|
|
|
|
|
|
'Kriptolar gözümü iki numara bozdu'
Nüzhet Kandemir, Türkiye'nin 1960'lı yıllarda kullandığı şifreleri anlattı; detaya girmeden....
Sizin büyükelçilik yaptığınız yıllarda Türkiye'de şifreleme işlemleri nasıldı? 'Kitap' şifresi denen bir yöntem kullanılıyordu. Aşağı yukarı her kelimenin bir numarası vardı. O numaralara göre metinleri şifrelerdik. Fakat her kelimeyi bulmak mümkün değildi. O zaman kelimeleri parçalara bölerdik.
* İşlem standart bir kitaba göre mi yapılırdı? Her misyonda kırmızı kaplı bir defterimiz vardı. Bu kırmızı kaplı defteri kullanmak suretiyle gelen metinleri ya açardık, ya da kapatırdık.
* Uzun süren bir işlem miydi bu? Tabii ki... Önünüze beş daktilo sayfası uzunluğunda bir metin gelse, her kelimenin karşılığını kitaptan bulmaya kalkışsanız, dört beş saat sürer.
* Bu sistem hangi yıllarda kullanılıyordu? Benim bildiğim kabaca 1950'lerde...
* Her bilgi, önemli olsun olmasın şifreli mi gönderilirdi? Hayır. Sadece gizli tutulması gereken bilgiler şifrelenirdi.
* Kriptonun sizin elinize ulaşma süreci nasıldı? Elden mi verilirdi? Yerine göre bazen telgrafla, bazen teleksle... Mesela Arjantin'deyseniz ve teleks de çalışmıyorsa, telgrafhaneye verilirdi. Posta ile geldiği de olurdu.
* 1950'lerden sonra? Sonra otomasyon geldi. Benim bildiğim; bilezikli disketlerle çalışan, mekanik daktilolara benzeyen makinelerle yapmaya başladık.
* Bu makineler Türk yapımı mıydı? Yoksa dışarıdan mı alınırdı? Dışarıdan alınırdı. Mesele daktilonun mekanik kısmı değil, sizin ona yükleyeceğiniz anahtarda yatardı. Bu anahtarlar günlük olarak değiştirilirdi. Ayın 30 gününe göre değişik anahtarlar gelirdi. Makine yazdıkça, bant halinde açılmış ya da kapanmış metni çıkarırdı. Çok korkardık hepimiz o bilezikler kırılacak diye. Çünkü plastikten yapılmıştı ve takılması, çıkarılması maharet isterdi. Biraz zorladığınızda çat diye kırılırdı ve merkezden yeni bilezik gelmesini beklemek zorunda kalırdınız. Meşakkatli bir işti.. Umumiyetle mesai bittikten sonra yapardık. Bazen sabahlara kadar sürerdi. O yüzden benim gözümün bozukluğu iki derece artmıştır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|