Tiyatro Haftası
Bu hafta sonu sahnelenmeye başlanan iki yeni oyun Türkler'in Avrupa'daki durumunu ve İstanbul'u anlatıyor
Kuruluşunun 5. yılını kutlayan Sesimiz Tiyatrosu, Avrupalı Türklerin traji-komik hallerini konu alan yazarı Erdinç Utku'nun "Akıntıya Yürek Çekmek-Üçüncü Viyana Kuşatması" oyunuyla 'perde' dedi. Hüznün ve gülmecenin bir arada olduğu "Akıntıya Yürek ÇekmekÜçüncü Viyana Kuşatması" adlı oyun "Türklerin felsefe yapmayı ve kendileriyle dalga geçmeyi bildiğini" göstermeyi amaçlıyor ve Avrupa'nın Türklere ve Türkiye'ye bakışını da mizahi bir dille eleştiriyor. Oyunu, geçen yıl Gent Kısa Metraj Film Festivali'nde "Yolda" adlı filmiyle birincilik ödülü alan genç Belçikalı Türk sinemacı İlknur Cengiz yönetiyor. Oyun yazarı, yönetmeni ve oyuncularıyla tamamen "Made in Belgium" bir yapım.
TÜRKLER'İN AVRUPA MACERASI Büyüklü küçüklü skeçlerin düşünsel bir bütünlük çerçevesinde bir araya getirildiği bu iki perdelik güldürüde, Türklerin Avrupa macerası genellikle mizahi bir anlatımla ele alınıyor. Oyunun yazarı Erdinç Utku, uzun yıllardır Avrupa'da yaşayan bir mizah yazarı... Utku bu yıllar boyunca gerçekleştirdiği keskin gözlemleriyle Avrupa Türkleri'nin, Avrupalılar'ın ve Avrupa-Türkiye ilişkilerinin mizahını yazan ve Avrupalı Türkler hakkında "Akıntıya Yürek Çekmek" adlı bir de mizah kitabı da yayınladı. Erdinç Utku işte şimdi de bu mizahi kitabından yola çıkarak yeniden kaleme aldığı oyunda, Türklerin Avrupa'daki 40 yıllık deneyim ve birikimini değerlendirmeyi amaçlıyor. Avrupalı-Türkler'in dünyasına bir pencere aralayan oyun, ırkçılar, iki yüzlü Türk ve Avrupalı politikacılar, Avrupalı-Türkler, önyargılı Avrupalılar, Türkiye'deki Türkler gibi bir çok kesime dokunmadan edemiyor. Kendi deyimi ile Komik-i Şehirüjdat Gezen'in "Bir İstanbul Müzikali" oyunu ile Nakısh Kültür ve Sanat Topluluğu Tiyatro Grubu ise ilk kez görücüye çıkıyor. Genç oyunculardan oluşan Nakısh topluluğu da bu keyifli oyunda bizleri, yedi tepe üzerine kurulmuş büyülü eski başkent İstanbul'un farklı semtlerine, farklı mekanlarına, farklı dönemlerine götürüyor. Müzisyenleri ile renkli, hareketli ve dokunaklı İstanbul şarkılarıyla eşlik ediyor. Bir bakmışsınız şenlikli semt Sulukule'de Romanlarla Mastika havasının rüzgarına kapılmış gidiyoruz. Bir de bakmışsınız meşhur Plakçılar Çarşısı'nın bulunduğu Unkapanı'na uğruyor seyircilerin yolu. Bağrı yanık, sesini acılı Adana kebabının buharıyla tütsülemiş bir gencin köşeyi dönme telaşına tanık oluyoruz. Denize nazır, şairleri şair yapan bir semtte, Emirgan'da eski zaman aşkları ile karşılaşıyoruz "Bir İstanbul Müzikali"nde.
ÜSKÜDAR'A GİDERKEN "Aşk olmadan meşk olmaz" deyip çalıp söylenen, bir çift hilal kaş için ömür boyu beklenen, sevgiliye "siz" denen bir zamana gitti tiyatroseverler. Sonra da günümüze gelindi yaşananları bir demlik çayın süzgecinden geçirerek. "Bir İstanbul Müzikali"nde Üsküdar'da sabah oldu, Üsküdar'a giderken nazlı, cilveli bir genç kız mendil düşürdü, Üsküdar'da kolalı gömlekli bir katip düşen mendili aldı. Tiyatromuzun geleneksel tiplemeleri kavuklu ile pişekar çıktı bu kez yıllar sonra yeniden karşımıza.
|