| |
Maymun demokratlığı...
Nutuk atmaya gelince hepsi güya "özgürlüklerden" yana... AK Parti'si öyle... CHP'si öyle... YÖK'ü öyle... Ancak bu zevatın anladığı "özgürlük", devletin resmi tezleri ile sınırlı... Devletin söylediklerini tekrarlama anlamına "özgürlüklerden" yanalar... Toplumun, bireyin, yazarın, çizerin, düşünürün farklı bir yaklaşımına en ufak bir hoşgörü yok... Eğer bireyler "düşünme" özgürlüklerini hayata geçirirlerse, bu hemen "hançerleme" oluyor... Hançerlememek için ne yapmak gerekir? Devletin resmi tezlerini papağan gibi tekrarlamak...
Türkiye üniversitelerindeki saygın bilim adamlarının düzenlediği bir sempozyumu "milleti arkadan hançerleme" olarak ilan etmede AKP, CHP, YÖK birleşiverdi... O zaman bugüne kadar neden kavga edip durdular ki, nihayetinde "özgürlükler devletin resmi tezlerinin sınırları dışına taşamaz" noktasında hem fikirler... Henüz Türkiye'de "tek parti zihniyetinin" aşılamadığının en güzel belgesi, ertelenen bu son konferans oldu...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Avrupa standartlarındaki düşünce özgürlüğünü tanımlayan Handyside Kararı bizde de iç içtihat haline geldi... O karar, toplumu rahatsız hatta şoke eden düşüncelerin de hukuksal güvence altında olması gerektiğini vurgular... Bırakın şoke eden düşünceleri hukuksal güvence altına almayı, üç önemli üniversitenin öğretim üyelerinin bir devlet üniversitesindeki toplantısına bile tahammül gösterilemeyen bir durum var... AK Parti bunu "hançerlemek" olarak niteliyor, CHP bunu destekliyor, YÖK de toplantıyı "talihsiz" buluyor... Talihlisi ne? Talimatlara uygun papağanlık...
Türkiye'nin AB standartlarını kabul ediyormuş gibi yapıp ardından da babadan kalma yasakları tekrarlaması, doğrusu ya, elektrik geçiren iletken bir platformdaki maymun ile yavrusunun durumunu anımsatıyor... Zemine biraz elektrik verilince anne maymun önce yavrusunu kucağına alıyor... Eğer elektrik dozu artarsa bu kez yavrusunu kucağından indirip yere koyarak üzerine çıkıyor... Türkiye'de de palavranın sınırı, özgürlükleri gerçekten kullanmaya kalkınca son buluyor... Anne maymun derhal yavrusunun üzerine çıkıveriyor. Durum bu nedenle "maymun demokratlığı" ile özdeş...
Hükümet yetkililerinin Ermeni konusundaki açılımına en büyük zararı gene hükümet verdi... Yetkililerin "konuyu tarihçiler tartışsın" önerisinin ne anlama geldiğini somutlaştırdılar... Aslında "konuyu bizim devlet tezlerini savunan tarihçiler tartışsın" demek istiyorlarmış... Ayrıca, bu son gelişme, Türkiye'nin çoğulcu ve demokratik bir tartışma ortamını gerçekleştirecek durumda olmadığını da resmen kabul etmek oldu... Türkiye'nin elini ve gücünü sıfırladı. Buranın "doğruları" arayan değil, devletin "resmi tezlerini" tekrarlayan "tek sesli" bir koro olduğu yeniden kayda geçti... Bir sonraki güçlenerek çıkacağımız adım çelmelendi...
Nihayetinde işler geliyor, geliyor "devletçi ve milliyetçi" bir noktada tıkanıyor... Yasak ve baskı yüzünü gösteriveriyor... "İnsan odaklı" bir toplum kurma iddiasıyla ortaya çıkan AK Parti'nin geldiği noktaya bakın... Tek Parti CHP'sinden farkı kalmadı. Evrensel bir demokrasiyi "maymun demokratlığından" ayıran en esaslı fark, özgürlüklerden ve hukuktan korkmamaktır... Nutuk atarken savunduğunu karşında, somut olarak gördüğünde öfkelenip, hamasete sığınmamaktır... Anlaşılan demokrasinin maymuncasından insancasına geçmek daha epey vakit alacak.
|