
|
|
|
En eski rüya tabiri
Ankara Üniversitesi öğretim üyelerinden antropolog Doç. Tayfun Atay, farklı toplumlarda rüyaların izini sürüyor... "En eski rüya tabirleri günümüzden 4 bin yıl önce Eski Mısır'da, kağıdı papirüsten bir kitapta ortaya çıkar. Burada, rüyasında şarap içtiğini gören bir adamın yaşamı boyunca doğru yoldan ayrılmayacağı yorumu yapılmakta. Rüyasında sıcak bira içtiğini gören birinin ise perişan bir hayatı olacağı kehanetinde bulunuluyor. Bu tabirlerin ne ölçüde gerçekleştiği bilinmez. Ama bunların o zamanki Mısır toplumunun içki kültürü ve zevkine dair bilgi verdiği kesin!.. Bu, rüyanın da, onun yorumunun da hayatla ilişkisini kurmak gerektiğini gösterir. Rüya, yaşantımızla yüzde yüz örtüşmezse de, bizi çevreleyen ve biçimleyen 'biyo-kültürel' dünyanın sınırları dışına da çıkmaz pek. Kadınların rüya tasvirleri, erkeklerinkinden daha fazla duygu içerir mesela. Kadını duygusallıkla, erkeği ise akılla özdeş kılan ataerkil kültür yapısı, rüyalara da damgasını vurur.
DÜŞTE BEYAZ ADAMI GÖRMEK UĞURSUZLUK GETİRİR... Aynı şekilde ne yaşadığımız kadar nerede yaşadığımızı da açığa çıkarır rüyalar. Brezilya'da yaşayan Mehinaku yerlileri gibi rüyada uçan karınca görme ihtimalimiz yok denecek kadar azdır. Mehinakular bu rüyayı bir yakınlarının kaybına yorarlar. Çünkü uçan karıncalar, yağmur gibi akan göz yaşlarını simgeler ki bu da ancak sevilen birinin ölümü ardından gerçekleşir.Mehinakular'ın sıkça gördüğü bir diğer rüya ise, Avrupalı sömürgecilerin istilası karşısında onların içine düştüğü hazin duruma tercüman olur. Nüfusunun önemli bir kısmını beyazlardan bulaşan nezle, grip, vb. salgın hastalıklardan kaybetmiş olan Mehinakular için rüyada beyaz adam görmek, hastalık habercisidir! Böyle bir rüya tehlike, saldırıya uğrama veya korku ile de ilişkilendirilir. ENSESTİ DAHİ HAYRA YORANLAR... Yukarıda bahsedilen Eski Mısır rüya tabirleri kitabının en ilginç yanlarından biri de modern zamanların sıkça gündeme getirilen ve hemen herkesin gördüğü sanılan bir rüyay a ilişkin çarpıcı bir yoruma yer vermesidir. Bir erkeğin rüyasında kendisini annesiyle cinsel ilişkiye girmiş olarak görmesi üzerine bir yorumdur bu. Freudçu psikanaliz, bilindiği gibi, bu rüyayı insanlığın kolektif bilinçaltına yerleşmiş 'Ödip Karmaşası'nın (erkek çocuğun babadan nefretinin ve anneye duyduğu sevginin) dışavurumu olarak açıklar. Oysa binlerce yıl önce, Mısırlılar, böyle bir rüya gören kişiye, mensup olduğu klanın tüm üyelerinin hayat boyu sıkı sıkıya bağlı, yani dost kalacağı kehanetinde bulunmaktaydılar. Bu iki farklı yorum, aslında rüya deneyimine yönelik geliştirilmiş iki temel yaklaşıma örnek oluşturur. Rüyalar bir yandan, Freud'un da yaptığı gibi, bireysel ya da toplumsal geçmişimizi aydınlatmaya yardımcı veriler' olarak değerlendirilebilir. Bu açıdan rüya, insanın 'doğal' durumunun bir uzantısıdır. Diğeri ise dinselmetafizik yorumdur ki ona da yarın gireriz..."
|
|
|
|
|
|
|
|
|